Elazığ’da Öküzgözü, Ağın Beyazı, Tahannebi, Boğazkere, Köhnü, Elazığ Kırmızısı, Tevek gibi 60'tan fazla üzüm çeşidi yetiştirilirken ve üreticiler büyük bir özveriyle üretim yaparken, ne yazık ki tüm emeklerine rağmen ciddi sıkıntılar yaşıyorlar ve bu durum, tarım sektörünü zor bir sürece sokuyor… 
Elazığ’da üzüm üreticilerinin sorunlarını çözmenin en önemli adımı, donanımlı, araştırma yapacak, genetik kaynakları koruyacak, geliştirecek, yöreye uygun çeşitleri belirleyecek, bölge çiftçilerine ve tüketiciye yön verip öncülük yapacak bir Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nün acilen kurulmasıdır…

10-6
Türkiye dünyada önemli tarımsal ürünlerden birisi olan üzümün (Vitis spp.) anavatanıdır. Ülkemiz doğal olarak bağcılık için elverişli iklim koşullarına ve dünya bağcılığı içerisinde önemli bir yere sahiptir. 
Asma kültürünün anavatanı olan Anadolu’daki bağcılığın tarihçesi M.Ö. 5000 yılına kadar dayanmaktadır. Ülkemiz bağcılık açısından çok elverişli ekolojik koşullara sahip olmasından dolayı, çok sayıda sofralık, kurutmalık ve şaraplık üzüm çeşitlerinin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ülkemizde yetiştirilen çeşit sayısı 1200 civarında olmasına rağmen, bu çeşitlerden sadece 50-60 kadarının ekonomik anlamda yetiştiriciliği yapılmaktadır.
TUİK istatistiklerine göre 7.449.000 hektarlık dünya toplam bağ alanının %6’lık kısmı (448.000 hektar) Türkiye’dedir. Türkiye bu verilere göre bağ alanı bakımından İspanya, Çin, Fransa ve İtalya’dan sonra 5. sırada yer almaktadır.

E W T W E T W TDünya toplam üzüm üretimi 77.8 milyon ton olup, bunun 3.9 milyon tonluk kısmını Türkiye üretmiştir.
Ülkemizde üretilen üzümlerin yaklaşık %30’u sofralık, %37’si kurutmalık, %30’u pekmez, pestil, sucuk, şıra ve %3’te şaraplık olarak değerlendirilmektedir. Üretilen üzümün yaklaşık %63’ü çekirdekli %27’si ise çekirdeksiz üzümden oluşmaktadır. 
 

ELAZIĞ’IN BAĞCILIKTAKİ YERİ 

Elazığ bağcılık için en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunmakta olup asmanın anavatanları arasındadır. Bağcılık açısından Elazığ, birçok önemli avantajlara sahiptir. Bu avantajları; ülkemizin dünyanın bağcılık için en uygun iklim kuşağı üzerinde yer alması, asmanın anavatanı olan bölgeler arasında olması, eski ve köklü bir bağcılık geçmişine sahip olması, asmanın kültüre ilk alındığı merkez olması, filokseradan ari olması ve zengin bir asma genetik potansiyeline sahip olması şeklinde sıralamak mümkündür. Türkiye’de hemen her bölgede üzüm yetiştirildiğinden zengin ve değişik özellikler içeren yerel çeşit ya da tipler oluşmuştur. İklim ve toprak yapısı bakımından üzüm yetiştiriciliği için uygun olan Elazığ ilinde Öküzgözü, Ağın Beyazı, Tahannebi ve Boğazkere çeşitleri başta olmak üzere; Köhnü, Elazığ Kırmızısı, Keşpir, Hatun Parmağı, Kabarcık, Mor Üzüm, Kıtır Üzüm (Sıkma), Kış Kırmızısı, Şilfoni,, Köse Tevek, Papaz Karası, Besni, Hasani gibi 60’ın üzerinde çeşit bulunmaktadır. Elazığ ilinde gerek ziraat fakültesinin ve gerekse araştırma enstitüsünün olmaması sebebiyle gerekli çalışmalar yeterince yapılamamıştır. Ekonomik değeri olan çeşitlerin üretimine yönlenen üretici eski üzüm bağlarını çeşit değişimi sebebiyle sökmesi veya terk etmesiyle gen kaynakları giderek yok olmaya başlamıştır. 

