2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı, eğitimde derinleşen sorunlarla başladı, gündemden hiç düşmüyor.

Son 22 yılda eğitimde sil-baştan mantığı hâkim oldu. Geleceğin güvencesi olan mevcut sistem değiştirildi.  Gerekli gereksiz demeden eğitimde bir değişiklik furyası aldı başını gitti. Gelecek nesilleri neler bekliyor, çocuklar, torunlar nasıl bir dünyada yaşayacaklar düşünmeden, umursamadan, eğitimin kodlarıyla oynandı.

Önce imam hatipleri teşvik etmeye yönelik 4+4+4 diye bir sisteme geçildi. Bilime, sanata, yeteneğe karşı pozitif tutum taşıyan öğrenciler yetiştirmek yerine öğrencilerin din derslerine yönlendirilmesini sağlayıcı adımlar atıldı.  Anadolu Liseleri ve diğer nitelikli ve köklü okullar sıradanlaştırıldı. Köy okulları kapatıldı, taşımalı eğitim başlatıldı. Taşımalı eğitim, barınma ve kız çocuklarının okuldan alınmaları gibi sorunlar yarattı.

Milli Eğitim’deki kadrolaşmalarda dinsel yaklaşım etkili oldu. Laik eğitimden her gün biraz daha uzaklaşıldı. Basında dini içerikli ders seçimi için baskı yapıldığı haberleri yer aldı. İç yüzleri bilinmeyen tarikat ve cemaatlere sivil toplum kuruluşu denildi, çocuklar cemaatlere emanet edildi.

Okullar bilgi vermenin yanı sıra yaşam becerisi kazandıran kurumlar olmaktan çıkarıldı. LGS, TEOG, YKS, TYT, AYT, YDT gibi açılımlarını kimselerin bilmediği sınavlar getirildi. Sınavlar büyük sorun olmaya başladı. Eğitimde, zengin-yoksul ve doğu-batı uçurumu tescil edildi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre temel eğitimi bitirmesine rağmen her üç gençten ikisinin okuduğunu anlayamadığı, dört işlem becerisi kazanamadığı kayda geçti.

Üniversiteler yatırım amacına dönüştürüldü, sayısal olarak artırılması gelişmişlik sayıldı. Üniversiteler kaliteli mi, değil mi? Mezun olanlar nitelikli mi, değil mi umursayan olmadı. Her ilde bir üniversite sloganıyla yola çıkıldı, açılan tabela üniversitelerle birlikte kontenjanlar katlanarak artırıldı. Boğaziçi gibi kaliteli üniversitelere dışardan yapılan atamalar eğitim düzeyini düşürdü.

Depreme dayanıklı olmayan ve yıkılan okul binalarının yerine yenileri yapılamadı, bir kısmı inşaat halinde. Okullar ödenek sorunu yaşıyor, temizlik elemanı ve temizlik malzemesi sorunları giderek artıyor. Temiz suya erişim sağlanamıyor. Sağlık ve hijyen standartları endişe verici boyutlarda. Ülkenin geleceği olan çocuklar ve gençler yeterli beslenemiyor. Fiziksel ve zihinsel gelişimleri olumsuz etkileniyor. En üzücü olanı da vatan evlatlarının okuduğu okullara değil de mülteci çocuklarının gittiği okullara temizlik elemanı atanma kararı alınması. Velhasıl öğrenciler, öğretmenler, veliler, çalışanlar hepsi mağdur ve mutsuz.

Oysa eğitim, ülkeyi yönetenlerin en üst sorumluluklarının olduğu bir konudur. Eğitim siyasal iktidarların yazboz tahtası olmamalıdır. Eğitimde tasarruf tedbirleri düşünülemez. Aksi halde bu durum ülkenin geleceğini en ağır şekilde etkileyecektir!