Deplasmanda Ankara Demir Spor ile karşılaşan takımımız, haftalardır süren yükselişine son vererek sahadan puansız ayrıldı. Maçın genelinde oyuna ağırlığını koyamayan Elazığspor, taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı.
Erbaa maçından farklı olarak üç yeni oyuncuya şans veren Bülent Hoca, tercihlerinden verim alamayınca eleştirilerin odağına oturtuldu. Hücumda Yusuf’un yerine Fuat’ı, orta alanda; Yağızcan’ın yerine Maksut’u, savunmada da Ercan’ın yerine Alpay’ı tercih eden Bülent Hoca, büyük risk aldı. Maçın başında bu riskli kadro ile kazanılacak maçın takımda yeni rekabetler oluşturarak iyi bir hava yakalamamıza sebep olacak fikri ağır bassa da takımın genelindeki durgunluk ve isteksizlik ile gelen mağlubiyet, hocayı resmen ateşe attı. Bize oranla daha istekli ve diri görünen Ankara temsilcisi, orta alanı çok rahat geçerek kolay pozisyonlar buldu. Topu her kazandıklarında kalemizde tehlike yaratan rakip takım, maçın zor geçeceğini henüz oyunun başlarında göstermiş oldu. Maksut ve Gönülaçar’ı ikili ön liberoda kullanan Bülent Hoca, aslında hücum ağırlıklı bir anlayış ile maça başlasa da planlarının hiçbiri tutmadı. Maksut’un fiziksel anlamda yetersiz olması ve Gönülaçar’ın çok ağır kalması orta sahamızı dirençsiz bırakarak rakibin üstümüze gelmesini sağladı.
Haftalardır etkisiz oynayan Halil İbrahim’in hücum hattında varlık gösterememesi dikkatlerden kaçmadı. Beykan ve Fuat’ın hücumdaki mücadelesine destek veremeyen Halil İbrahim ve Kerim, maçın bizim açımızdan hücumda kısır geçmesine sebep oldu. Tüm bu olumsuzluklara bir de Yusuf’un yedek bekletilmesi eklenince, Bülent Hoca’nın form durumunu sorgulamamıza neden oldu. Zira Yusuf gibi; birebirde etkili, gol vuruşlarında becerikli ve pozisyonları tamamlayıcı özellikte bir oyuncunun tercih edilmemesi büyük hataydı.
İkinci yarıya Maksut-Yağızcan değişikliği ile başlamak kaçınılmazdı ve nitekim Bülent Hoca, bu hamleyi yaptı ancak hocamız şansız günündeydi. İkinci yarının ilk 10 dakikasında Yağızcan’ın orta alana hareketlilik kattığını çok net gördük. Dönen topları alan, sürekli duvar olmaya gidip arkadaşlarına yardımcı olan Yağızcan, gereksiz bir top kaybı ile maçın tek golüne sebebiyet verdi. Golden sonra oyuna giren Yusuf, maçın seyrini değiştirse de skor üretemeyince çok büyük bir fırsatı kaçırmış olduk. Aksaray ve Serik maçlarına kadar kayıpsız gitmek her anlamda çok önemliydi ancak, oyuncu grubunun bu hassasiyette olmaması hepimizin canını yaktı. Ali Keten-Ercan, Berşan-Hasan değişikliklerine çok anlam veremedim açıkçası. Ali Keten iyi oynamadı ancak sakatlıktan dönen Ercan’ın daha iyi bir performans göstereceği meçhuldü.
Takımın genelinin düşük enerjide olmasını Ramazan ayında olmamıza ve tutulan oruçlara bağladığımı söyleyebilirim. Tabii ki kişisel bir ibadet olan Oruç, hassas bir konu ancak, oyuncuların performanslarını olumsuz etkilediğini kanıtlamaya gerek yok diye düşünüyorum. Verilen emekler, şehrin geleceği vs. birçok konuda önemli etkenlerin olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Bülent Hoca’nın geleceği bu yenilgi ile tartışılmaya başlandı. Şahsi fikrim; Bülent Hoca’nın taraftar ile kopan bağının tekrar tamir edilmesi adına bazı hamlelerin yapılması kaçınılmaz olmuştur. Hoca’nın bundan sonraki süreçte takımı ve taraftarı tekrar motive etmesi adına bir şeyler yapması gerekmektedir. Zira taraftarın çoğunluğunun hocaya güveni ciddi anlamda azalmıştır. Hocamızın camiayı toparlaması elzem olmuştur. Aksi takdirde olası bir ayrılık kaçınılmaz olacaktır.