Torba Yasa’da yapılan düzenleme ile Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) dilimlerinin arttırılması birçok kalemde fiyat artışına neden oldu. Akaryakıttaki vergi zamları ile sıkça yapılan kur ve ürün fiyatı artışı kaynaklı zamlar ve Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin arttırılması araç sahibi olanları adeta isyan ettirdi. Seçim sonrası iki ayda yüzde 82’lik tarihi fiyat artışı yaşanan motorinin son artışla fiyatı 34 lirayı geçti. Aynı şekilde benzinin liste fiyatı da 34 lira seviyesine geldi. Bu zamlar toplu ulaşıma ve nakliye hizmetlerinin de fiyatlarına yansıdı. Dolayısı ile zam fırtınası devam ediyor ve daha da devam edecek gibi görünüyor.  

 Açıklanan merkezi yönetim bütçe verilerine göre, yılın ilk 6 ayında bütçenin 483.2 milyar lira açık verdiğini görüyoruz. Oysa, yılın sonuna kadar hedeflenen açığın 659.4 milyar lira olduğunu dikkate aldığımızda bunun daha şimdiden yüzde 73.3’ünün gerçekleştiği, beklenen bütçe açığının ise 1 trilyon lira dolayında olacağı sürpriz olmayacaktır. Daha önce de vergi gelirleri içindeki payı nedeniyle adaletsizliğine değindiğimiz KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergiler 2023 Ocak-Haziran döneminde vergi gelirlerinin yüzde 63.57’sini, kazançlar üzerinden alınan vergiler ise yüzde 36.43’ünü oluşturdu.  

 Seçim döneminde verilen sözler ve depremin yarattığı yükler nedeniyle kamu giderleri ciddi oranda artmış ve bütçe açığı büyümüştür. Bütçe açığını kapatmak için her zaman olduğu gibi şimdi de vergi gelirlerini artırma tercihi yapıldı. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve Torba yasa ile dolaylı vergilerde yapılan artışların yanı sıra Kurumlar Vergisi oranı da yüzde 20’den 25’e çıkarıldı. Özellikle dolaylı vergilerde yapılan düzenlemelerle geniş halk topluluğunun tüketiminden, yaşamsal harcamalarından vergi alınma tercihi ortaya konulmuş oldu. 

Bütün bunların dışında getirilen ek bütçe ile yeni bir yükün oluşmasına neden olunmuştur. Eylül ve sonrasında ek vergilerin gündeme getirilmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor.  

Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu faiz oranını 2.5 puan artırarak yüzde 15’ten yüzde 17.5’e çıkardı. Analistler, faizin 5 puan artışla yüzde 20’ye gelmesini bekliyordu. TCMB yönetimi politika faizini art arda ikinci defa yükseltse de bu artış beklentilerin altında kaldı. Enflasyon hala yüzde 38.2’de seyrederken, faiz oranı artış hızının yavaşlatılmasında Körfez’den gelecek sıcak paranın etkili olduğu söyleniyor. Faiz kararı öncesinde dolar 27.2740 TL ve Euro 30.7522 TL seviyesinde iken yapılan faiz artırımı tahmin edilen oranın altında gerçeklemesine rağmen dolarda belirgin bir artış görülmedi.  

Ekonomistler; sıcak paranın para politikasının yerine geçemeyeceğini ve yapısal reformlar yapılmadığı sürece göstermelik artırılan faizle bir yere varmanın mümkün olmayacağını açıklıyorlar. Ayrıca, uluslararası kuruluşların, Türkiye’de halen negatif reel faiz olduğu için sermaye girişlerinden henüz yararlanamadığını açıklamaları faiz artırım kararlarında etkili olacağını düşünüyoruz. Son söz, ürettiğimiz kadar tüketmediğimiz sürece üretimi artırmanın tek çare olduğu unutulmamalıdır. Umarım bunu anlamanın vakti geldi.