Muammer Cindilli, bu kapıları koruyanların varlığına işaret eden konakların varlığının ortadan kaldırılmasına hayıflanmakla yetinmemiş bir şehrin geçici çıkarlar uğuruna yok edilmesini ihanet olarak görmektedir. İrfan sofralarını besleyenlerin varlığı ortadan kalkınca ortaya böyle sonuçların çıktığını görüyoruz. Yeni yapılacak bir binanın komşuya zarar vermemesi için komşusundan izin alarak başlayan anlayış yerine daha fazla çıkar sağlamak için hiç kimseyi tanımamak irfan erozyonundan başka bir şey değildir. Komşuya, şehre, hatıraya ayıp olmadan yapılanların ayıplanmadığı bir zaman dilimi içinde Erzurum’da yeşeren bir gül gibi Muammer Cindilli kitabı ile bize ümit vermektedir. Hemşin pastanesi, çay bahçeleri yerlerini korumasalar bile Muammer Cindilli’nin HATIRALAR kitabında yaşayacak olmalarının ümide vesile olduğunu düşünüyorum.
Muammer Cindilli’nin anlattıkları sadece Erzurum değildir. Erzurum merkezli bütün bir Türk dünyası ve İslam dünyasıdır. Okuyanların bir devrin ihanetlerine, dostluklarına vefalarına bazen gülerek, bazen de ağlayarak şahit olacaklar. Elbette 1980 öncesinin yaşanmışlarından o günleri yaşayanların benzer hadiseleri yaşadıkları muhakkaktır. Cindilli, çocukluk yıllarında başladığı bu macerayı diğer arkadaşları gibi başı dik bir şekilde yürütmeyi başarmıştır. Türkiye’nin bir ateş çemberi içinden geçtiği 1968-1980 yılları arasındaki yaşanmışlıkları anlatanların ve yazanların var olduğunu söyleyenler vardır. Bunlar arasında dişe dokunur okunması gerekenler vardır. Bazılarının kendilerini temize çıkarmak amacıyla veya ticari maksatla yazanlar da vardır. Muammer Cindilli, bir zamanlar çok konuşulan “KOMANDO KAMPLARI” dahil içinde bulunduğu her hadiseyi ayrıntıları ile anlatırken yorumu da okuyucuya bırakmıştır. Bir zamanlar neredeyse bütün gazetelerin manşetlerinde hedef saptırmak isteyenlerce sanki bir terör ve şiddet örgütünün alt yapısını hazırlayan kamplar olarak gösterilen “KOMANDO KAMPLARI”na Erzurum’da yapılanlardan her ikisine de katılan Muammer Cindilli ve hala yaşayan şahitlerini dinlediğimizde nasıl bir kara propaganda ile karşılaştığımızı görmek mümkündür.
Zaman kimilerini şahit olarak gösterirken coğrafyanın ya da tarihi hadiselerinde buna yardımcı olduğu görülmüştür. Erzurum’dan yaya olarak Malazgirt Zaferi’nin 900. Kutlamasına katılmak için giden 9 kişinin aralarından kimlerin olduğu ne nasıl bir yol izledikleri bizleri geçmiş zaman içinde mücadele verenlerin nasıl bir çile çektiklerini göstermektedir. Bu yürüyüşün azıksız/katıksız bir şekilde yapılması ve her gittikleri yerden destek görmeleri devri yaşayanları tarihleri için unutulmaz hatıralar olarak kaydedilmiştir.
Merkeze kendisini oturtarak anlatılan hatırların şansız bir tarafı vardır. Bu tür kitapların muhatap oldukları tenkit enfüsî olduklarının iddia edilmesidir. Muammer Cindilli, anlattıkları ile bu tür bir iddianın muhatabı olacağını bildiğinden şahitli ve delilli konuşmasıdır. Konuşmasındaki hasbi sözlerden de anlaşıldığına göre çocukluğundan itibaren hadiseleri şahitleri ile birlikte zikretmesidir. Çoğu anlatımların bundan uzak olması Muammer Cindilli’nin hatıralarını daha anlamlı hale getirmektedir.
O devri yazıldığı kitaplar arasında daha fazla karatma yapıldığı da vardır. Yazılanlara inanılmasını isteme gibi veya kendisini kahraman olarak ilan edenlerin varlığı karşısında Muammer Cindilli’nin anlattıklarının Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olmak isteyenlere rehber olacağından şüphe yoktur.
