TEKİNLE MUHABBET

Sizlere bir şey itiraf edeyim mi? İnanın bana, canlı yayınların yapıldığı stüdyolarda bulunan sahne arkası kulisinde yayını izlemek, televizyondan izlemekten daha güzeldir.

Sahne arkası, yapılan programı izlemek için en güzel yerdir. Hele birde çok samimi arkadaşlar birbirlerini misafir etmişlerse gidin kulise oturun program öncesi yaşananları samimi davranışları yerinde izleyin. Espriler, şakalar birbirlerine takılmalar çok keyifli...

Geçtiğimiz günlerde, iki gün üst üste müzik programlarının kulisine takılınca büyük bir keyifle kulisteki muhabbetleri izledim. Sağ olsunlar sanatçılarımızda bizi iyi ağırladılar.

Elazığ’ın en uzun süreli, tam tamına 26 yıldır yayınlanan Arka sokakların bile yayın süresini geride bırakan ‘Tekinle Muhabbet’ programını izlemeye gidince, Tekin Gardaş ile uzun bir aradan sonra görüşüp muhabbet etme fırsatını buldum. “Tekin” Ticaret Lisesi yıllarımızdaki nam-ı diğer Teko…

Üç yıl boyunca okulun koridorlarında, bahçesinde birlikte vakit geçirip Süleyman SELMANOĞLU’nu zıvanadan çıkardığımız eski günler…

Öyle zannederim ki biz mezun olunca derin bir oh çekmiştir Süleyman SELMANOĞLU hocamız… Ne kadar şanlısıyım değil mi? Hocam bir dönem Belediye Başkanı, arkadaşım da çok ünlü bir sanatçı oldu, ne kadar övünsem azdır. Okulumuzun bünyesinden yetişip önemli yerlere gelen yüzlerce insan sayabilirim ama o da ayrı bir konu.

Bir de Ticaret Lisesi’nin çok değerli bir paşamızın adıyla onurlandırılan ‘’Korgeneral Hulusi SAYIN Paşa’’ sonradan adı tabeladan indirilen isim mevzusu da var ama o da ayrı bir konu. Bizim şimdiki konumuz değerli sanatçımız Tekin BULUT...

Tekinle Muhabbet’in davetlilerine takılarak, kalktım gittim programı izlemeye. Ne de olsa Tekin eski arkadaşım. İçimden hele baham orada bu işler nasıl oli dedim. Meraklıyım ya, fırsatı kaçırır mıyım?  Program öncesini başta yazdım, program ortası ve sonunu da şimdi yazim. Sanatçımız ve misafirleri Abdullah ŞEKEROĞLU ile Mehmet DEMİRBAĞ sahnedeki yerlerini aldılar. Biz de patron Ekrem KATI ile beraber kameraların arkasındaki koltuklara oturarak programı izlemeye başladık. Bizim görevimiz yeri gelince alkış çalmaktı. Tekin her şiirin, şarkının sonunda bize el işareti ediyordu, biz de alkış çalidik...

Sanki uyarmasa biz alkış çalmayacağız? Gardaş bilik merak etme. Hatta bazı anlarda ayakta bile alkış çaldık. Abdullah ŞEKEROĞLU, Mehmet DEMİRBAĞ ve Tekin BULUT adamı yerinde oturtur mu? Hop oturduk hop kalktık. Yani görevimizi harfiyen uyguladık. Avuçlarımız kızarana kadar alkış çaldık. Gidin sorun programın kayıtlarında var. Alkış seslerini dinleyin alkışımı kesin tanırsınız. Tabi sanatçımız gelen istekleri mesajları eksiksiz okudu o kadar çok istek ve mesaj gelidi ki orada olan benim bile isteğimi tam program bitmek üzereyken yerine getirdiler, sağ olsun…

Kazasız belasız program bitince hemen yanına gidip tebrik ettim ve yıllardır beynimi kemiren ve ben gibi çoğu insanın da merak ettiği birkaç soruyu kendisine sordum.

Yazacağım diye kaynağım bizzat kendisi olsun dedim. İşte sorularım ve cevapları; İlk olarak ‘’Tekin Gardaş program kaç yıllık?’’ Diye sordum ve 26 yıl cevabını aldım.  İkinci sorum ise ‘’Şimdiye kadar kaç konuk ağırladın.’’ Tekin kesin rakam veremedi ve ‘’Bazı kişileri iki üç sefer ağırladığım oldu tahminen binlerce kişi’’ Dedi. Üçüncü sorum ise ‘’Elazığspor’dan milyonlarca alacağın var mıydı?’’ oldu.  Aynen cevabını yazim “Vallahi de billahi de dedikodu, yok öyle bir şey’’ Dedi. Son sorum ise ‘’Gardaş, Mamoş Türküsü’nü okumandan dolayı, birilerinden herhangi bir tepki aldın mı?’’ oldu.  Zira geçmişte biz öyle bir dedikodu duymuştuk. Tekin ise ‘’yok bana direkt bir tepki gelmedi ama kanala bazı tepkiler olmuş diye ben de duymuştum’’ dedi.

Bu sorular ve cevaplar program sonunda gerçekleşti. Tekin BULUT’a merakımı gidermek için sorduğum ve cevabını bizzat kendisinden aldığım akıllara takılan sorulardı.

Ben bilmidim, ben duymadım, ben görmedim demiyesiz!

HAFTANIN FIKRASI:

Temel bilim adamı iken, bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir. Amerikalılar anlatmaya başlar: ‘’Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 metre aşağı indik ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır.’’

Sıra Türkiye’ye gelir ve Temel başlar anlatmaya; ‘’Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.’’

HAFTANIN FOTOĞRAFI:

AAA-1