Değerli okurlar... Bu hafta ki yazımıza kısa bir şiirle başlayalım dedik... Şiir yazma gibi bir kabiliyetim yok, kıymetli şair arkadaşlarımdan özür dileyerek köşemizin başlangıcına naçizane şiirimi yazalım dedik; 

DOĞU’nun Paris’i dediler, KANINI emdiler,  

Yüzüne GÜLDÜLER, ‘sen’ İNCİ’sin dediler, 

YATIRIM yerine, mevcutları YEDİLER, 

‘TANITIM ayağına ‘malı’ AMUDU ile götürdüler… 

SAHİPleneni ÜRKÜTtüler, ÇALANı YÜCELTtiler,  

CENNET’im memleketi, CEHENNEM’e çevirdiler, 

ANASI ağlarken memleketin, onlar hep GÜLDÜler, 

HARPUT’u virane, HAZAR’ı kirlettiler. 

Yalan üstüne yalan, talan üstüne talan, 

Gelişen komşular, Elazığ yerinde sayan, 

Birileri hep DİLSİZ ŞEYTAN, halimiz VİRAN,  

Tutulmayan SÖZLER, yatırımları LAFTA kalan… 

Memleket BİTMİŞ, üç-beş anca umursayan, 

Gelen BAKAN, giden BAKAN, var mı el atan, 

Velhasılı kelam; YALAN/DOLAN ve TALAN…. 

****************** 

“Haksızlık karşısında susan dilsiz Şeytandır”.... 

Hak olanı korumak, savunmak insanın vicdanını besleyen bir kaynaktır. Burada sadece kendi hakkını korumak değil, mühim olan, hakkını koruyamayan mazlumların yanında olmaktır. Yanında olmaktan kasıt sahte duyarlılık değil, onun için bir şeyler yapmak veya canla başla yapmaya çalışmak, harekete geçmek ve çözüm üretmektir. Hayatımıza sirayet etmiş olsaydı bu söz, muhtemelen günümüzde yaşadığımız bu ahlaki yozlaşma ve toplumsal çözülmelere kalıcı çözümler üretmiş olurduk. Yani; elimde olmayan sebeplerden dolayı her ne olursa olsun haksızlık karşısında SUSAMIYOR, DURAMIYOR ve dayanamıyorum, haksızlığa GELEMİYORUM... Allah aşkına şu Elazığ’ın haline bakın! Dilinde hizmet etmeyi, Elazığ’ı kalkındırmayı düşürmeyen lakin iş icraata gelince FIS FISlayanlara; bunlar...! Değil Elazığ için GÖVDELERİNİ taşın altına koymak, Bunlar...! Elazığ için PARMAKLARINI oynatmazlar... Bunlar KOLTUK sevdalısı, bunlar KOLTUKLARINA aşık, bunlar MAKAM-MEVKİ tutkulusu, bunlar OTURDUKLARI koltukları BABALARININ malı sanan, MEMLEKETİN geleceğini, MİLLETİN, ESNAFIN durumunu ZERRE düşünmeyen SÖZDE 'BAŞKAN, sözde STK, sözde MEMLEKET aşıklarıdır... Bunların CEBİNİN DOLMASI, memleketin içinde bulunduğu PERİŞANLIKTAN daha önemlidir... Bunlar ÖZDE değil, SÖZDE insanlardır.. Bunlar için; "ELAZIĞ BİTMİŞ-TÜKENMİŞ-GERİ KALMIŞ-1 ÇİVİ DAHİ ÇAKILMAMIŞ" hiç önemli değildir... Bunlar için; Elazığ'da SEMT PAZARLARInda akşama doğru yollara atılan EZİK/ÇÜRÜK meyve sebzeleri toplayıp eve götüren, fırınlarda DÜNDEN KALAN bayat ekmeğin yolunu gözleyenler, İŞSİZ olduğu için çocuğunun yüzüne bakamayanlar, çocuğuna HARÇLIK veremeyen babalar, evine EKMEK götüremeyenler, SİFTAHSIZ kepenk kapatan esnaflar, CANINI hiçe sayıp AĞIR hasarlı evlerde yaşayanların hiçbir önemi yoktur. Bunlar için varsa yoksa mal, mülk, makam...  

O yüzden bu tipleri ÖNCE AYIKLAYACAKSIN; HAKKIYLA HAK edip çalışanları TENZİH ederek... Özellikle milletin sırtından geçinenleri, çalanları, çırpanları, RANT'ları, PEŞKEŞleri, sırtını DEVlete yaslayan ama bedavadan geçinenleri, Resmi kurumda ATIL olanları, BANKAMATİK maaş memuru olanları HELAL HARAM demeden BEYTÜLMAL'a el uzatanları, ÇİFTLİĞE dönen devlet kurumlarında YAN gelip yatanları... Esen kalın kıymetli okurlar...