Periyodik aralıklarla TURAN Ailesi’nden vefat edenlerin haberlerini yapıyor, ölüm yıldönümlerinde rahmet dilekleriyle anılmalarına ve de toplumun hafıza ve hatıralarını tazelemeye vesile oluyoruz bu yöntemle…
Hep 4 kuşak diye tanımlıyoruz TURAN Ailesi’nin geçmişten günümüze ulaşanlarını…
Bu hafta yine çok genç yaşta yitirdiğimiz bir değerimizi Celal TURAN’ı vefatının 40. Yıl dönümünde rahmetle ve özlemle anarken; “Gazetemizin Kurucusu Ali İhsan TURAN’ın en küçük oğlu ve 2. Kuşak idarecilerinden, genç yaşta yitirdiğimiz Celal TURAN’ın vefatının 40. Yıl dönümü…” diye başladık habere.
29 Ocak 1983 tarihinde yakalanmış olduğu amansız hastalıktan dolayı 44 yaşında yitirmişiz O’nu da…
Sadece TURAN Ailesi’nin değil, Elazığ’ın bir değeri ve kaybı Merhum Celal TURAN.
Vasıflı insan sayısının azaldığı günümüzde, 1970’li yıllardan vefatına kadar Elazığ’ın ilk TRT Muhabiri olarak başarıyla görev yapan bir değerimizden bahsediyoruz...
Bu vesileyle ister istemez geçmişe götürüyor bu haber beni ve akranlarımızın çok iyi hatırladıkları günler ve dünden bugüne TURAN Gazetesi geliyor aklıma…
***
Antalya’daydım, telefonum çaldı arayan Sevgili Murat TURAN’dı…
“Hocam, TURAN Gazetesi’ni yeniden çıkarıyoruz. Haftalık olarak çıkaracağımız gazeteye yazınızı bekliyoruz. TURAN, sizin de ilk göz ağrınız…” deyince, hiç düşünmeden kabûl ettim.
Teklifi geri çeviremedim, zirâ; gerek Sayın Eşref TURAN’a, gerekse Sevgili Murat TURAN’a her platformda da dile getirdiğim gibi TURAN Gazetesi’nin yayım hayatına son verilmesinin çok büyük bir yanlış / hata olduğunu söyleyip durmuştum!..
Öyle ya, adı ve amacı “birleşme” de olsa “güçbirliği” de olsa, 1 Mayıs 1930’da kurulmuş, tam bir yıl sonra 1 Mayıs 1931 Tarihi’nde de haftada 3 gün olmak üzere yayım hayatına başlamış “asırlık” bir çınarı bir başka isim altına saklamanın, gizlemenin izâhı olamazdı?
O nedenle “haftalık” da olsa TURAN’ın yeniden neşredilmesi, Elazığ ve Elazığlılar adına kuşkusuz mutluluk vericiydi, heyecan duymamak elde değildi…
***
Eline bir kalem geçirenlerin değil de eli kalem tutanların “yazar” olduğu günlerde, başlangıç yolu kesişenler için bir ekoldü TURAN Gazetesi…
Hani şu dış sayfaları Gazi Caddesi’ndeki matbaanın camına asılan, vatandaşın siyâsetten spora Elazığ’a ilişkin bir haber alabilmek amacıyla neredeyse okuma kuyruğuna girdiği TURAN Gazetesi…
Elazığ adına halkın nabzının tutulduğu, kamuoyunun oluşturulduğu merkezdi âdeta o camın önü ve arkası!..
Etkisiz olmak da ne kelime?
Tek düstûru Elazığ’dan ve Elazığlı’dan yana olmak, Elazığ’ın ve Elazığlı’nın menfaatlerini her çıkardan üstün tutmak esasıyla hareket etmek olan bir stratejiyle, memleketinin haklarını sonuna kadar savunan kararlılıkta ve netice alabilen etkiye sâhip bir genel yayın politikası hâkimdi o dönemlerde!..
***
Somut örnek mi?
