Aziz kardeşlerim…
Yüce kitabımız kuranı kerimin enam suresinde 20. ayetin mealini vererek geçen hafta arz etmiş olduğum konuyu biraz daha genişleterek istifadelerinize sunmayı arzu ediyorum. ‘’Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, Hz. Muhammed'i, kendi öz oğullarını tanıyıp bildikleri gibi tanıyıp, bilirler ancak onu kendilerine elçi olarak seçip gönderdikten sonra çok azı hariç tanımazdan gelerek, ona iman etmezler. Onlar kendilerine yazık edenlerdir.’’
Bu durum yalnızca Hz. Muhammed'in peygamberliğine imanda değildir. Hz Adem'den Hz Muhammed'e kadar gönderilen tüm Allah'ın elçileri hep bu kötü durumla karşılaşmış ve imansız insanlar iman etmemeleri bir yana peygamberlere çok kötülükler ve zulümler yapmışlardır.
Kur'an'ı okuyup anlamaya anladıklarımızla amel etmeye, amellerimizle iyi kul olmaya çalışırken, şeytanın nefsimize, gönlümüze, aklımıza vermiş olduğu vesveselerden Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim olan yüce Allah'a sığınarak başlıyoruz.
Geçen hafta da belirttiğim gibi, bu hafta sizlere Mâide Suresinin 45 ile 50 dahil ayetlerinden anladıklarımızı, anlamamız gerekenleri istifadenize sunacağım. Bu ayetlerin ışığı altında amellerimizi gözden geçirerek empati yapmaya var mısınız? Özellikle haftaya Salı günü Arife, Çarşamba günü başlayacak Kurban Bayramında yalnız hayvanları değil, nefsimizi de kurban ederek Allah'a iyi kullar olmamıza vesile olmasını sağlayalım?
"Medine Yahudileri gayet iyi bilmektedirler ki elçimiz Muhammed'e gelerek, ellerinde olan Tevrat'ın açık ve net hükümleri varken, Peygamber efendimizden çeşitli konularda fetva İsterler. Tevrat'ın açık hükmüne göre, cinayet işleyen kişi öldürülür. İnsanların Göz, burun, kulak, diş ve benzeri uzuvlarına zarar verilen kişi, aynı şekilde cezaya maruz bırakılır.
Bu uygulamaları kişiler değil, ancak devlet uygulayabilir.’’ ((Fakat mağdur olan kişi ve varisleri şayet kısastan vazgeçerlerse, vazgeçen kişinin bu davranışı, Allah tarafından onun işlediği diğer günahlarının karşılıksız affedilmesine vesile olur.)) İşte elçimize gelip sordukları hususlarda Tevrat'ın hükümleri aynen bu şekilde açıktır.
Bu hükmü inkâr ve tevil eden ve farklılaştırmaları için peygamber efendimize kötü niyetlerle gelen Yahudiler zalimlerdir. ALLAH’IN İNDİRDİKLERİ İLE HÜKMETMEYENLER ZALİMLERİN TA KENDİLERİDİR.
Geçen hafta da 44. Ayeti kerimede yine Yahudilere, "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileri diyordu Yüce Allah.
Aynı şekilde Hıristiyanlara hitap edilerek. "Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir’’ denilir.
46 ve 47. Ayetler-"Musa'ya göndermiş olduğumuz Tevrat'ın ve onu İsrail oğullarına uygulayan diğer peygamberin, o ilahi kitabı tasdik eden Meryem oğlu İsa as göndermiştik. Ve kendisine İncil'i vahiy ettik ki, onda elçilerimize ve onlarla göndermiş olduğumuz ilahi kitabımıza iman edenleri dosdoğru tevhid yoluna sevk edecek ilahi emirler, ilkeler ve öğütler bulunmakta idi.
Şu hâlde İncil'e iman ettiklerini söyleyen Hristiyanların bu ilahi ilkelere uygun hareket etmeleri ve tevhid inancından sapmamaları gerekirken. Ancak onlar İsa'yı Allah'ın oğlu olarak görüp, bu şekilde inanarak TEVHİT inancını bozdular. Tevhidi bozarak saptılar.
