Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu başkanlığında, Sivrice Kaymakamı Efecan Şahin, Maden Kaymakamı Mustafa Atış ve ilgili kurum müdürlerinin katılımıyla 13 Aralık’ta düzenlenen toplantı, Hazar Gölü’nün ekolojik yapısının korunması ve çevresel sorunların çözülmesi için umut verici bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, gazetemiz TURAN’ın daha önce gündeme taşıdığı, Plajköy, Gezin ve Sivrice’den Hazar Gölü’ne akan kanalizasyon atıkları ve çevresel tahribatlar gibi yıllardır süregelen sorunların çözülüp çözülemeyeceği hâlâ belirsizliğini koruyor. Atıkların Dicle Nehri ve Basra Körfezi’ne kadar etkiler yaratması, çözümün aciliyetini arttırırken, düzenlenen toplantıda alınan kararların açıklanmamış olması da merak konusu…
Gazeteniz TURAN’ın yıllardır gündeme getirdiği Hazar Gölü’ndeki çevresel sorunlar ve kirlilik, ne yazık ki hâlâ çözülmüş değil. Hazar Gölü’nün ekolojik yapısının korunması ve çevresindeki yatırımların etkin bir şekilde yönetilmesi amacıyla 13 Aralık 2024 Cuma günü Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu başkanlığında yapılan toplantı, önemli bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Toplantıya, Sivrice Kaymakamı Efecan Şahin, Maden Kaymakamı Mustafa Atış ve ilgili kurum müdürleri katıldı. Ancak toplantıdan alınan kararların açıklanmamış olması ve yıllardır süregelen çevresel tahribatların bir türlü çözüme kavuşmamış olması, kamuoyunda büyük bir belirsizlik yaratıyor.
KİRLİLİK VE KANALİZASYON SORUNUNUN KÖK NEDENLERİ HÂLÂ GİDERİLMİYOR…
TURAN Gazetesi, Hazar Gölü’ne akan kanalizasyon ve çevresel atıkların, bölgedeki ekosistemi nasıl tehdit ettiğini yıllardır gündeme getiriyor. Gölün çevresindeki yerleşim alanlarından kaynaklanan evsel atıklar ve kanalizasyon, Hazar Gölü’nün su kalitesini hızla düşürmekte, bu da bölge halkını tehdit etmektedir. 13 Aralık’ta yapılan toplantıda bu sorunların çözülmesine dair somut adımların atılıp atılmayacağı, yine büyük bir merak konusu. Geçmişte yaşanan kurumlar arası yetki karmaşası, Maden ve Sivrice Kaymakamlıkları arasındaki iletişim eksiklikleri, bu tür sorunların çözülmesini engelleyen en büyük engeller arasında yer alıyor. Bu karmaşa ve koordinasyon eksikliklerinin giderilmesi için bir çözüm geliştirilip geliştirilmeyeceği de toplantının kilit meselelerinden biri.
TURAN’IN ÖNCEKİ HABERLERİ VE KANALİZASYONUN İZLERİ
Hazar Gölü’ndeki kanalizasyon sorununun boyutu, TURAN Gazetesi’nin daha önce yaptığı kapsamlı haberlerle gözler önüne serildi. 28 Mayıs 2024 tarihli “PLAJKÖY’DEN HAZAR’A KANALİZASYON” başlıklı haberimizde, Maden yakasında yer alan Plajköy Terfi İstasyonu’nun uzun süredir çalışmadığını ve buradan dökülen atıkların Hazar Gölü’ne karıştığını ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştuk. Yetersiz altyapı ve bakım eksiklikleri nedeniyle, bu tesisin işlevini yerine getiremediği, Hazar Gölü’ne giden kanalizasyonun, bölgedeki ekosistemi nasıl tehdit ettiğine dair somut veriler sunmuştuk.
