ÖZEL HABER

ORTA DOĞU ATEŞ HATTI: YAYCI TURAN’A DEĞERLENDİRDİ

Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat YAYCI, İsrail’in Lübnan'daki Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan binlerce çağrı cihazının eş zamanlı olarak patlatılmasıyla gerçekleştirilen istihbarat operasyonunu Gazeteniz TURAN’a değerlendirdi…

‘Mavi Vatan’ Projesi’nin mûcidi, TÜRK Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (DEGS) Başkanı Elazığlı hemşehrimiz Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat YAYCI, İsrail’in Lübnan'daki Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan binlerce çağrı cihazının eş zamanlı olarak patlatılmasıyla gerçekleştirilen istihbarat operasyonunu Gazeteniz TURAN’a değerlendirdi…
Yaycı, "Bu bir siber saldırı değildir, siber saldırıdan daha çok fiili bir saldırıdır" diyerek, operasyonun ardındaki yöntemi şu şekilde açıkladı: "Çağrı cihazlarının içindeki pillerin ısıtılarak ya da önceden yerleştirilmiş küçük plastik patlayıcıların uzaktan kumanda edilerek patlatılması sağlandı. Yani ya pil patlatıldı ya da cihazın içine gizlenmiş patlayıcılar infilak ettirildi."


"BU BİR SİBER SALDIRI DEĞİL, İNSANLIK SUÇUDUR"
Yaycı, bu operasyonu siber saldırı olarak nitelendirmenin doğru olmadığını belirterek, "Bu olay cep telefonu ile bir mayını patlatmaktan farksız. Esasında bu bir insanlık suçudur. Neden mi? Çünkü saldırı hedef gözetmeksizin yapıldı. Hizbullah taraftarları kullanıyor diye tüm kullanıcılar aynı kefeye konulamaz. Bu cihazlar sivil bir kadının evinde, masasında da patlayabiliyor. Ayrım gözetmeyen bir saldırıyla karşı karşıyayız." Dedi. 
Ayrıca, patlama anında Amerika'ya ait bir elektronik harp uçağının Lübnan hava sahası yakınlarında olduğuna dair iddialar da dile getirildi. Yaycı, "Bu ürünlerin kim tarafından üretildiği, sözleşmeleri imzalayan firmalar ile şu anda kullandığımız diğer elektronik cihazlar arasında bir bağ olup olmadığı araştırılmalı. Ayrıca bu ürünler Türkiye’ye de sızdırılmış olabilir. Olay Lübnan’da gerçekleşti diye geçiştirilmemeli." Şeklinde uyardı.
EK BİLGİLER VE YENİ İDDİALAR… 
İsrail’in bu saldırısında kullanılan tekniklerin uzun vadeli bir operasyonun parçası olduğu düşünülüyor. Patlayıcıların cihazlara önceden yerleştirildiği ve belirli bir anda eş zamanlı olarak patlatıldığı belirtiliyor. Patlama anında, Hizbullah üyelerinin yanı sıra sivillerin de etkilendiği ve yüzlerce kişinin yaralandığı rapor ediliyor. Patlatılan cihazların büyük çoğunluğunun Hizbullah üyelerine ait olduğu, ancak sivillerin de bu patlamalarda zarar gördüğü bildirildi. Bu saldırı, Hizbullah’ın güvenlik ve iletişim zafiyetleri konusunda endişelerini artırmış durumda.
TELSİZLERİN JAPON MENŞELİ OLDUĞU İDDİASI
İsrail’in çağrı cihazlarının patlatılmasının ardından telsizlere yönelik saldırısının, Hizbullah saflarında korku yaratmak ve liderlerine İsrail ile çatışma politikalarını değiştirme yönünde baskı yapmak amacı taşıdığı ileri sürüldü. İkinci saldırı kararının, Hizbullah’ın ilk saldırıya yönelik soruşturmasının telsizlerdeki güvenlik açığını ortaya çıkaracağı endişesiyle alındığı iddia ediliyor. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarda, patlatılan telsizlerin Japonya merkezli "ICOM" marka olduğu öne sürüldü. Şirketin ise henüz patlamalara dair bir açıklama yapmadığı belirtildi.