Kayısının anavatanı Türkistan ve Orta Asya olarak bilinmektedir. Ünlü Makedonyalı komutan Büyük İskender meşhur M.Ö IV. Yüzyılda doğu seferini çıktığında bu bölgeden yetişen bitki, meyve ve sebzelerin tohumlarını batıya taşımıştır. Taşıdıkları bitkileri uygun iklim ve toprak yapısında yetiştirilmeleri sağlanmıştır.

Ülkemizde belli dönemlerde kayısıya, sarıerik anlamına gelen Farsça kökenli bir kelime olan ‘zerdali’ denilse de şimdilerde pek kullanılmamaktadır.

Büyük İskender ile Türkistan’da başlayan kayısının yolculuğu Anadolu’da Fırat’ın kıyısında bulunan topraklarda can bulur, çoğalır. Geniş bir alana yayılan kayısı böylelikle ikinci vatanına kavuşur. Fırat Nehri kenarında bulunan Baskil ilçesi, kayısının Anadolu’daki ilk vatanı olur. Baskil ve Malatya bölgesinin iklim yapısını seven kayısı, çiftçilerin de ana geçim kaynağı haline gelir. Dünya yaş ve kuru kayısı üretiminin % 90’nı üzerinde gerçekleştiği bu bölgeyi İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa gibi Avrupa ülkeleri takip etmektedir. Ayrıca Asya ülkelerinden İran, Kırgızistan, Özbekistan, Çin gibi ülkelerde de yetiştirilmektedir.

Baskil, Türkiye’nin önemli kayısı üretim merkezlerinden biri olduğu, 100 bin dekar alanda bir milyonun üzerinde kayısı ağacı bulunduğunu, iklim koşulları normal gittiği dönemlerde yılda ortalama 60 bin ton kayısı üretimi yapıldığı, Baskil Ziraat Odası Başkanlığınca yapılan açıklamalarda bilinmektedir. İlçede, sürdürülebilir tarımsal faaliyetler içinde ekonomik getirisi en yüksek faaliyet olarak kayısıcılık gelmektedir. İlçenin en önemli geçim kaynağı durumundaki kayısının, ilçe merkezi ve tüm köylerde yetişmektedir. İlçenin özellikle Fırat Nehri kenarındaki köyleri başta olmak üzere; Gemici, Alangören, Çiğdemlik, Kadıköy, Pınarlı, Bilaluşağı, Şeyhhasan, Kumlutarla, yaylanlı, Hacımehmetli, Deliktaş, Kuşsarayı… gibi köylerin iklim koşullarının uygunluğu ile birlikte suyun bol olması bu bölgelerde daha çok yetiştirilmesine neden olmaktadır. Nehirden uzaklaşıldıkça, kaynak suları ile yeraltı sularının azaldığı genellikle dağlık bölgelerde susuz yetiştirilen kayısı bahçelerine sık sık rastlamaktayız.

Kayısı meyvesini olgunlaşması da Fırat Nehri kenarından iç bölgelere doğru onbeş günlük bir zaman içinde gerçekleşmektedir. Haziran ayının ortalarından temmuzun sonlarına kadar kayısı hasılatı yapılmaktadır. İlçede kayısı hasılatı yapıldığı tarihlerde komşu ve yakın Adıyaman, Diyarbakır, Mardin, Batman gibi şehirlerde gelen tarım işçileri ile hasat yapılmaktadır. Hasat dönemi ilçenin nüfusu iki-üç katına çıkmaktadır.

Bahçelerde en çok yetiştirilen ve gerek sofralık gerekse kurutmalık olarak tüketilen başlıca çeşitleri;  Hacıhaliloğlu, hasanbey, kabaaşı, çataloğlu, şekerpare gibi türleridir. Genellikle sindirim sorunları yaşayanların yediği kayısının, aslında insan vücuduna sayısız faydaları olduğu bilinmektedir.

Meyvelerin insan sağlığına birçok yönden faydası olan besin kaynaklarıdır. Sağlıklı beslenmenin bir parçasıda meyve tüketimidir. Zengin besin değerine sahip olan kayısının sağlık üzerinde olan etkilerine baktığımızda içerisinde A ve C vitaminlerinin yanı sıra demir, potasyum, fosfor, kalsiyum gibi mineraller içerir. Kayısının saysız faydaları içinde bazı önemli olanları kısaca belirtirsek; Kayısının sindirim sistemini temizlediği gibi, tansiyonu kontrolünü sağlar, kalp damar hastalıklarının etkilerini azaltır, solunum yollarını rahatlatarak, kan seviyesini düzenler ve göz sağlığını korur. Günümüzde özellikle cilt sağlığı açısından, cildin pürüzsüz ve parlak görünmesi için kayısı tüketimi önerilmektedir. Kayısı yağını, cilt ve güzellik uzmanlarının önerdiği bilinmektedir.

Avrupa Birliği, Kayısı Coğrafi İşaret Tescil Belgesi alan Malatya’nın sınırları içerinde Baskil, Gürün, Gölbaşı ve Elbistan da bulunmaktadır.