Bir diğer önemli haberimiz ise 30 Temmuz 2024 tarihli “GEZİN’DEN HAZAR’A VE ŞATT’ÜL-ARAP’A KANALİZASYON” başlığıyla yayımlandı. Bu haberimizde, Gezin ve Plajköy’den dökülen kanalizasyonun, arıtılmadan Dicle Nehri’ne karıştığını ve bu kirliliğin Basra Körfezi’ne kadar ulaştığını dile getirmiştik. Hazar Gölü’nün yalnızca bölgesel değil, uluslararası bir çevre sorunu haline geldiği, bu kirliliğin hem su kaynaklarını hem de bölgedeki tarımı tehdit ettiği bir kez daha vurgulanmıştı.
DİCLE’NİN KİRLETİLMESİ VE ŞATT’ÜL-ARAP’A ULAŞAN KİRLİLİK
Geçtiğimiz yıllarda yapılan araştırmalar, Hazar Gölü’ndeki kirliliğin yalnızca gölle sınırlı kalmadığını, çevre su yollarına da yayıldığını ortaya koyuyor. Gezin’de, evsel atıkların ve kanalizasyonun karıştığı Dicle Nehri, Türkiye, Suriye, Irak ve İran için kritik bir su kaynağı olmasına rağmen hızla kirleniyor. Bu kirli su, Dicle boyunca ilerleyerek, Irak ve İran arasındaki Şatt’ül-Arap’a kadar ulaşıyor. Şatt’ül-Arap, Basra Körfezi’ne dökülen önemli bir su yolu olarak, bu kirliliği taşıyan suyun ekosistemi büyük ölçüde tahrip etmesine yol açıyor. Hazar Gölü’nden, Gezin’e ve Dicle’ye kadar ulaşan bu kirli su, bölgedeki biyolojik çeşitliliği yok etmekte ve tarımda kullanılan sulama suyunun kalitesini ciddi şekilde etkilemektedir. Aynı zamanda, bu kirliliğin sağlık sorunlarına da yol açması, bölgedeki halk için ciddi bir tehdit oluşturuyor.
SANAYİ ATIKLARI VE PETROKİMYA KİRLİLİĞİ
Hazar Gölü ve Dicle Nehri çevresindeki kirliliğin, sadece evsel atıklardan kaynaklanmadığı, aynı zamanda sanayi atıkları ve petrokimya endüstrisinden sızan kimyasal atıklarla daha da ağırlaştığı gözlemleniyor. Bu atıklar, su kalitesini daha da kötüleştirmekte, balıkçılık faaliyetlerini ve bölgedeki tarımı tehdit etmektedir. Yetkililer, çevre dostu teknolojilere yatırım yapmayı ve atık yönetim sistemlerini güçlendirmeyi savunarak, bölgedeki kirliliğin önlenmesi için acil eylem planlarının uygulanması gerektiğini vurgulamaktadır.
13 ARALIK TOPLANTISI: ÇÖZÜME YAKLAŞABİLECEK Mİ?
Hazar Gölü ve çevresindeki çevre sorunlarının çözülmesi, bölge için hayati önem taşırken, 13 Aralık’ta yapılan toplantı, bu soruna dair büyük bir fırsat sunuyor. Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu’nun başkanlığında yapılan bu toplantı, Hazar Gölü’nün ekolojik yapısının korunması ve çevresindeki yatırımların etkin bir şekilde yönetilmesi için atılacak adımların belirlenmesi açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak, yıllardır devam eden yetki karmaşasının ve kurumlar arası iletişim eksikliklerinin hala çözülmemiş olması, bu toplantının sonuçlarının ne kadar etkili olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Hazar Gölü’nün korunması ve çevresindeki kirliliğin giderilmesi için atılacak adımlar yalnızca yerel halkı değil, tüm bölgeyi ve hatta uluslararası su yollarını ilgilendiren kritik bir konu. Bu bağlamda, TURAN Gazetesi olarak biz de gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Hazar Gölü’nün yeniden doğallığını kazanıp kazanamayacağı, sadece Elazığ’ın değil, tüm bölgenin geleceğini etkileyen bir sorumluluk taşıyor.