Çok uzağa gitmeye gerek yok.
Merhum Turgut ÖZAL’a 1983 Genel Seçimlerinde 4 Milletvekili’nin tamamını, bir yıl sonra 1984 Yerel Yönetimler Seçimi’nde de Merkez Belediye Başkanlığını veren Elazığ, Bölge Müdürlüklerinin Malatya’ya nakli teşebbüsü söylentisi sonucu oluşan kamuoyu tepkisi dolayısıyla desteğini çekmiş, 1987’de 5 Milletvekilliğinden sâdece 2’sini alabilen ANAP, Merkez Belediye Başkanlığı’nı kaybetmiş, 1991 Genel Seçimleri’nde ise Elazığ’da sıfır çekmişti!
Elazığ’da kamuoyu oluşumuna bâriz bir örnek olarak hep hatırladığımız bu gelişme esnasında TURAN Gazetesi’nin başrolü oynadığı inkâr edilemeyecek bir gerçektir.
Metal harflerin tek tek dizilmesi ve sayfa oluşturacak biçimde düzenlenmesi yöntemiyle yapılan, zahmetten öte çileli baskı sistemine rağmen, bir günde iki baskı birden gerçekleştiren TURAN Gazetesi, halkı bu konuda bilgilendirirken özellikle matbaa camına asılan bir karikatürü hiç unutmadım…
Çocuklarını emziren bir anne şeklinde hicvedilen Turgut ÖZAL’ın, kucağındaki iki çocuktan “Malatya” isminin yazılı olduğu kundaklı çocuğu emzirmesine rağmen, kundağında “Elazığ” yazılı olan öteki çocuğunu emzirmediği karikatürün üzerine yerleştirilmiş “Üvey Evlât!..” yazısı, halkı uykudan uyandırmaya yetecek ustalıktaydı!
Oluşan kamuoyu ve tepkilere, partisinden istifa etmeyi dile getirerek katkıda bulunan, dönemin Elazığ Belediye Başkanı Merhum Prof Dr Mustafa TEMİZER’in de desteğiyle, Elazığ’ın ve Elazığlı’nın Başkent’te yankılanan sesi arzulanan neticenin alınmasına yetmiş de artmıştı bile…
***
1980 öncesinde Amatör Küme Futbol Maçları Panoraması’yla başlayan, ardından 1980’li yıllarda okullarımızın kültürel ve sportîf faaliyetlerine ilişkin haberler ve Elazığspor’un iç saha karşılaşmalarının analizleriyle devam eden TURAN Gazetesi geçmişimde, TEDAŞ’ın o günlerde Sivrice İlçemizdeki abonelere farklı meblağlar içeren faturaları dolayısıyla hazırladığım, müfettişlerin ilçede inceleme yapmalarını sağlayan özel haber misâli sosyal konulu dosya haberlere de imza atmıştım…
Tabii imza derken, öğretmen oluşumuz nedeniyle Vali Lütfullah BİLGİN’in 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu doğru yorumlayıp bizlerin yazı yazması ya da yorum yapmasının yasak olmadığını bildiren ve ismimize mahsus izin belgesi çıkaran resmî yazısına dek “Hayrullah COŞKUN” adını mahlas olarak kullandım…
“Hayrullah COŞKUN’u tanıyor musun hocam, öyle bir akrabanız var mı?” sorularına muhatap olduğum gibi, “Tribün’deki Adam” köşe başlığıyla gizemini koruyan ve merâk edilen bir yazar olarak kaldığım zamanlar da olmuştu!..