Allah'ın bildirdiği bu Tevhit inancını bozarak çarpıtanlar, Allah'ın emirlerine muhalefet içindedirler ve ALLAH’IN İNDİRDİKLERİ İLE HÜKMETMEYENLER FASIKLARIN TAA KENDİLERİDİR."
48 ve 49.- ‘’Ey elçimiz Muhammed! Biz sana ilahi kitap olan bu Kur'an'ı vahiy etmekle, geçmişte göndermiş olduğumuz Tevrat ve İncil'i de tasdik etmiş, Yahudi ve Hristiyanların çarpıtmış olduğu TEVHİD inancını yeniden dosdoğru bir şekilde ortaya koymuş bulunuyoruz.
Şu hâlde onlar sana başvurunca, sana vahyedilen ilahi hükümlere göre karar ver, sakın onların isteklerine uyma, seni ilahi vahiyden uzaklaştırıp, kendi istedikleri hükümleri elde etmeye çalışıyorlar. Dikkatli ol, zira biz tevhit inancını ve bununla birlikte tüm ilkeleri, bütün peygamberlere ortak bir mesajla iletmekle beraber, bu ana ilkelerin dışında, birbirinden ayrı durumlara ilişkin ayrı ayrı hükümleri de bildirdik. Allah böyle yapmakla tüm Peygamberlerine aynı hükümleri de verebilirdi. Ancak böyle yapmadı. Zira insanları tevhide inanıp inanmadığı hususunda imtihan etmek istedi. Bu da insanın yaratılış sebebidir. O halde hepiniz Tevhit inancına uymak ve peygamberlerin getirdiği hükümleri ifade eden bütün konulara iman etme hususunda eksiksiz bir teslimiyet ve sadakat göstermek zorundasınız. Unutmayın ki hepiniz Allah'ın huzurunda toplanacak ve ilahi vahyin bildirmiş olduğu ilkelere uyup uymadığınız hususunda hesaba çekileceksiniz; Eğer bu çabalara rağmen inanmamakta ısrar eder İseler, bu seni asla üzmesin. Allah onların bu yaptıkları sebebiyle onları kesinlikle cezaya maruz bırakır. Çünkü onlar ilahi emirlere gerçekten karşı çıkarlar.’’
50.- ‘’Ey elçimiz Muhammed. Sana gelip hüküm vermeni isteyen, verdiğin hükümlere uymayan Medine Yahudileri sanki cahiliye çağı döneminde imiş gibi gibi iddia ettikleri adaletsiz hükümleri mi istiyorlar? Oysa kendi ellerinde olan kitaba iman ettiklerini iddia ediyorlarsa, Allah'ın bildirdiğinden daha doğru bir hüküm bulunmadığını kabul etmek zorundalar. Aksi halde yaşarlarsa, ALLAH’IN İNDİRDİKLERİ İLE HÜKMETMEYENLER KAFİRLERİN, ZALİMLERİN, FASIKLARIN TA KENDİLERİDİR. Ayetle, bu üç kitaba ilişkin ifadeleri göz önüne alırsak;
Eğer biz Müslümanlar olarak dünyada, Allah'ın Kuran'da indirdikleri ile hüküm vermiyorsak bu hitap aynen bize de muhatap olur. Yani Allah'ın onlara gönderdiği dinin ve kitabın hükümlerini ve özünü bozan Yahudi ve Hıristiyanlardan bir farkımız olmaz. Kendimizi gözden geçirerek aynen arife gününden başlayarak, Salı günü sabah namazından, 23 vakit farz namazlarından hemen sonra tekbir getirmek suretiyle: (ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER, LA İLAHE İLLALLAHU VALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER VE LİLLAHİL HAMD) Kelamını 23 vakit söylemeliyiz. Şayet unutup söylemez isek hatırladığımız yerde tekrar kendi kendimize manasını ve neler söyleyip söz verdiğimizi hatırlayarak söylemeliyiz. Böylece de namazlarımızda imanımızı tekrar tazeleyerek orada ne dediğimizi tefekkür ederek kendimizi Allah'a kul, O’nun sevgili Habibine sadık ümmetler yapması noktasında gayret sarf etmeliyiz.
Rabbim bizleri Cuma ile ve idrak edeceğimiz kurban bayramı ile mübarek kılsın. Akıbetimizi hayır eylesin.
Selam ve dualarımla.