Türklerin anayurdu kabul edilen Orta Asya steplerinden doğuşu, büyüyüşü ve dünyanın hemen her coğrafyasında tesirini gösterişi aslında Türk kültürünün ne derece derin ve sağlam temellere sahip olduğunun da bir göstergesidir. Kültürel değerler milletlerin kodlarından kolay kolay silinemez gerçeğinin genel kabul görmüş olmasıyla birlikte Türklerin sahip olduğu kültürel değerler o kadar derine inen köklerle tutunmaktadır ki Türklerin tarih boyunca hiçbir zaman yakasını bırakmayan büyüklü küçüklü toplumsal sıkıntılar bile Türk kültürünün unutulup yok olmasına neden olamamıştır. Kültürümüzün değerini ve önemini hala muhafaza etmesinin ana sebepleri arasında muhakkak Türklerin yaşadığı zorluklara direnmesinden gelen inatçılık, sürekli koruman ve savunma faaliyetlerinin oluşturduğu muhafaza içgüdüsü, ilk dinlerden kabul edilen Gök Tanrı ve Şamanizm inanışlarına sahip olma gibi faktörler sıralanabilir. Bu durumdan mütevellit Anadolu coğrafyasında Şaman inancına yönelik pratiklerin devam ettiğini de net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu durumu devam ettiren bazı günlük pratikler bulunmaktadır. Bu pratikler arasında; 7 ve 40 sayılarının kutsallığı, nazar boncuğu taşımak, tuz patlatmak, eşiğe oturmamak, tahtaya vurmak, hayvanlarla karşılaşmanın olumlu olumsuz etkiler yaratacağına yönelik kanaatler, kurşun dökmek, geline kırmızı kuşak bağlamak, mezar taşları kullanmak, dua ederken elleri göğe açmak, kilimlerde çeşitli motifler kullanmak, gece tırnak kesmemek, sağ ayakla çıkmak, yolcunun arkasından su dökmek yâda ilahi okumak gibi örnekler sayılabilir (O. AYDOGDU) 2024

               Elazığ ili kültürel ve tarihî anlamda çok zengin bir hazineye sahiptir. Özelikle de ilin sınırlarında bulunan Fırat Nehri’nden dolayı tarih boyunca birçok toplumun, ulusun, devletin yaşadığı, hayat bulduğu topraklar olmuştur. Orta Asya’da yaşanan göçler neticesiyle de 10. yüzyılın başlarında Elazığ ve çevresi Türk yurdu hâline dönmeye başlamıştır. Fırat Nehri kenarına, Harput çevresine birçok Türkmen boyu yerleşmiştir. Sonraki süreçte yaşanan Türk fetihleriyle kökleşme sağlanmıştır. Hacı Hasan Baba, Abdûlvahap Gazi, Harput’ta medfun olan Fetih Ahmet Baba gibi şahsiyetler bu kökleşmenin öncüleri olmuşlardır. Hoca Ahmet Yesevî dergâhından göç eden Anadolu erenleri ve kolonizatör dervişler Türk-İslam sentezini bu topraklarda ilmek ilmek işlemişlerdir.

               Elazığ ili halk kültürünün kendine özgü ve çok yönlü bir yapısı bulunmaktadır. Genel anlamda İslamiyet öncesi veya İslamiyet sonrası oluşan Türk kültürünün izleri, aradan geçen yaklaşık 800-1000 yıla rağmen hâlâ yaşanmaktadır ve yaşatılmaktadır. Bu halk kültürünün bir kısmı ise Şamanizm inanışları çerçevesinde şekillenmiştir. Kültürün sözlü aktarım yönü güçlü olduğundan, gelenekten geleceğe var olan halk kültürü de nesiller arasında aktarılmıştır.

               Elazığ halk kültüründe Orta Asya’ya kadar uzanan birçok inanış yer edinmiştir. Bu inanışlar şehrin sembollerine yansımıştır. Ölüm, bereket, doğum öncesi ve sonrası, düğün gelenekleri ile ilgili inanışlar Orta Asya’daki uygulamalarla benzerlik göstererek yöremizde halk inanışları içerisinde geniş bir şekilde yer edinmiştir. Bazı kavramlar ise İslamiyet öncesindeki Türklerin inanışı olan Şamanizm ile direkt bağlantılıdır. Elazığ ili halk inanışları arasında var olan üzerlik inancı, mezar taşları, Ay tutulması uğursuzluğu ve çaydaçıra bağlantısı, eşikten geçmeme inancı, kulluk taşları, ziyaret yerlerine çaput bağlama, bezden bebek yapma, nazar inanışları, Hıdırellez, Nevruz, nisan yağmuru, Koç katımı, taş kesilme ve daha burada adını sayamadığımız birçok halk inanışı Orta Asya ve Şamanizm ile bağlantılıdır. Tabii bu inanışların Elazığ’da günümüzde hâlen unutulmamasının ve yaşatılmasının hem teolojik açıdan hem de sosyolojik açıdan birtakım sebepleri bulunmaktadır. Bu nedenle bunların derinliğinin geniş çaplı olarak da araştırılması gerektiğine inanmaktayım. Özellikle Elazığ ilinin batı kesiminde bulunan Baskil, Keban, Ağın ilçelerinde, Harput ve çevresindeki köylerde, ayrıca Altınova ile Kuzuova dediğimiz yerleşimlerde var olan halk inanışları köklerini ve kodlarını Orta Asya eski Türk İnanışlarından aldığı aşikardır….

               Bu yıl çıkartmış olduğumuz Orta Asya’dan Elazığ’a uzanan halk inanışları adlı kitabımızda; 100’den fazla köy incelenmiş, tamamında özellikle de Fırat nehri bölgesindeki yerleşim alanlarında Şamanizm inanışlarının daha yoğun olduğu gözlemlenmiştir.

Detaylar için kitabımızı inceleyebilirsiniz...