Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), bugün milyonlarca kişiye aynı mesajı gönderdi. Mesajın içeriği ise Genel Sağlık Sigortası (GSS), prim borçları üzerineydi. SGK, borcu bulunanlar için ise yasal takip başlatılacağına dair uyarıda bulundu. Bu gelişme, ekonomik olarak zor durumda olan yurttaşlar arasında büyük bir tepkiye yol açtı.
SGK'nın gönderdiği mesajda, prim borcu bulunan kişilere şu hatırlatma yapıldı: "Değerli sigortalımız, Genel Sağlık Sigortası kapsamında prim borcunuz bulunmaktadır. Borcunuzu e-Devlet üzerinden sorgulayabilir ve yine e-Devlet üzerinden veya anlaşmalı bankalar aracılığıyla ödeyebilirsiniz. Aksi takdirde yasal takip başlatılacaktır. Borcunuzu ödemiş olmanız halinde bu mesajı dikkate almayınız."
Vatandaşlar, bu mesajı hem sosyal medya hem de çeşitli mecralarda sert bir şekilde eleştirdi. Zaten ekonomik krizle mücadele eden bireyler, SGK’nın bu tutumunu vicdansızlık olarak nitelendirdi.
EKONOMİK KRİZ DÖNEMİNDE BORÇLARA YÖNELİK HATIRLATMA TEPKİ ÇEKTİ
Türkiye'de hayat pahalılığının giderek arttığı ve temel ihtiyaçların dahi karşılanmasının zorlaştığı bir dönemde, milyonlarca kişiye prim borcu ödemeleri yönünde bir çağrıda bulunulması toplumsal öfkeyi alevlendirdi. İşsizlik oranının yükseldiği, enflasyonun vatandaşın alım gücünü ciddi şekilde düşürdüğü bu dönemde, birçok kişi için bu borçlar, karşılanması imkânsız hale gelmiş durumda.
Özellikle asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşlar, vergi borcu affı ve kara para aklayanlara yönelik yasal boşluklar olduğu iddialarını gündeme getirerek SGK'nın bu mesajını adaletsiz olarak değerlendirdi. Siyasi ve ekonomik olarak iktidara yakın olanların borçlarının silindiği bir süreçte, alt gelir gruplarındaki vatandaşların böyle bir taleple karşı karşıya bırakılmasının toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirdiği yönünde eleştiriler arttı.
VATANDAŞLARDAN GELEN TEPKİLER
Elazığ’da da birçok vatandaşın bu mesajı aldığı bildirilirken, özellikle işsiz ve geçim sıkıntısı çeken bireylerin durumu göz önüne alındığında, bu uyarı birçok kişi tarafından "devletin garibana göz dikmesi" olarak yorumlandı. Sosyal medyada yapılan paylaşımlarda şu ifadeler dikkat çekti:
- "Zenginlerin vergi borçlarını siliyorlar, garibanın üç kuruşluk GSS prim borcunun peşine düşüyorlar."
- "İnsanlar geçim derdinde, GSS borcunu ödeyecek parası mı kaldı? Hükümetin bu adaletsizliğine dur denmeli."
Bu tepkiler, ekonomik eşitsizliklerin daha da keskinleştiği bir dönemde hükümetin ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alacağı kararlara olan güvenin sarsıldığı bir tabloyu da ortaya koyuyor.
UZMANLARDAN ELEŞTİRİLER
Ekonomist ve sosyal güvenlik uzmanları da SGK’nın bu dönemdeki uygulamalarına yönelik eleştirilerde bulundu. Birçok uzman, mevcut ekonomik kriz şartları göz önüne alındığında, vatandaşların borçlarını ödemek bir yana, temel ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda olduğunu vurguluyor. Özellikle düşük gelirli grupların bu borçları ödeyebilmesi için devletin bir yapılandırma ya da af politikası geliştirmesi gerektiği savunuluyor. Uzmanlar bu konuda şu ifadeleri kullandı: ‘’Ülkemizde ekonomik kriz her geçen gün derinleşirken, vatandaşın GSS borcu ödeyebilmesi mümkün değildir. Devletin bu konuda bir çözüm üretmesi, insanları daha da zor duruma sokmaması gerekiyor.’’
Uzmanların bu eleştirileri, toplumda yaygın bir çözüm arayışı ihtiyacını gözler önüne seriyor.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ…
SGK’nın bu tür uygulamalarının vatandaşların güvenini zedeleyebileceği uyarısında bulunan uzmanlar, sosyal güvenlik reformlarının daha kapsayıcı ve ekonomik gerçeklerle uyumlu bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini ifade ediyor. GSS borçlarının tamamen silinmesi ya da düşük gelirli gruplar için daha esnek ödeme planları oluşturulması önerileri gündeme gelirken, borçların tahsiline yönelik yasal takiplerin ertelenmesi veya durdurulması da bir çözüm olarak sunuluyor.
Sonuç olarak, SGK’nın GSS borçlarıyla ilgili bu mesajı, toplumda zaten var olan ekonomik sıkıntıların üzerine daha da baskı oluşturmuş durumda. Hükümetin, vatandaşların bu tepkilerini dikkate alarak daha adil ve kapsayıcı çözümler üretmesi gerektiği açıkça ortada. Toplumun en savunmasız kesimlerini hedef alan bu tür uygulamaların uzun vadede sosyal huzursuzluk yaratabileceği uyarıları da gelecekte daha dikkatli ve duyarlı politikalar geliştirilmesi gerektiğini gösteriyor.