Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959'da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur.
AET Bakanlar Konseyi, Türkiye'nin yapmış olduğu başvuruyu kabul ederek üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önermiştir. Söz konusu anlaşma, 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye-AB ilişkileri, 1970'li yılların başından 1980'lerin ikinci yarısına kadar siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı istikrarsız bir seyir izlemiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından ilişkiler resmen askıya alınmıştır.
1983 yılında Türkiye'de sivil idarenin yeniden kurulmasıyla Türkiye'nin dışa açılma süreci başlamıştır.
Türkiye ve AB arasında Gümrük Birliği, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece, Türkiye-AB ortaklık ilişkisinin "son dönemi"ne geçilmiştir. Gümrük Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin en önemli aşamalarından biridir ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ayrı bir boyut kazandırmıştır.
Türkiye-AB ilişkilerinde, 2015 yılında özellikle Suriye’deki olayların düzensiz göç akınlarına yol açması nedeniyle önemli gelişmeler yaşanmıştır. Katılım müzakerelerinin yeniden canlandırılması, Türkiye-AB arasındaki üst düzey diyalog mekanizmalarının güçlendirilmesi, Vize Serbestisi Diyaloğu sürecinin hızlandırılması, göç yönetiminde yük paylaşımı, terörle mücadelede iş birliği ve Gümrük Birliği’nin (GB) güncellenmesi çalışmaları gibi önemli kararlar alınmıştır.
17-18 Nisan 2024 tarihlerinde düzenlenen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Özel Zirvesi’nde “Türkiye” başlığı altında, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam ile Türkiye’yle iş birliği ve karşılıklı çıkara dayanan bir ilişki geliştirilmesinin AB’nin stratejik çıkarına olduğu, Türkiye’nin yapıcı angajmanının Ortak Bildirim’de tanımlanan çeşitli iş birliği alanlarında ilerleme sağlanması için yararlı olacağı bildirisi yayınlanmıştır.
ABD'de Trump hükümetinin Avrupa bölgesine karşı aldığı ekonomik ve siyasi kararlar dolayısıyla Avrupa Birliği yeni arayışlar içine girmiştir. ABD’nin Avrupa’dan çekilmesiyle oluşacak konvansiyonel kıta güvenliği boşluğunun doldurulması için tasarlanacak yeni güvenlik mimarisinin merkezinde Türkiye ile birlikte İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Polonya gibi ülkelerin yer alması bekleniyor.
Avrupa Birliği (AB), Türkiye gibi askeri bakımdan ciddi güce sahip ancak Birlik üyesi olmayan ülkeleri, savunma ve güvenlik alanında saflarına çekmeye hazırlanmaktadır. Bu kapsamda AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin, önümüzdeki günlerde güvenlik, savunma, istihbarat ve dış politika alanında ivme kazanması beklenmektedir. Türkiye ile ikili düzeyde siyasi istişarelerin artırılmasının yanı sıra, uzun süredir askıya alınmış olan AB-Türkiye Ortaklık Konseyi’nin yeniden canlandırılmasının da gündemde olduğu aktarılmaktadır.
AB içerisinde Türkiye’nin savunma politikalarına entegrasyonunu savunan isimlerden biri de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’dir. Rutte, 3 Şubat 2025’te Brüksel’de düzenlenen olağanüstü AB liderler zirvesinde, Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye’nin mutlaka yer alması gerektiğini dile getirmiştir.
Öte yandan, Paris’te genelkurmay başkanları düzeyinde yapılan toplantılarda Türkiye’yi Genelkurmay Başkanı Metin Gürak temsil etmiştir. AB ve NATO’daki Avrupalı müttefikler, savunma sanayii, askeri istihbarat ve operasyonel iş birliklerini artırma hedefiyle Türkiye ile yakın temaslarını sürdürecektir.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 20-21 Mart’ta Brüksel’de düzenlenecek Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’ne AB üyelerinin yanı sıra Birleşik Krallık, Norveç ve Türkiye gibi Avrupalı ortakların da katılacağını açıklamıştır.
BIST yükselişinde barış ortamının sağlanması kadar AB Liderler Zirvesi de etkili olmaktadır.