İçerisinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayından yeterince faydalanabildiğimizi kim söyleyebilir? Mesele sadece sabahtan akşama kadar aç kalmak mıdır? Gözümüzü, kulağımızı, dilimizi günah işlemekten alıkoyabiliyor muyuz? Bunlar için bir çaba sarf edebiliyor muyuz? Sevapların misli misli yazıldığı şu günlerde acaba sevap işleyebiliyor muyuz? Bu sorular uzayıp gidebilir, asıl gayemiz günahtan uzak durmaya çalışmaktır. Kendimizi, dinimizin emrettiği o çizgiye, Yaradan’a hakkıyla kul olabilme noktasına taşıyabilmektir. Bunu belki başarabiliyor, belki de başaramıyoruzdur. İmtihan zor, sonuç kesindir.
Vatandaş bütün bu manevi iklimin yaşamaya çalışırken, geçim derdi ile uğraşmak başlı başına bir problem haline gelmiştir. Çarşı ve pazarları gezdiğinizde; insanların yüzüne, ellerindeki poşetlere ve fiyat etiketlerine baktığınızda bunu daha iyi hissedeceksinizdir. Kendi lokmasından kısacak insanlar, evladına nasıl bir lokma daha fazla yediririm derdine düşmüş durumdalar. Etin kilosunun 300 liraya yaklaştığı şu günlerde, televizyonda etli yemeği gören çocuğa anne ve babasının et yedirememesi kadar iç acıtıcı bir durum olamaz. Eti geçtik, gelişimlerini sağlayabilmek için temel gıdalara ulaşmakta zorluk çeken insanlarımızın sayısını tahmin edebiliyor musunuz? Bu sürdürüle bilinir bir durum değildir. Görevde olan hükümetin bu konuya samimiyetle eğilip, sorunu çözmesi gerekmektedir. Sorunun çözümü basittir. Yerli üretici desteklenmeli ve milli imkânlarla bu iş çözülmelidir. Dışarıdan ithal ederek bu işi çözemezsiniz. Milli geliri, ülke içerisinde adil bir biçimde paylaştırarak, halkın refahını yükseltmek zorundasınız. Yüksek duvarlarla çevrili saraylarda oturup, onlarca kişinin önüne aynı anda aynı yemeği servis ettiren, şatafatlı salonlarda; halkın gerçek sofrasının halini anlamanız beklenemez. “Tok açın halinden ne anlasın” sözü boşuna söylenmemiştir.
Halkımızı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil etmeye talip olan Milletvekili adaylarımıza da tavsiyem odur ki! Halktan kopmayın. Seçildikten sonra Ankara’ya gidip, seçimden seçime bu ile gelmemezlik yapmayın. Halkın derdi ile dertlenin. Halkın sesi olun. Halkın sorunlarını meclise taşıyıp. Çözüm noktasına ulaşana kadar takipçisi olun. Eğer ki halkın menfaati için bir hamle yapıyorsanız, oylarını aldığınız, mecliste temsilcisi olduğunuz halka gelip bunu anlatın. Dün siyah dediğinize bugün beyaz diyorsanız; çıkın ekranlara açık yüreklilikle, mertçe “ben sizlerin ve memleketimizin menfaati için şu kararı aldım… şu sebeplerden dolayıdır ki bunu onun için yaptım” deyin ve halkın gönlünü ve Yaradan’ın rızasını kazanın. Vebal çok büyüktür. Bizden söylemesi…
Mübarek ayı yaşarken, Rabbimizin bizlere sunduğu fırsatları hep beraber iyi değerlendirmeye çalışalım. Unutmayalım ki biz sadece O’nun kuluyuz. Sadece O’na kulluk etmeliyiz. Sadece O’ndan yardım istemeliyiz. Şüphesiz ki yaptığımız hatalarımız, yanlışlarımız, bilerek ve de bilmeyerek işlediğimiz günahlarımız olacaktır. Yaptığımız ve yapacağımız hatalardan O’na sığınmalıyız.
İçerisinde bulunduğumuz bu mübarek ay yüzü suyu hürmetine de, yaklaşmakta olan seçimlerin; ilimize, bölgemize, ülkemize ve tüm vatandaşlarımıza hayırlı sonuçlar getirmesini de Yüce Allah’tan diliyorum.