Ocak ayında yapılacak asgari ücret zammı yaklaştıkça, milyonlarca işçi hızla artan hayat pahalılığı karşısında alım güçlerini koruyacak, enflasyon etkisini dengeleyecek ve geçim sıkıntısına çözüm sağlayacak bir düzenleme talep ediyor…

Ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası’nın yüzde 25 zam oranını işaret etmesi, çalışanlar arasında kaygıya neden olurken, bu seviyedeki bir artışın geçim sıkıntısı yaşayan asgari ücretliler için yetersiz kalacağı düşüncesi yaygınlaşıyor…

Türkiye’de geçim sıkıntısının günden güne büyümesiyle, Ocak ayında yapılması planlanan asgari ücret zammı milyonlarca çalışan tarafından merakla bekleniyor. IMF ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamaları doğrultusunda düşük zam oranlarının tercih edileceği işaret edilirken, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın yüzde 25 artışın “enflasyon görünümüyle tutarlı” olduğunu belirtmesi tartışmaları bu seviyeye odakladı. Ancak yüzde 25’lik artışın asgari ücrette alım gücünü iyileştirmekten uzak olduğu vurgulanıyor.

S R G

2024 için belirlenen 17 bin 2 liralık asgari ücret, yıl başından bu yana değer kaybederek çalışanları daha da yoksullaştırdı. TÜİK verilerine göre asgari ücret, yılbaşından bu yana yüzde 36,44 oranında değer kaybına uğradı. Ayrıca, asgari ücretin GSYH’ye oranı yıllar içinde düşüş göstererek, 2024’te yüzde 43,7 seviyesine kadar gerilemesi bekleniyor.

TL, ALTIN VE DOLAR KARŞISINDA GELİR KAYBI YAŞIYOR

Asgari ücretin altın ve dolar karşısındaki değeri de ciddi kayıplar yaşadı. 2003’te asgari ücretle 25 Cumhuriyet altını alınabilirken, 2024 için bu sayı 9,95’e kadar geriledi. Aynı şekilde, yıl başında 578 dolara denk gelen asgari ücret, ekim ayında 388 dolara kadar düştü.

ŞİMŞEK VE ERDOĞAN’DAN AÇIKLAMALAR

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, enflasyonda “kötü günlerin geride kaldığını” savunurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomideki durumu “ülkeyi çökertme girişimlerinin bir sonucu” olarak nitelendirdi ve halka “fedakarlık” çağrısında bulundu.

126 İKTİSATÇIDAN KRİTİK ÇAĞRI: ‘’GERÇEKLEŞEN ENFLASYON DİKKATE ALINMALI’’

Türkiye’de geçim sıkıntısı çeken milyonlarca asgari ücretli için yapılacak zam oranı tartışmaları sürerken, 126 iktisatçının imzasıyla yayımlanan ortak açıklama, gündeme yeni bir boyut kazandırdı. Ekonomistler, asgari ücret artışlarında “beklenen enflasyon” yerine “gerçekleşen enflasyon” oranının dikkate alınmasının önemine vurgu yaptı. Bu yaklaşımın, dar gelirli vatandaşların korunması ve ekonomik dengelerin sağlanması açısından kritik olduğu ifade edildi.

Ekonomistlerin açıklamasında, yüksek enflasyonun toplumun en savunmasız kesimleri üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekildi. Özellikle son dönemde artan gıda, kira ve temel ihtiyaç maliyetleri, asgari ücretlilerin yaşam standartlarında ciddi bir gerilemeye neden oldu. İktisatçılar, yapılan zamların beklenti üzerinden değil, gerçekleşmiş enflasyon oranına göre yapılmasının dar gelirli kesimlerin alım gücünü korumak adına kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Açıklamada, enflasyonla mücadelede uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının toplumda eşitsiz bir yük dağılımına yol açtığına da dikkat çekildi. Ekonomistlere göre, düşük enflasyon hedefi doğrultusunda sürdürülen politikaların maliyeti çoğunlukla asgari ücretlilere ve dar gelirlilere yükleniyor. Gerçekleşen enflasyon oranının altında yapılacak ücret artışlarının, gelir dağılımında daha fazla bozulmaya yol açacağını ifade eden iktisatçılar, asgari ücretin yalnızca bir gelir değil, sosyal adaletin sağlanmasında kritik bir araç olduğunun altını çizdi.

İktisatçılar, asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasının sosyal devlet anlayışının bir gereği olduğunu, bu bağlamda enflasyonla mücadelenin toplumsal maliyetinin daha adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini belirtti. Toplumun büyük bir kesiminin yaşam standartlarının düşmesi pahasına enflasyonla mücadele etmenin, uzun vadede sürdürülebilir bir çözüm sunamayacağını vurgulayan ekonomistler, dar gelirlilerin yaşam standartlarını düşürmenin ekonomik ve sosyal açıdan riskli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çektiler.

Ortak çağrıda yer alan diğer öneriler arasında, asgari ücretin yalnızca ekonomik veriler değil, sosyal ve insani ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak belirlenmesi gerektiği de belirtildi. Ekonomistler, asgari ücretin, toplumun en geniş kesimlerinden birinin temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir seviyede tutulmasının sosyal devletin asli görevi olduğunu ifade etti.

Ekonomistler, asgari ücretin belirlenmesinde aşağıdaki maddelerin önemine dikkat çekti:

• Enflasyonla mücadelenin toplumsal maliyetinin adil dağıtılması,

• Asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasının sosyal devletin bir gereği olması,

• Gerçekleşen enflasyon oranının altında yapılacak ücret artışlarının gelir dağılımını daha da bozacağı,

• Enflasyonla mücadelenin dar gelirli vatandaşların yaşam standartlarını düşürme pahasına yürütülemeyeceği.

126 iktisatçıdan gelen bu açıklama, asgari ücrette yapılacak düzenlemelerin toplumun büyük bir kesiminin refahı için yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini güçlü bir şekilde vurguluyor.

İŞÇİLERDEN ASGARİ ÜCRET ZAMMI TALEBİ: ‘’YAŞANABİLİR BİR SEVİYEYE GETİRİLSİN’’

Asgari ücret zammını dört gözle bekleyen işçiler, yapılacak artışın hayat pahalılığına karşı yetersiz kalmaması gerektiğini belirtti. İşçilerin ortak beklentisi, zammın enflasyon oranını karşılayacak düzeyde olması ve alım gücünü koruması yönünde. Bir asgari ücretli işçi, “Her gün artan fiyatlar karşısında geçinmek imkansız hale geldi. Yapılacak zam, yaşanabilir bir seviyeye getirilmeli,” ifadelerini kullandı. Başka bir işçi ise, “Yüzde 25 gibi bir artış, şu anki şartlarda asla yeterli değil. Temel ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz, çocuklarımızın geleceğinden kaygılıyız” diyerek taleplerini dile getirdi.

Editör: İzzet TUMAY