Hayatı güzelleştiren, yaşanabilir kılan en güzel özelliklerden birisi de fark olmasıdır. Sıcak ile soğuk, acı ile tatlı, siyah ile beyaz, iyi ile kötü... Bu liste daha da uzayıp gider. Mesele insanın farkı fark ederek, kendi için iyi sonuçlar doğuracak olanı fark edip tercihini o yönde kullanmasıdır. Benzer bir durum idare ile de doğrudan alakalıdır. İyi idare edilirseniz mutlu, kötü idare edilirseniz mutsuz olursunuz. Doğruluğu ispatlanmış düzgün bir yol dururken, macera arayıp (sözde kestirme olacak) farklı yollara sapar iseniz; araç içerisinde bulunanları korkutup, rahatsız edip, gitmek istedikleri noktaya götüremeyeceğiniz aşikârdır. Uçurum kenarından geçer iken yürekler ağıza gelse de, 70 kişilik araca yolda kim ve neden bu araca bindiğini henüz anlamadığınız yolcuları alırsanız bir müddet sonra çıkacak huzursuzluklar size sürpriz gibi gelmemeli…

   Farkı fark ettiğinizi o farkı size yaşatana hissettirmeniz gerekir. Bunu yapmadığınız takdirde, artık sizin için hiçbir şeyin farkının olmadığı anlaşılacağından, gidişat pek de hayırlı olmaz… Ne söylesem inanırlar, ne yapsam katlanırlar durumu genelde sonu kötü sonuçlar doğurur. İşte tam bu noktada yönetici pozisyonundaki insan da kendini kaybedebiliyor. Kendini dokunulmaz, her şeyin en doğrusunu bilen kişi haline geldiğinde hem kendini, hem de mahiyetinde bulunan halkı felakete sürükleyebiliyor. Hata üstüne hata yapıp, yanlışlar girdabında topyekûn sürüklenme hali yaşanıyor. Bu gidişatın panzehri olarak, kişinin yanında doğruları dürüstçe söyleyebilen kişi ya da kurumların olması gerekmektedir. Eski devirlerde devlet idarecilerinin bu tarz durumlar için hazırlık ve önlemleri olduğunu görüyoruz. Günümüzde ise “YALAKALIK” ve “ŞAKŞAKCILIK” müessesi bu işi layığı ile yerine getirmektedir.

    Geçen hafta içerisinde yaşamış olduğumuz, Merkez Bankasının Faiz artırımı ile ilgili kararı da işte tam bu noktada güzel bir örnek teşkil ediyor. Fark yaratılmak istenirken, tarihi bir çöküş girdabı farkını tüm millet olarak iliklerimize kadar hissettik. Bu girdaptan kurtulmak içinde piyasa şartları ve işin kuralı sonucunda faiz artırımı tekrar gerçekleşti. Liderin fark yaratmak istemesi; tarihi çöküş farkının belki de kıyısından dönüldü.

    Akaryakıt ürünlerine gelen zamların, hayatımızda bir fark yaratmayacağını; kendisinin aracı olmadığından bu zamların kendisi etkilemeyeceğini düşünen insanlarla aynı ülkede yaşamanın farkını ben kimseye anlatamam. Eğitimin yarattığı farkı düşünebiliyor musunuz? Üstelik bilgiye son derece hızlı ulaşılabilen, teknoloji çağında olduğumuzu hatırlatmak isterim. Farkı fark edin.

    İnsan kötüyü görmeden iyinin, hastalığı görmeden sağlığın, yokluğu görmeden varlığın kıymetini fark edemiyor. Belki de yaşamış olduğumuz bu zorlu süreç, gelecek güzel günlerin kıymetini bilememizi ve değerini anlamamızı daha fazla sağlayacaktır.

    Biz hep iyiden, doğrudan, haktan ve adaletten yana olalım. Bizim farkımız bu olsun. Ben bunun bize yakışan olduğuna da inanıyorum. Çevremizde görmüş olduğumuz ya da yaşamış olduğumuz olumsuzluklar bizim farkındalığımızı arttırarak safımızı güçlendirsin. Farkımızı insanlara fark ettirelim. Malumunuz fark var…