Zor zamanlar geçirdiğimiz doğrudur ancak bu takımı toparlayacak kişi de Bülent Hoca’dır. Geçen hafta çok zor bir maçtan son dakika golü ile aldığımız üç puanın değerini maalesef bu hafta kendi sahamızda taçlandıramadık.
    Ligin zayıf  ekiplerinden Diyarbekir Spor ile karşılalaşan bordo beyaz ekibimiz sahasında 0-0 berabere kalarak Menemen Spor’un kaybettiği haftada ciddi bir fırsatı kaçırdı. Maça klasik kadrosu ile çıkan Elazığspor, sezonun en tutuk maçını oynadı diyebiliriz. Maçın ilk 15 dakikası içinde oyuncularda tuhaf bir gerginlik ve lakayatlık olduğu bariz bir şekilde görülüyordu. Biraz rakibi küçümseme biraz da negatif agresiflik tüm maç boyunca oyuncularımızı etkiledi. Zayıf takımlara karşı içerde en erken şekilde golü bulmak birinci kuraldır. Maalesef bu kuralı unutan oyuncularımız, yavaş hücum, aşırı derecede topu ayağında tutma ve kendi aralarında tartışma huylarından vazgeçmeyerek ilk yarıda resmen uyudular. Ercan’ın ilk yarıda savunmadan oyun kurarken aşırı topla oynaması, gereksiz uzun top kullanması, Beykan’ın çok düşük tempo ile gereksiz top kayıpları yapması, Mikail’in ikili mücadele kazanamaması ve aşırı pas hatası yapması takımın dengesini alt üst etti. Bu bir gerçek ki bu takımın tek yıldızı Beykan. İki sezondur çok faydalı işler yaptı. Bunu asla inkar edemeyiz, nankörlük yapamayız ancak bazen takıma ciddi zararlar verdiğini görüyoruz. Son iki yılda maçların ilk yarılarında kapalı tirübünün önünde birinci vites ile 45 dakika gezinir durur ancak ikinci yarıda maraton tirübünün önünde adeta şov yapar. Buna bir çözüm bulmak gerekiyor diye düşünüyorum. Bu tarz maçlarda erken bulunacak goller ile maçı rahat ve farklı kazanmak çok kolay iken kendi kendimize maçı zora sokuyoruz. Beykan’ın top hangi oyuncuda olursa olsun pas istemesi, pası alamayınca da takım arkadaşlarına fırça atması onun kalitesine hiç yakışmıyor. İyi oyuncu ile olgun oyuncu arasında ince bir çizgi vardır!!
    İkinci yarıda biraz daha derli toplu oynayan takımımız, oldukça baskılı oynasa da bir türlü aradığı golü bulmadı. İkinci yarıya Mikail- Yağızcan değişikliği ile başlayan Bülent Hoca, hepimizi şaşırttı. Mikail’in sakatlığı mı oldu bilemiyorum ama takımdaki tek 6 numara ve takım kaptanının oyundan alınması çok büyük hataydı. Ne kadar formsuz olursa olsun bize gol lazımken kadroya aldığın Muhammet Arslantaş dururken oyuna stoper olan Alpay’ı forvet olarak almak büyük hataydı. Bu hatalar bizlere gösteriyor ki Bülent Hoca’nın da kafası bayağı karışık. Maç sonu açıklamalarını dinlediğimizde de tespitlerimizin ne kadar doğru olduğunu gördük. Ben kişisel olarak Bülent Hoca’nın iyi bir teknik direktör ve iyi bir insan olduğunu düşünüyorum ve bu takımda kredisinin çok yüksek olması gerektiğine inanıyorum. Dedikdulara ve bozgunculara fırsat vermeden işine konsantre olmasının takıma fayda vereceğini düşünüyorum.
    Kerim’in yakaladığı fırsatları gole çevirememesi saç baş yoldurtsa da, istek ve arzusu ile maçın en iyi oyuncusuydu. Yusuf ve Maksut’un etkisiz kaldığı maçta gol atamamamızın sebebini de görmüş oluyoruz. Kapanan savunamalara karşı, kanatları kullanmak ve kaleye bol şut atmak kilidi açan seçeneklerdir. Kanatları kullandık ancak yan toplarda isabetli olamadık ancak konu şut atmaya gelince resmen sınıfta kaldık. Bu takımın bol bol şut çalışması gerekiyor. Gol olabilecek bir çok pozisyonda o kadar kötü şut attık ki amatör takımlarda bile bunu çok nadir görüyoruz. Melih ‘in sezon başından beri istenilen oyunu oynayamaması da sabırları taşırıyor artık. Maçın iyi oyuncularından olan Burhan’ın sakatlanması çok büyük talihsizlik oldu. Kendisine geçmiş olsun olsun dileklerimizi de göndermeyi unutmayalım.
    Neticede görüyoruz ki;
1- Mikail bu takım için hem sahada hem sağa dışında çok önemli bir oyuncu.
2- Beykan, sahada tüm 90 dakika boyunca sadece işini yapsın biz içerde puan kaybetmeyiz.
3- Atan ile tutan iyi olmalı ki şampiyon olalım. Atanımızın yokluğu can sıkıyor.
4- Bülent Hoca, saha dışındaki her şeye kulaklarını tıkamalı ve takımına konsantre olmalı.
5- Bütün maçlara aynı derecede önem verilmeli ve rakip küçümsenmemeli..