Türk siyasetinin en büyük arızalarından biri ayrımcılıktır. Özellikle iktidar partisi kendine oy vermeyenlere açıkça ayrımcılık yapıyor. Onları ikinci sınıf insan gibi görüyor. Hizmet vermeye layık görmüyor. Nitekim bazı belediye başkanlarının oy vermeyen mahallelere hizmet götürmediğini biliyoruz.
Oysa siyaset, sadece partililere hizmet için değil top yekûn millete hizmet için yapılır. Ayrımcılık toplumda -yaralı- kesimler oluşmasına neden olur. Bu yaralar kaşına kaşına zayıf vatandaşlık alanları oluşturur. Bunun sonucu en hayati meselelerde bile devletin yalnız bırakılmasıdır. Onun için siyasetçi dağıtıcı değil toplayıcı olmalıdır.
Özellikle sayın Cumhurbaşkanının üslubuna dikkat etmesi gerekir. Halkın yarısını terör iş birlikçisi ilan etmek, onları milli bütünlüğün dışına itmek doğru bir tavır değil. Ülkeyi yönetenlerin şemsiyelerini tüm toplumu içine alacak şekilde açmaları gerekir.
Her seçim tekrarlanana ve artık bıkkınlık getiren suçlamalar bu seçimde de devam ediyor. Milet ittifakının altında mumla HDP'yi arayanlar var. Siyasetlerini ekonomik krizi bitirmek, vatandaşı bu pahalılıktan kurtarmak üzerine kurmak yerine ona buna çamur atma üzerine kuranlar var. Güya seçimden sonra Kılıçdaroğlu Apo'yu bırakacakmış, HDP'ye çok ağır sözler vermişmiş. Kestirmeden söyleyeyim; bu ülkede kimsenin gücü Apo'yu içeriden çıkarmaya yetmez. Bunu AKP denedi sonu yüzlerce şehit oldu. Bu iddiaların tamamı vatandaşın milli duygularını istismar ederek seçim kazanma maksadına matuf. Çözüm üretemedikleri için dinle milliyetçilikle netice almak istiyorlar.
Yerel seçimlerde ne demişlerdi? ‘’Mansur Yavaş kazanırsa su faturalarını PKK militanları kesmeye gelecek’’ diyorlardı. Ne oldu? Yavaş belediye başkanı oldu, dört yıldır son derece başarılı belediyecilik yapıyor. Kimsenin evine su saatlerini okumaya herhangi bir PKK'lı gitti mi? Öcalan bırakılacak, anlaştılar iddiası da böyle bir yalandır. Ne yazık ki insanlarımız yüzlerce defa bu iktidar tarafından aldatılmasına rağmen aynı yalanlara inanmaya devam ediyor.
Kılıçdaroğlu kazanırsa iktidarını bileşenleri olan İYİ Parti, Saadet ve Gelecek gibi partilerle birlikte ülkeyi yönetecek. Bu partilerin ülkenin aleyhine olacak düzenlemelere geçit vermesi mümkün mü? Sayın Akşener bin defa HDP ile bir araya gelmeyiz dedi. Gelmedi de. Şunu mu istiyorlar: Sayın Akşener çıksın HDP'ye Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyin, Erdoğan'ı destekleyin desin. Böyle bir siyaset olur mu?
HDP yıllardır mecliste. HDP'nin örgüt partisi olduğu seçim döneminde mi akıllarına geldi? HDP yıllardır aynı türküyü söylüyor. Kullandığı ayrıştırıcı dil yeni değil ki. Onlara İmralı yolunu AKP açtı. Apo'ya sayın demeyi suç olmaktan AKP çıkardı. Böylece bebek katili, sayın Apo oldu. Bu konularda sabıkası en kabarık parti AKP'dir. Bunca gürültünün sebebi de budur: suçlamalardan kurulup, bütün sorumluluğu başkalarına yıkmak.
Millet artık bu oyunları yutmuyor. Cebinden alınanlara, kasaba, manava, evinde kaynamayan tenceresine bakıyor. Etin kilosu bugün 400 TL. İktidar değişmezse bir buçuk yıl sonra 1000 TL olacak. Bu iyi bir şeyse hep birlikte susalım. Pahalılık artıkça iktidarı daha çok alkışlayalım. Akılsızlık bile bu davranış karşısında sönük kalır. Artık kimseyi HDP ile Fetö ile kandıramazlar. Millet bu sefaleti, pahalılığı, yağmayı durdurun diyor. Sizin göreviniz önce vatandaşın aş ekmek iş ihtiyacını karşılamaktır diyor.Vatandaş açım, bitkinim, yorgunum dedikçe iktidar HDP, Fetö diyor. Böyle giderse vatandaş ekmek bulmakta bile zorlanacak. Bu düzen değişmeli. Yoksa hepimiz bu yağmanın kurbanı olacağız.