Okuyucularım “Ana” tabirini neden kullandığımı sorgulayabilirler. Gerçekten neden “Baba” değil de “Ana”?
Bütün toplumlarda sosyal yapısının temelinde aile, ailenin temelinde de “Anne” vardır. Ayrıca, “Kadının gücü ve otoritenin çoğunluğunu elinde tuttuğu; mülkiyetin kadın soyu üzerinden aktarıldığı toplumsal yapı” olarak tanımlanan “anaerkil (matriarchal)” kavramından ve “matrilineal’’ (ana soyluluktan) söz etmiyorum.
İster anaerkil, isterse ataerkil toplumlar olsun, yukarıda belirttiğimiz gibi, bütün toplamların temelinde aile ve onun merkezinde “Anne” vardır.
Çünkü kadınların en kutsal özelliği olan doğurganlık ve doğurganlıktan kaynaklanan yahut fıtrȋ donanımları gereği kapsayıcı ve kucaklayıcı yapı “Anne”yi öne çıkarır.
Türklerde aile büyük önem arz eder. Her ne kadar ataerkil bir yapıya sahip olsak da kadına büyük önem verilmiş; kadınlar hem ailenin hem sosyal hayatın merkezinde olmuşlar hem de devlet yönetiminde çok önemli görevlerde bulunmuşlardır.
Ana derleyen, toparlayan, organize eden, kültürü yaşatan ve aktaran, aynı anda birçok şeyi düşünen, üreten ve neredeyse her şeye yetişen büyüleyici bir varlık bir sevgi yumağıdır.
Bütün bunların yanında, konumuzu ilgilendiren tarafı annenin çocuğun yetişmesindeki önemli, birincil rolüdür. Anne, hiçbir zaman elini çocuğunun üzerinden çekmez. Ta ki emanetini teslim edinceye kadar.
Bu sebeple yazımızın başlığını “Harput Baba” değil de “Harput Ana” koyduk.
Efendim, “Harput Ana” da biz evlatlarının yetişmesinde önemli rol oynamıştır ve oynamaktadır.
Öncelikle bizi doğuran biyolojik anamız da “Harput Ana”nın rahle-ȋ tedrisinden geçmiştir. “Harput Ana”dan aldığı bilgi, görgü, teamül, anane, ȃdet, gelenek örf gibi töreye ait ne varsa ilk olarak biyolojik annemizden öğreniriz ki bu da “Harput Ana”nın mirasıdır.
Öncelikle Harput kültürünün içine doğan insanlar, hayata 1-0 galip olarak önde başlarlar. Çünkü bu kültür kadim ve bütün zamanlara taşınabilecek ve dahi hükmedebilecek bir kültürdür.
Bizler, çocuklukta ve gençlikte Harput kültürünün farkındaydık ama önem derecesini hayata atıldığımızda gördük.
Şunu unutmamak gerekir; Eğer Harput kültürünün içine doğduysanız:
“Harput Ana” sizi insan gibi insan, adam gibi adam, katun gibi katun olacak şekilde yetiştirmiştir.
“Harput Ana”, sizi nerede nasıl davranacağınızı bilecek şekilde yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi tarihini, kültürünü, töresini bilecek biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi paraya pula tamah etmeyen, ekmeğini paylaşan, gurebaya yardım eden biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi kimsenin hakkını yemeyen, Hak’k’a, hukuka riayet eden biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi kültürüne sahip çıkan biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi “Ârifȃne” bir yapıda yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi eline, diline beline; yani “Devlet”ine, “Lisan”ına ve “Belde”sine sahip olan biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi bir ocağa ateş düştüğünde, o ateşle yananlarla birlikte yanmayı bilen ve kültürel bir refleks olarak, o ocağın imdadına yetişen biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgili biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi sanat ve zanaatlarına sahip çıkan biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi yalandan, riyadan, gösterişten uzak biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi dinini, diyanetini bilen biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi bağımsızlığı şiar edinmiş, bayrağı için gözünü kırpmadan şehadete koşan biri olarak yetiştirmiştir.
“Harput Ana” sizi değerlerinden kopmayan, inancından ve imanından taviz vermeyen, kıblesini değiştirmeyen biri olarak yetiştirmiştir.
Hasılı, “Harput Ana” sizi “Asil” biri olarak yetiştirmiştir.
Saptıysanız ananızın günahı yoktur.
Bugün Elazığ’da yaşayan ve yaşayacak olan bütün insanlara bu hasletleri analarının ak sütü gibi içirmemiz gerekir.
Esen kalınız…