Hani HDP, PKK demekti.
Hani siz HDP ile asla konuşmazdınız.
Hani altılı masanın altında HDP vardı.
Hani HDP ile görüşen haindi?
Sayın Akşener ile Kılıçdaroğlu için söylemediğinizi bırakmadınız. Bir gün HDP’ye müzahir olmakla bir başka gün FETÖ’ye yaltakçılık yapmakla suçladınız. Geçmişte PKK ile kurduğunuz masaları, Apo’ya yaptığınız övgüleri Fethullah Gülen’e düzdüğünüz methiyeleri unuttunuz. Sayın Akşener onlarca defa görüşmedik, görüşmeyeceğiz demesine rağmen iftiralarınızı sürdürdünüz. Kendinizden başka herkesi suçlu ilan ettiniz. Ucuz milliyetçilik yaparak vatandaşı kandıracağınızı zannettiniz. Siyaseti riyaya çevirdiniz. Milli meselelerde mutedil olmak gerektiğini, oy kaygısıyla değil milli bütünlük kaygısıyla hareket edilmesi gerektiğini unuttunuz?
Bir çuval laf ve hakaret ettiniz, sonunda ne oldu? Tıpış tıpış HDP’nin kapısına gittiniz. Söylediğiniz onca sözü bir çırpıda yuttunuz. Kendi içtihadınızla kendinizi mahkûm ettiniz.
Biz ne yaparsak yapalım bu millet yutar diye düşünüyorsunuz değil mi? Aslında kimse yaptığınız hiçbir şeyi yutmuyor. Herkes ne yaptığınızı, nasıl tükürdüğünüzü yaladığınızı, derdinizin HDP değil iktidarda kalmak olduğunu görüyor. Ama rota değiştirmek, iyiye- doğruya yönelmek işine gelmiyor.
HDP isteklerinize ram olursa iyi, olmazsa kötü. Sizin derdiniz HDP değil HDP’nin oyları. İşte PKK bu kafa yüzünden bitmiyor. Pençe kaplan harekâtında her gün şehitler geliyor, al bayrağa sarılı cenazeler kaldırılıyor, siz HDP’nin kapısına koşuyor, yeni bir çözüm sürecinin imkanlarını arıyorsunuz. Bir dönem daha iktidarda kalmak için bu HDP’yi nasıl ikna ederiz diye düşünüyorsunuz. MKYK üyeniz HDP bu fırsatı tepmemeli diyor, vekilleriniz yeni bir çözüm süreci niçin olmasın diyerek HDP’ye zeytin dalı uzatıyor. Herkes ondan milli bir duruş beklerken Dörtlü masanızın ikinci ayağı Bahçeli HDP ziyaretinizi doğal ve normal bulduğunu söylüyor. Daha önce Öcalanların televizyon ekranlarına çıkarılmasını da normal bulmuş o gün fiilen milliyetçilikle yollarını ayırdığını da ilan etmişti.
Siyaset ilkeler üzerine yapılırsa amacına ulaşır. İlkesiz siyasetin sonu kaos ve anarşidir. Bir gün önce kapatılsın diye cıyak cıyak bağırdığınız bir partinin kapısına gidip sonrada her şeyi unutun, o gün öyle bugün böyle demek ilkesizliktir. Türk milliyetçisi hem öyle hem böyle davranmaz. AKP yancılığı milliyetçilik değildir. Çözüm sürecinde mukaddes vatan toprağı üzerinde pazarlıklar yapılırken toplam 2/3 miting yapıp oturulurken, Erdoğan yeniden seçilsin diye il il dolaşmak milliyetçilik değildir. Dün vatanseverliğin, milliyetçiliğin ölçüsü saydığınız HDP ile görüşmemeyi bugün gayet normal bulursanız bu tutarsızlık karşılıksız kalmaz. Yarın vatanın imdadına insanları çağırmak istediğinizde kimse arkanıza gelmez. Yalancı çobanın durumuna düşersiniz.
Şimdi altılı masanın bileşenleri, asıl sizin masanın altında HDP var deseler haksız mıdırlar?
Geçmişte de yazdım şimdi de söylüyorum: Kürt ile Kürtçüyü, PKK ile HDP’yi, HDP ile seçmenini ayırın. Bu ülkenin menfaatleri için herkesle görüşülür. HDP ile görüşmemek, milliyetçiliği bunun üzerine bina etmek milliyetçilik değildir. Milliyetçiliğin bir işlevi de toplumu bütünleştirmek, birleştirmektir. Ancak hiçbir parti ile bu ülkenin bütünlüğü, dili, bayrağı, devleti, üniter yapısı pazarlık konusu edilemez. Milletin vermediğini kimse kendi siyaseti için veremez. Ülke menfaatine olan konulara bütün partiler dahil edilmeye çalışılır. Ülke aleyhine olacak konularda hiç kimse muhatap alınmaz. HDP ile görüşme bu çerçevede olur.
Siyasi diyalog topluma da diyalog olarak yansır. Etnik bölücülüğün hedeflerinden biri kendi kitlesini Türk toplumuna yabancılaştırmaktır. Parçalanma, bölünme dediğimiz şey aslında budur. Halklar birbirine yabancılaşır, uzaklaşırsa orada kopma başlar. Bölünme önce insanların zihinlerinde başlar sonra toprağa yansır. Onun için bu ülke ve milletin bekası ile ilgili meselelerde –parti siyaseti, ihtiras siyaseti- olmaz.
Dün, onca kelamdan, onca böbürlenmeden, ucuz milliyetçilik gösterilerinden sonra bugün tam tersini yaptınız. Toplum siyasetçiye güvenmek istiyor, bu lider şunları yapar, şunları yapmaz demek istiyor. Ama öyle bir hale getirdiniz ki artık vatandaş hiçbir politikanızda samimiyet ve tutarlılık göremiyor. Kendinize de ülkeye de yazık ediyorsunuz. O kadar iddialı konuşuyordunuz ki herkes HDP’yi altılı masanın altında ararken dörtlü masanın altında çıktı. Onca patırtı- gürültünün boş olduğunu biz biliyorduk, şimdi millet de öğrendi. HDP, HANGİ MASANIN ALTINDA?