ZARAFAT ETKİNLİĞİ
Duydum ki Şüşnaz (Serince) köyünde Harput-Der ve Şüşnaz muhtarlığı tarafından ‘’Zarafat Etkinliği’’ düzenlenimiş. Bire bir davet edilmemişim ama dediler ki duyan herkes gidi. Arkadaşımla atladık benim Şahin’e doğru Şüşnaz’a…
Harput-Der Başkanı Kazım ATICI Gardaş, bak bunu bir yere yazdım! Belediye başkanını bile davet edisin beni pas geçisin. Neyse, yolu bildiğim için Harput’tan geçip Anguzu Baba’nın önünden bayır aşağı vitesten atarak yollandık. Biraz gidince karşımıza müthiş bir manzara çıktı. Hemen durup karşıda suyun öte yanında duran Pertek’in ve manzaranın birkaç fotoğrafını çektik. Bu arada aklıma ‘’Harput’un altı kelek Dersim’e gidek gelek’’ türküsü geldi.
Zaten bu manzara karşısında türküde söylenir romanda yazılır...
Keklik sesi dinlediğimi de belirteyim. Çünkü bizden biraz yukardaki kayalıklara konmuş olan keklikler koro halinde öterek adeta bize ‘’Şüşnaz’a Hoş geldiniz’’ diyilerdi…
Fotoğraf işini hallettikten sonra bayır aşağı ufak ufak gittik. Alayaprak yol ayrımına gelince buradan evli olan bir arkadaşım aklıma geldi. Kış olduğu için köyler boş olunca oraya uğramayıp yolumuza devam ettik. Nihayet köyün ışıklarını görünce ve bir evin önünde epeyi araba durduğunu fark edince aradığımız yerin Şüşnaz Kültür Evi olduğunu anlayıp, hedefimize ulaştık.
Kapının önünde misafirleri bekleyen köylülerle biraz muhabbet edip, kültür evine girdik. Harika düzenlenmiş buram buram Anadolu kokan evin içinde, kalabalığın arasında dolaşarak bol bol fotoğraf çekip doğru o meşhur 200 yıllık geçmişi olup 30 senedir yapılmayan ‘’Zarafat Yemeğinin’’ yapıldığı odaya girerek yapılışını izlemeye başladık.
Otuz senedir yapılmayıp, uzun bir aradan sonra tekrar yapılmaya başlaması ve bizimde yapılışını izlememiz nasip oldu, önemli bir güne şahit olduk…
Ustasından yemeğin hikayesini dinleyip, gerekli notları aldıktan sonra heyecanla yemek için beklemeye başladık. En son dayanamayıp, ‘’Gardaş niye beklik? Hele bir tabak verin yiyek.’’ Dedim. O esnada her etkinliğin olmazsa olmazı olan Cahit Can Abe devreye girip, ‘’Kimseye zamanı gelmeden yemek vermeyeceksiniz’’ diye trip attı…
Bizde mecburen beklemeye başladık. Neyi beklik bili misiz? Belediye Başkanımızı...
İçimden ahanda şifayı bulduk, protokol rötar yapmadan hayatta gelmez dedim. Yani aç aç başkanı bekleyecektik. Bir gözüm saatte bir gözüm yemek kazanlarında beklerken inanılmaz bir şey oldu. Dediler Başkan geldi. Sadece ve sadece 15 dakikalık bir rötarla gelmişti. Başkanı gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim. Hay Allah senden razı olsun başkanım, eğer diğer protokoller gibi saatlerce bizi bekletseydin acımızdan kıvranırdık…
Başkanda bizim gibi hemen yemek kazanlarının başına geldi, adet olduğu üzere fotoğraflar falan… sonra ufak bir nutuk... Ardından başkan ve beraberindekiler Kürsübaşı programının düzenlediği büyük odaya geçti. Yani sizin anlayacağınız kurdele kesilmiş oldu ve yemek dağıtılmaya başlandı. İşte bu esnada artık şansımız yaver gitti. Yemeğin baş ustalarından biri köşede aç aç kazanların içine gözünü dikmiş bakan bizi gördü ve acıdı ardından iki tabak yemek doldurup yanına ikide ayran ekleyerek ikram etti. Laf aramızda zaten bizde o ustayla arayı dizmiştik onu için bize torpil geçti. Hemen ayak üstü yemeğimizi atıştırıp çarığımıza bakarak aradan sıyrılıp dönüş hazırlığına başladık. Çünkü çok kalabalık bir oda ve Kürsübaşı programı başlidi. Ama içeriye girmeye niyetli değildik. Biz alacağımızı alıp göreceğimizi görmüştük. Hedefimiz ‘’Zarafat Etkinliği ve Yemeğinin’’ yapılışıydı. Çok güzel bir geleneğin tekrar başlatılması ve gelecek nesillere aktarılması olayını gerçekleştiren Harput-Der Başkanı Kazım Atıcı ve Şüşnaz Muhtarlığı’na teşekkür ederiz.
***
BEYAZ ATLI PRENS
Yıllardır devletinin yanında duran, genelde Ankara’ya iktidar partilerinden üçer beşer milletvekili yollayan, devlet büyüklerini İstasyon Meydanı’nda büyük kalabalıklar halinde karşılayan, vatan sever milliyetçi muhafazakâr şehir Elazığ’ın emeklerinin karşılığı olarak biriken yapılmayan yapılmasını beklediği tüm dertleri Prof. Dr. Bilal ÇOBAN tarafından kitap haline getirilerek okuyucularının beğenisine sunuldu.
Bilal Hoca ilgililere, ‘’Alın size Elazığ’ın kurtuluş planının kitabı’’ dedi. Okuyun sorunları çözün!
Yukarda saydığım tüm güzel özelliklerine rağmen bu şehir hala daha beyaz atlı bir prensini bekli… Bir baktık kitabın yazarı beyaz atlı prens oldu! Az çekmedi, yıllarca araştırdı uğraştı yazdı çizdi ve kurtuluş planını hazırladı. Elbette bir bildiği vardır.
HAFTANIN FIKRASI:
Otobüsle Palu’ya giden yaşlı bir amca önündeki gence; ‘’Oğlum ilerle ilerle’’ demiş. Genç ise; ‘’Nereye gidem amca ilerde yer mi?’’ Var diye cevap verince, Amca; ‘’Dama çıh’’ demiş.
HAFTANIN FOTOĞRAFI: