DESTURSUZ BAĞA GİRENLER (2) / PROF. DR. TÜRKER EROĞLU
Önceki yazımda, Orhan Şaik GÖKYAY’ın “Destursuz Bağa Girenler” adlı meşhur eserinden bahisle dil-lisan kullanımı; kötü söz ve tatlı dil meselesine giriş yapmıştım.
Döneminin Türkçesiyle Yunus EMRE’nin söze ilişkin ne dediğine bakalım.
Keleci bilen kişinün, yüzini ag ide bir söz
Sözi bişürüp diyenün, işini sag ide bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola bitüre başı
Söz ola agulu aşı, balıla yag ide bir söz
Kelecilerün bişürgil, yaramazunı şeşürgil
Sözün usıla düşürgil, dimegil çag ide bir söz
Gel ahî iy şehriyâri, sözümüzi dinle bâri
Hezâr gevher ü dînârı kara toprag ide bir söz
Kişi bile söz demini dimeye sözün kemini
Bu cihân Cehennemini sekiz uçmag ide bir söz
Yüri yüri yolunıla, gâfil olma bilün ile
Key sakın key dilünile, cânına dâg ide bir söz
Yûnus imdi söz yatından söyle sözi gâyetinden
Key sakın o şeh katından seni ırag ide bir söz
Evet. Büyüklerimizin tembihatı da tatlı dilli olmak, iki düşünüp bir söylemek şeklindeydi. Ancak, maalesef, bu tembihata uyulduğunu söylemek zor.
Efendim “Dil Belası” olarak da ifade edebileceğimiz “Uluorta, hesapsız, ölçüsüz-tartısız, gerekli-gereksiz, yerli-yersiz” konuşma ve hele hele yazma, günümüzün hastalığı.
Konuşmazsanız sizi adam sanırlar. Konuştuğunuzda muhataplarınız sizin dağarcığınızı ve hatta ciğerinize kadar içinizi görürler.
Söz ağızdan çıktı mı geri alınması zordur. Hele hele kâğıda döküldü mü geri almak imkânsızlaşır, kıvranır durursunuz.
Bu sebeple hem söylediğimiz söze, hem de yazdıklarımıza çok dikkat etmemiz gerekir.
Konuyla ilgili olarak usta ozanların ne dediğine bakalım.
Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan, gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir iş gelince
Anı yad ellere açıcı olma
Mecliste ârif ol kelâmı dinle
El iki söylerse, sen birin söyle
Elinden geldikçe sen eylik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
Dokunur hatıra kendisin bilmez
Asilzadelerden hiç kemlik gelmez
Sen eyilik et de o zayi olmaz
Darılıp da başa kakıcı olma
El âriftir, yokla kendi kendini
Dağıdırlar duzağını, fendini
Alçaklarda otur, gözet kendini
Katı yükseklerden uçucu olma
Muradım nasihat bunda söylemek
Size lâyık olan onu dinlemek
Sev seni seveni, zay etme emek
Sevenin sözünden geçici olma
Karac'oğlan söyler sözün, başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir mecliste hacil düşürür
Kötülerle konup göçücü olma
Karacaoğlan böyle demiş. (Bu şiirin Pir Sultan Abdal’a ait olduğu da söylenir.) 20 Eylül 20/14 tarihinde Hak’k’a yürüyen Karslı Âşık Şeref TAŞLIOVA’dan bir seçkiyi de aşağıya yazıyorum.
Ağzı temiz, güzel konuş, sırlı ol,
Her toplumda edepli ol, arlı ol,
İnsanlar içinde itibarlı ol,
Hırslı değil, tebessümlü yüz bırak
……………………………………
Konuşurken kelimeyi düz söyle,
İyi dinle, derin düşün, öz söyle,
Manalı mantıklı güzel söz söyle,
Lafı uzatmanın ne faydası var?
Olur olmaz yerde söze başlama,
Cahil isen âlimleri taşlama,
Cevizin dalına armut aşlama,
Meyve verse bile nesilsiz olur
……………………………..
Boğaz boğum boğum, dil öre öre
Sözü konuşmalı yerine göre,
Her şeyden üstündür terbiye, töre
Ne kuvvetten ne de zordan konuşur
…………………………………………
Dinle sözlerimi, nasihat olsun.
Kötünün elinden kendini koru.
Öyle söz söyle ki yerini alsın,
Cahilin hâlinden kendini koru
Evet efendim. Sözle ilgili çok söz söylenebilir elbet. Ancak söz “Ozan”lardan yürürken Çorumlu Âşık Boranȋ’nin sözle ilgili dizelerinden bir seçki yapalım.
Bir söz vardır ataların sözüdür
Bir söz vardır muhabbetin özüdür
Bir söz vardır insanın can gözüdür
Söz insanın aynasıdır sultanım
Bir söz vardır insan dostu yarandır
Bir söz vardır hadis, ayet, Kur’an’dır
Bir söz vardır derde derman olandır
Söz insanın aynasıdır sultanım
Bir söz vardır iman eder küfürü
Bir söz vardır mümin eder kâfiri
Bir söz vardır şeker eder zehiri
Söz insanın aynasıdır sultanım
Bir söz vardır onla başlar muhabbet
Bir söz vardır evini eder cennet
Bir söz vardır cümle âleme rahmet
Söz insanın aynasıdır sultanım
Bir söz vardır vezir eder adamı
Bir söz vardır Hızır eder adamı
Bir söz vardır rezil eder adamı
Söz insanın aynasıdır sultanım
Devam edeceğiz inşallah. Esen kalınız.