TURAN Gazetesi Yönetimi, özellikle rahmetli Kemâl TURAN, gazetenin temel taşlarından olan çok sevdiğim Spor Yazarı merhum Nevzat SÖNMEZ’le günler süren, hâlâ sakladığım karşılıklı eleştirel yazılarımızı harfine dahi dokunmadan yayımlayarak sâhip oldukları hoşgörülü ve demokrat anlayışın boyutunu ortaya koymuştu…
Elbette şahsî özelliklerden muaf olarak rahmetli Nevzat SÖNMEZ’in Futbol İl Hakem Komitesi Başkanı olarak icraatlarını ve Amatör Spor Kulüplerimize yaklaşımını eleştirirken, üslûbumuza dikkât etmemiz, seviyemizi korumamız gerektiğini idrâk edecek, yersiz polemiğe girmeyecek kadar olgunluğa da sâhiptik bizler…
***
Haber, yazı derken, bugün TURAN Gazetesi’nde görev yapmak geçmişi düşündüğümde de elbette büyük onur ve gurur benim için…
Köşe yazmakla başladığım ama daha ilk sayıda TURAN’ın WhatsApp grubunda yaptığım özeleştiri sonucu belirttiğim olumsuzlukların giderilmesi konusunda gazete yönetimi ile yazar arkadaşların arzusuyla üstlenmek zorunda kaldığım görev ve sorumluluğun idrakinde oldum bugüne kadar!..
Bakıyorum da; genç kardeşim, TURAN Ailesi’nin 4. kuşak temsilcisi Sevgili Mert TURAN’la el ele verip; TURAN’ın geçmişteki orijinal genel logosu ile spor logosunu yeniden çizdirip ilgisiz logolarla değiştirmekle başladığımız 18 aylık bir süreci geride bırakmışız…
12 Temmuz 2021 Tarihi’nden bu güne TURAN, ajanslara da abone olmadığı için Elazığ ile Elazığlı’yı öncelleyen özel haberleriyle, ayrıca her hafta merak uyandıran gündeme taşıyacağı konu / konuların ne olacağı sorularıyla kamuoyunun teveccühüne lâyık olduysa şayet, sevgili Mert gibi benimle uykusuz gecelerin sabahında en az 3 gün telefonumun öteki ucunda ve çevrimiçi şekilde gazeteyi hazırlayan, kurgumuzu ve felsefemizi sayfalara yansıtan Dizgi Operatörümüz benim de öğrencim olan Mehmet KARAKILIÇ’ın büyük emeği var!
3’lü çekirdek kadro olarak biz mutfaktayız ama; İmtiyaz Sahibi olarak Murat TURAN, geçmişte olduğu gibi “güçlüden değil haklıdan yana” olan genel yayın politikamıza sadık duruşu ve tüm baskılara göğüs gerişiyle bize büyük destek oldu / oluyor!..
Ayrıca ve özellikle de birbirinden nitelikli ve değerli Yazarlarımız, Av. Dr. İrfan SÖNMEZ, Oğuzhan SARI, Bedrettin KELEŞTİMUR, Ali KOÇ, Av. Cem BAYINDIR, Mehmet ÇAĞLAR, Erdal BİÇER, Coşkun KAMAÇ, Deniz TURAN, Bedri YÜCEL, Mehmet Ali TALAYHAN, Halil ALIŞ, Prof. Dr. Türker EROĞLU, Prof Dr. Hikmet ESEN gerçekten bize büyük güç veriyorlar!..
Çalışanlarımızın emekleri unutulur mu hiç? Matbaa çalışanlarımız, dağıtım elemanlarımız…
TURAN kamuoyunda takdir ediliyorsa bugün, tüm ekibimizin çok büyük emeği ve katkısı var!..
Günümüzde “haftalık” da olsa TURAN’ın yaşatılmasından gurur ve mutluluk duyuyoruz…
***
Bu yazıma vesile olan TURAN Ailesi’nden genç yaşta yitirdiğimiz Celal TURAN’ın yanı sıra merhum İhsan, İsmet, Kemâl ve Turan TURAN’a Allah’tan rahmet diliyor, onlardan bayrağı devralan ve TURAN’ı yeniden devam ettirme kararı veren Eşref ve Murat TURAN ile yeni kuşak temsilcisi olan Sevgili Mert TURAN kardeşime de kamuoyu adına teşekkür ediyorum.