F D F S0
ELAZIĞ’DA ÜZÜM TÜRLERİNİN YETİŞTİĞİ BÖLGELER 

Elazığ’daki bağ alanları “Hoş Bölgesi” ve Kuzova Bölgesi” olarak iki temel bölgeye ayrılabilir. Hoş Bölgesi; Hoş köyü ve çevre köyleri kapsamakta olup bu bölgede genellikle sofralık üzüm çeşitlerinin üretimi yapılmaktadır. Ağın Beyazı ana üretim materyali olup Şilfoni, Tahannebi, Elazığ Kırmızısı, Öküzgözü, Kış Kırmızısı, Besni, Hatun Parmağı üretimi de sınırlı olarak yapılmaktadır. Diğer yandan Kuzova Bölgesinde genellikle şıralık/şaraplık üzüm çeşitlerinin üretimi yapılmaktadır. Öküzgözü, Boğazkere ve Köhnü ana üretim materyali olup; Şilfoni, Tahannebi, Elazığ Kırmızısı, Kış Kırmızısı, Kabarcık, Köse Tevek, Papaz Karası gibi üzüm üretimi de sınırlı olarak yapılmaktadır. Elazığ bölgesinde toplamda 108.254 da alanda bağcılık yapılmaktadır (TUİK, 2021). Bunun yaklaşık %60’lık kısmı Elazığ merkezinde yapılmaktadır.
E W T H S

ELAZIĞ’A BAĞCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ GEREK

İlimizde donanımlı, araştırma yapacak, genetik kaynakları koruyacak, milli-yerli kaynaklara sahip çıkacak, geliştirecek, yöreye uygun çeşitleri belirleyecek ayrıca piyasa ayağına, bölge çiftçilerine ve tüketiciye yön verip öncülük yapacak olan bir Bağcılık Araştırma Enstitüsü bir an önce kurulmalıdır. Elazığ olağanüstü bir bitkisel çeşitliliğe sahip olup çok zengin doğal bitki kaynakları içerisinde barındırmaktadır. Bölgede öncülük edecek tarımsal araştırmaların yetersiz olmasından kaynaklı çalışmalar çok kısıtlı kalmıştır. Yapılan çalışmalar da bölgeye önderlik edecek çalışmalar haline dönüştürülememiştir. Bu sebeplerden ötürü alanında donanımlı, araştırma yapacak, genetik kaynakları koruyacak, milli-yerli kaynaklara sahip çıkacak, geliştirecek, yöreye uygun çeşitleri belirleyecek ayrıca piyasa ayağına, bölge çiftçilerine ve tüketiciye yön verip öncülük yapacak olan bir Bağcılık Araştırma Enstitüsü bölge, ülke ve dünya bağcılığına pozitif ivme kazandıracaktır. Kurulması halinde Bağcılık Araştırma Enstitüsü; 
•    Islah ve yetiştirme teknikleri ile pazar talepleri doğrultusunda yeni çeşit, verim ve kaliteyi geliştirmek, hastalık, zararlı ve olumsuz çevre koşullarına dayanıklılığı artırmak, bu görevleri yaparken biyoteknoloji gibi yeni teknik ve teknolojileri kullanarak temel ve uygulamalı araştırmalar yapılacaktır.
•    Tarımsal mekanizasyon ve bilgi teknolojileri, hassas tarım teknikleri veya erken uyarı sistemleri ile bitki besleme ve zirai mücadelede etkinliği artırmak, hasat ve hasat sonrası ürün kayıplarını azaltacak araştırmalar yapılacaktır.
•    Kurutmalık, sofralık ve şıralık-şaraplık üzüm çeşitleri için veri tabanı oluşturulacaktır.
•    Bağcılık konusunda biyolojik çeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla, bitkisel genetik kaynakların toplanması, muhafazası, tanımlanması, gerekli görüldüğünde kültüre alınması ve ıslah programında kullanılması konularında çalışmalar yapılacaktır.
•    Islah çalışmaları sonucunda geliştirilen çeşitlerin tescil edilmesini ve ıslah materyalinin devamlılığını sağlayacaktır.
•    Talep eden fidancılara nitelikli çoğaltım materyali verecektir.
•    Bağ hastalık ve zararlıları ile mücadele yöntemleri hakkında çalışmalar yapacaktır.
•    Tarımda suyun etkin kullanımı için uygun yöntem ve teknoloji belirleyecektir.
•    Bitki besin maddeleri ile toprak düzenleyicilerin toprak verimlilik ve kalitesine etkilerini araştırmak ve uygun gübreleme tekniklerini geliştirecektir.
•    Meyve-bağ fizyolojisi konularında araştırmalar yapılacaktır.
•    Bağcılıkta vejetasyonu izlemek, gözlem yapmak, gelişim ve hasat dönemlerinde rekolte tahmininde içeren raporlar hazırlayarak karar vericilere, muhtemel krizleri önleyici önerilerde bulunacaktır.
•    Bağcılığın yanı sıra bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayacağı öngörülen veya var olan çeşitlerin geliştirilmesi içinde gerekli çalışmalar yapılacak gerekli görüldüğünde yapılacaktır.
•    Bağcılıkla ilgili ürün geliştirme çalışmaları yürütecektir.
•    Şehrin tanıtımına uluslararası alanda katkı sağlayacaktır.

