ENVER DEMİRBAĞ
Celal Özer’e ‘Vefa Gecesini’ yazınca değerli bir ağabeyim “Neden Enver Abiyi yazmisin?” dedi.
Çok değerli bir tespit. Ahanda yazim…
Enver Abiyi ilk görüp tanımam Sekratlı Ali Bey’in konağında olmuştu. 70’li yıllar… Biz o zaman 6 yaşındaydık. Ali Bey’in işlerini takip eden Sait Gakgo, Babamın yanına gelip “Akşam oğullarını da alıp konağa gel. Kürsübaşı var.” derdi. Babam bizi götürmese Ali Bey çok kızardı. Ali Bey’in bacısı Eze çeşit çeşit yemekler yapıp sofrayı hazırlardı. Çocuk olduğumuz için davette genelde hafta sonlarına denk geldiği için o günü iple çekerdik. Onlarca misafir yiyip içtikten sonra meşk başlardı. Bizde kapının kenarında onları izlerdik.
İşte ta o zamanlar Enver ve Paşa Demirbağ Amcaların sesleriyle ve türküleriyle tanışmıştık. Çok şanslıydık zira babamın dostları olan bu sanatçılarımızı bizzat dinlemiştik. Dinlemeden öte özellikle Enver Abimiz Elazığ’da olduğu sürece işyerimize gelirdi. Bana derdi, “Bedri oğlum hele şu tüpü benim eve götür. Yengen tüp bekli.” derdi. Seve seve işini görürdük.
Bir gün bizin bahçeye giderken yolda köylümüz bir genci de arabaya alırlar. Arabada babam “Enver hele şu yeğenime bir türkü söle de yeğenim dünya gözüyle canlı canlı Enver Abisini dinlesin.” demiş. Enver Abiyi canlı dinleyen Poyrazlı Mehmet Çiçek 40 sene geçmesine rağmen hala anlatır durur.
Enver Abinin en yakın dostlarından biri de Mehdi Metin lakaplı abimiz vardı. Bizim bahçede eyvanda Metin Abi çalar Enver Abi söyler bizde dinlerdik. Ankara İstanbul Elazığ arasında mekik dokuyan Enver Abi son zamanlarında Elazığ’a dönüp Büyük Çarşı’da kasetçi dükkânı açtı. Ama fazla uzun sürmedi.
Gelelim şimdi şu ‘Vefa Gecesi’ mevzusuna…
Yılını tam hatırlamıyorum ama 90’lı yıllar olabilir. Saray Sineması’nda değerli büyüğümüz Necdet Ulucan önderliğinde Enver Abiye bir ‘Vefa Gecesi’ düzenlenmişti. Hatta bana verilen davetiyeleri de bizzat kendim dağıttım. Geliri kendisine verilmek üzere düzenlenen gecede sahne alan Enver Abi çok güzel bir konser vermişti. İzlemek bize de nasip oldu. Demek ki çok şanslıyım. Gece amacına ulaştı mı zannetmiyorum. Sonraki yıllarına da şahitlik ettiğim için ondan tahmin ediyorum. En son görme olayım ise babam hastanede yatarken O’da rahatsızlanmıştı ve hastaneye getirmişlerdi. Bir orda birde birkaç sefer de hasta olup evinde yattığı zaman görmüştüm. Sağ olsun bacısı, eski bir belediye başkanımız ve Hasan Taydaş rahmetli olana kadar ona baktılar sahip oldular. Sonunda ise neyse sonu yazmayayım. Zaten bilen bilir, bir kazadan sonra rahmetli oldu.
Bak baba dostu Mahir Abim (Mahir Dok) “Niye yazmisin” demiştin, işte yazdım. Aslında bu kadar kısa değil ama şimdilik bu kadar.
*** *** ***
ARAMIZA HOŞ GELDİNİZ!
Dört vekilimiz ufak ufak Elazığ halkıyla vedalaşmaya başladılar. Dördüyle de artık karşılaşır mıyız bilemeyiz. Zaten görev süreleri içerisinde de pek karşılaşmamıştık. Eğer tesadüfen bir yerde karşılaşırsanız. Artık çekinmeden tüm eleştirilerinizi yüzlerine karşı söyleyebilirsiniz. Eskiden pek eleştirme şansımız olmuyordu. Zira dokunulmazlıkları vardı. İster istemez konuşmaktan çekinirdik.
Hakkınız helal eder misiniz etmez misiniz o da sizin tercihiniz. Ama yüzlerine karşı rahatlıkla ifade edebilirsiniz. Verdikleri hizmetlerden dolayı memnun kalmışsanız teşekkür edebilirsiniz memnun kalmamışsanız teşekkür etmeyebilirsiniz. Lafın kısası artık eşit şartlardayız. Onlarda bizim gibi birer sade vatandaş oldular.
Bir baktınız. Artık onlarda yeni seçilen vekilleri eleştirirler ya da yenileri alkışlarlar. Hatta bir baktınız kalkıp yeni vekillere “Ne deyisin kardaş? Yarım ekmek yarım dometes mi yiyek?” diye kıziler. Neticede onlarda bizim gibi sıradan vatandaş olacaklar ya, hatta fırsat bulur bulmaz, kalkıp yeni vekillere, “Yav niye bitirmisiz Uluovayı Kuzovayı niye Pertek Köprüsünü yapmisiz” diye eleştirmeye başlarlar. Habire Zeki Akbıyık’a Arif Çakmak’a her gece mesajlar atıp yeni vekillere şunu da sor bunu da sor diyebilirler. Bizim gibi, vekiller TV’lere çıktığında ekranlara kilitleneceklerdir. Aramıza hoş geldiniz Sayın Eski Vekillerimiz. Başka şehirlere özellikle de Ankara’ya yerleşirseniz Elazığ’ı unutmayınız.
HAFTANIN FOTOĞRAFI:
ENVER DEMİRBAĞ- HAMDİ YÜCEL
1975 YILI/ ELAZIĞ