Deprem kuşağında olan güzel ülkemizde meydana gelen 2020 Elazığ ve 2023 Kahramanmaraş/Pazarcık depremleri, Elazığ ilimizi de yakından ve derinden etkilemiştir. Öncelikle depremde maddi ve manevi zarar gören tüm depremzede vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Depremler olduğu gibi depremlerin sonrasında da belli başlı hukuksal durumlar gündem oluşturmaktadır. Bunlardan sıkça rastladığımız hukuki durumları üç başlık altında inceleyebiliriz.
Birincisi, hak sahipliği başvurusu reddedilen okurlarımızı yakından ilgilendirmektedir. Burada öncelikle hak sahipliği başvurusu için 60 günlük ilan süresinde idareye (AFAD ’a) hak sahipliği için müracaat edilmesi gerekmektedir. Süresinden sonra başvuru yapmış olsanız dahi başvurunuz detaylı bir inceleme neticesinde idare tarafından kabul veya reddedilecektir. Eğer başvurunuz kabul edilmezse, reddedildiğine dair belge size tebliğ edilecektir. Tebliğden itibaren 60 günlük yasal süresi içerisinde ret idari işlemine karşı idare mahkemesinde iptal davası açmanız gerekecektir. Mahkemece süresinden sonra hak sahipliğine müracaat etmenize dayanak gerekçe incelenecektir. Örneğin yakın zamanda yerel mahkemede kazandığımız bir dosyada ilanın usule uygun yapılıp yapılmadığı da incelenmiş, hak sahipliği komisyonunda yer alması gereken bir üyenin bulunmaması nedeniyle davamız kabul edilmiştir. Yine diğer uyuşmazlıklarımızda hak sahipliğine başvuru süresi içerisinde müvekkilin yoğun bakımda olması, okuma yazmasının olmaması, askerde olması, cezaevinde olması gibi mücbir nedenlerin bulunmasından ötürü süresinden sonra yapılan hak sahipliği başvurusu (idari başvuruyla veya dava neticesinde) kabul edilmiştir. Eğer süresinde başvuru yapmışsanız ancak mülkiyet belgesi sunulmadığı gerekçesi ile hak sahipliği başvurunuz reddedilmişse burada da Danıştay’ın ve Bölge İdare Mahkemelerinin emsal kararları doğrultusunda mülkiyet belgesinin idarece tespit edilebilir olmasından ötürü bir kısım dosyalarımızda da hak sahipliği tesisi sağlanmıştır.
İkincisi, depremde taşınmazı ağır hasar alan veya yıkılanların, taşınmazı için maddi ve manevi tazminat hakkı bulunmaktadır. İdari yargıda tam yargı davası olarak adlandırılan bu dava türünde idarenin hizmet kusuru nedeniyle belli başlı kurumlara yönelik taşınmazının yeniden yapım maliyetine ilişkin maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir. Bu dava türümüzde taşınmazında meydana gelen zararın durumunu öğrendikten 1 sene içerisinde ve her halde 5 sene içerisinde dava açılması gerekmektedir. Emsal dosyalarımızdan hareketle, mahkemece bilirkişiler marifetiyle maddi tazminat miktarları belirlenmektedir. Ayrıca mahkemece manevi tazminat takdir edilerek maddi-manevi tazminata ilişkin kararlar verilmektedir.
Üçüncüsü, taşınmazında ağır hasar tespiti yapılan ancak orta hasarlı, az hasarlı veya hasarsız olduğunu düşünen ve yıkılmasını istemeyen okurlarımızı yakından ilgilendirmektedir. Burada taşınmazınız hakkında ağır hasar tespiti yapılmış, yıkım kararı verilmiş ancak taşınmazınız ağır hasarlı değilse, itirazlarla da sonuç alınamamışsa, süresinde yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açılması gerekmektedir. Örneğin yakın zamanda yerel mahkemede kazandığımız dosyalarda idare mahkemesi aracılığıyla yapılan keşifler neticesinde ağır hasar ve yıkım kararları iptal edilerek bir kısım dosyalarda orta hasarlıya, bir kısım dosyalarda ise az hasarlıya çevrilmiştir. Taşınmazı orta hasara dönüşen okurlarımızın, taşınmazını güçlendirmek için güçlendirme ruhsatı verme yetkisine sahip idarelere (İllerde Belediyeye, Köylerde İl Özel İdaresine) yazılı başvuru yapması gerekmektedir. Eğer güçlendirme başvurusu yapılmazsa veya ruhsatın alınmasından itibaren bir sene içerisinde güçlendirme yapılmazsa taşınmaz ağır hasarlı gibi işlem görerek yıkılması söz konusu olacaktır.
Deprem sonrası hukuki süreçle ilgili ancak bir kısmını dile getirebildiğimiz yazımızın değerli okurlarımızın faydasına olması temennisiyle, sağlıcakla kalınız.