Elazığ bağcılığı; içinde barındırdığı Öküzgözü, Boğazkere, Köhnü, Tahannebi, Köse Tevek, Şilfoni Ağın Beyazı, Papaz Karası, Besni, Mor Üzüm, Kıtır Üzüm, Hatun Parmağı, Keşpir, Kabarcık, Hasani, Kabarcık ve Kış Kırmızısı gibi kendine has üzüm çeşitleri ve orcik, pekmez, şerbet, koruk suyu, sirke ve pestil gibi Elazığ’a özgü üzüm ürünleri ile gelişmeye ve Elazığ tarımına katkı sağlamaya açık bir tarımsal sektördür. Bağcılıkta uluslararası hak ettiği konumu arzulayan ve bir Bağcılık Araştırma Enstitüsüne ihtiyaç duyan Elazığ Dünya bağcıları arasında Bordo ’ya (Bordeaux) kafa tutacak iklim ve coğrafik koşullara sahiptir. Ülkemiz Bağcılığına değer katan üzüm çeşitleri ile Elazığ ili bağcılığının geliştirilmesi ve tarım nüfusuna katkısının arttırılmasıyla, önce il sonra ülke düzeyinde ekonomik ve aynı zamanda sosyal bir destek sağlanabileceği açıktır. Bu hedefe yönelik olarak bazı öneriler aşağıda sıralanmıştır:
1. Ekonomik anlamda bağ kurulabilecek alanlar belirlenmelidir. Adaptasyon çalışmalarıyla yöreye uygun iç ve dış pazarlarda aranan çeşitler ve bu çeşitlere uygun anaçlar tespit edilmelidir.
2. Yeni bağ tesisleri için sağlıklı fidan ihtiyacı karşılanmalıdır.
3. Yetiştiricilikte; teknik ve kültürel uygulamalar yerine getirilmeli ve üreticiler bu konuda bilgilendirilmelidir.
4. Ürünlerin pazarlaması ve değerlendirmesi ile ilgili yeni gelişmeler üzerinde çalışılmalı ve ürünlere aktarılmaları sağlanmalıdır. 
5. Üzümlerden elde edilen geleneksel ürünler olan orcik, muska, pestil, kömbe vb. ürünlerin hijyenik koşullarda gıda tüzüğüne uygun şekilde üreten küçük işletmelere teşvik verilmelidir.
6. Markalaşma sağlanmalı kurutmalık ve şıralık üzümlerin ekonomik değeri geliştirilmelidir.

Kurulması arzulanan Bağcılık Enstitüsü; yeni iş imkânları sahası açmak, çeşit geliştirmek, var olan çeşitleri korumak, yeni çeşit geliştirmek, bağ ürünlerini çeşitlendirmek ve geliştirmek, sanayinin ve en önemlisi şehrin ve bölgenin tanıtımında katacağı değerlerle bir katalizör görevi göreceği kaçınılmazdır. Bağcılık konusunda, yüksek kalitede ve ülke ihtiyaçlarına cevap veren tarımsal araştırmaların projelerin hazırlanması, değerlendirilmesi, izlenmesi ve sonuçlandırması suretiyle, yaşanan tarımsal sorunlara çözüm getirmek, Türkiye'ye ekonomik, sosyal ve çevre yönünden faydalar sağlayacaktır.
SONUÇ: 
Ülkemizde iki tane bağcılık araştırma enstitüsü vardır. Biri ege bölgesinde Manisa Bağcılık Araştırma (Bölgesel Görev Alanı: Manisa, İzmir, Denizli, Aydın, Muğla, Kütahya, Balıkesir, Uşak, Isparta ve Burdur) diğeri ise Trakya bölgesinde Tekirdağ Bağcılık Araştırma (Bölgesel Görev Alanı: Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Bursa, Yalova, Sakarya, İstanbul, Bilecik, Balıkesir, Kocaeli) olarak görev yapmaktadırlar. Yukarda da belirttiğim gibi Elazığ öncelikli görev alanları dışında olduğu için bölgemizde yeterince ilgilenememektedirler. 
Bu bakımdan Elazığ ili gerek konumu gerekse gen kaynağı bakımından stratejik bir konuma sahip olduğundan dolayı Elazığ ilimizde Bağcılık Araştırma Enstitünün kurulması bölge bağcılığı için hayati öneme sahiptir.

Editör: İzzet TUMAY