Hatıra kitaplarında yazanların hadiselere sadık kalmadan yazdıkları veya anlattıklarının okuyucu üzerinde uyandıracağı yanlış fikirlerin temizlenmesi oldukça zordur. Hatıra kitaplarının büyük kısmında yanlış bilgi ve hadiseler karşısında kendisini haklı çıkarma gibi gayretlerin olduğu açıktır. Ancak, o devri yaşayan başkalarının yazdıkları veya daha sonra yazılanların hatıra sahiplerinin yazdıklarını yalanlaması halinde yazılanları okuyanları hayal kırıklığı yaşatır. Muammer Cindilli, hiçbir kaprise kapılmadan anlattıklarına şahitler göstererek anlatması belki de bu yanlış anlamaları önlemek içindir. Her ne olursa olsun hadiseleri ve yaşanan zamanı anlatırken hafızasının sağlam olması yaşayan şahitler göstermesi fikri ve ameli kamburunun olmadığının bir delilidir.
Erzurum ve komşu iller için de bir zamanlar yaşananların acı hatıralarını bu kitapta bulmak mümkündür. Muammer Cindilli’ yaşadıklarını lise yıllarında kendisinden kurtulmak isteyen aymaz yöneticilerin komşu şehirlere sürgün edişlerinin bir zamanlar kimlerin nelere alet olduklarını anlamak mümkündür. Bir şehir ruhunun kaybolmaya başladığı devirlerin 1980 öncesinden başladığını söylesek abartmış mı oluruz acaba? Bu yorumu okuyucuya bırakmak daha doğrudur. Ancak, yaşananların şahitleri ile yaşıyor olmaları ve sebepleri üzerinde düşünmek gerekir. 1980 öncesi bazı şehirlerimizde kanlı kitle hadiselerinin varlığını hepimiz biliyoruz. Erzurum’da toplu kanlı hadiselerin olmamasını kitapta sebepleri arasında sayılırken bir şehir irfanın varlığıdır. Bu varlığı sağlayanlar ise; coğrafyası ile bütünleşmiş irfan ehlinin halk üzerindeki tesirleridir. Zamanın ruhunu taşıyan kümbetler, medreseler, camiler, çarşılar, caddeler, kışlalar, yaylalar, dağlar, ovalar ile birlikte uzun kış gecelerinin aşıklar kahvelerindeki atışmalar da buna dahil edilmelidir.
1980 öncesi ve sonrası için yaşananlar içinde bizim neslin kendilerinin de içinde bulundukları hatırları mutlaka bulacaklardır. 1980 sonrası mı? O tarihten sonrası üzerinden tanklar geçen nesil için daha vahim olmuştur. Bütün bir Türk dünyası için lazım oldukları bir zamanda savrulmalar, kayıplar, kopuşlar yaşanmış ve bir daha toparlanma imkânı olmamıştır. Allahualem Muammer bu anlattıkları ile buna vesile olabilir. Muammer Cindilli, Erzurum’da geçen çocukluk, gençlik yıllarında annesiz büyümenin ve fakirliğin sabrını ve şükrünü Erzurum irfanı ile bütünleşen mekânların ve şahsiyetlerin varlığının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Bize de okumak ve tefekkür etmek düşer.
Muammer Cindilli HATIRALAR isimli kitap şehirder yayınları arasında Ekim 2023 tarihlidir. Kitabın geniş bir dizini olması okuyucu için kolaylık olduğu gibi eksik olduğunu da söylememiz gerekir. Dizin içinde yer adlarının olmamasını noksanlık olarak görmüyorum. Ancak, çok önemli bir eser çıkmışken zamanı yaşatan yerlerin isimlerinin de bu indeksin içinde olması çok daha iyi olurdu.
Muammer Cindilli, kim olursa olsun herkes için adalet olması fikrindedir. Bu devirde bu açık çağrının manasının büyük olduğunu düşünmekteyim. Kime sorsanız adalet ister. Ancak, sıra adaletli davranmaya geldi mi orada bir sıkıntı olduğunu da görüyoruz. Muammer’in istediği adalet hepimizin istediği adalettir. Biz yine de sözü şairin adalet duygusunu özetleyen mısralarına bırakalım.
Bulunmazsa adalet milletin efradı beyninde
Geçer bir gün zemine, arşa çıksa pâye-i devlet.
Cindilli ve O’nun gibi bir hayatı yaşayanların sayılarının çok olduğunu biliyoruz. Kitap sonundaki fotoğraf albümünde de açıkça görülüyor. Hepsi için destansı bir hayatlarının olduğuna şüphe yoktur. Muammer anlattıkları ile o devri yaşayanlar daha birçok insanın susmalarına da tercüman olmuş belki de onları konuşmaya teşvik etmiştir. 77 başlıklı kitap bir de fotoğraf albümü ile taçlandırılmış olup 371 sayfadır. Fotoğrafların her biri için ayrı sayfalar açmak gerekir. Zamanı yakalayan bazı fotoğrafların çok şey ifade ettiğini söylemek gerekir. 07.04.2024 Sancaktepe/İstanbul
ŞEHİR VE KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ (www.sehirder.org Telefon: 0442 233 67 67) adresinden temin edilebilir.