Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) maymun çiçeği virüsünün yayılmasını "uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu" olarak tanımasının ardından virüsün yol açtığı hastalık merak konusu oldu. DSÖ, hastalığın hızla yayıldığını ve yüksek ölüm oranına sahip olduğunu açıkladı. Maymun çiçeği virüsü 13'ü Afrika olmak üzere şu ana kadar 16 ülkede görüldü. 13 Afrika ülkesinde vaka sayısı 17 bin 541 olurken, hastalığa bağlı 517 ölüm kaydedildi. Konuya ilişkin Gazeteniz TURAN’a konuşan TÜRK Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (DEGS) Başkanı Elazığlı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat YAYCI, bu salgın hastalığı yaklaşık 3-4 sene önce gündeme getirdiğini söyleyerek düzensiz sığınmacı konusuna dikkat edilmesi gerektiğini belirtti…

‘’SIĞINMACI KONUSUNDA ÖNLEM ALINMALI!’’

Maymun çiçeği olarak da bilinen mpox virüsünün Afrika'da hızla yayılan alt türü, Avrupa'da ilk kez 15 Ağustos'ta İsveç'te görüldü. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de ondan bir gün önce virüse karşı küresel acil durum ilan etmişti. Dünyanın farklı noktalarında aynı anda mpox salgınları yaşanıyor. Buradaki vaka artışlarına virüsün geçtiğimiz Eylül'de tespit edilen "Clade 1b" adlı daha ölümcül bir alt türü yol açıyor. Öte yandan 2021 yılında düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı sırasında Maymun Çiçeği virüsünün dünyaya yayılacağı senaryosunun sunulduğu ortaya çıktı. Senaryoda ilk vakaların 2022 Mayıs ayında ortaya çıkacağı, 2023 yılı Aralık ayına dek ise virüs nedeniyle dünya genelinde 271 milyon ölümün yaşanacağı belirtildi. Senaryoyu hazırlayan The Nuclear Threat Initiative (NTI) ise bu durumun sadece bir tesadüf olduğu açıklamasını yaptı.

-105

TÜRK Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (DEGS) Başkanı Elazığlı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat YAYCI, Afrika'da ortaya çıkan maymun çiçeği varyantına karşı Türkiye'de de önlem alınması gerektiğini belirterek, yeni salgın için kritik uyarılarda bulundu. 

“DOĞAL BİR VİRÜS SALGINI ÖNCEDEN TAHMİN EDİLEMEZ”

Gazeteniz TURAN’a konuşan Doç. Dr. Cihat YAYCI, Münih Konferansı’nda hazırlanan senaryoyu kamuoyu ile paylaşarak virüsün çıkış noktasından ne amaçlandığına kadar önemli değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine ‘Biz bu salgın yani Maymun Çiçeği konusunu 3-4 sene önce gündeme getirmiştik’ diyerek başlayan Doç. Dr. Cihat YAYCI şunları söyledi; ‘’İstanbul Topkapı Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi olarak konuyla ilgili araştırmalar yapmıştık. Bu araştırmalarımız ‘doğal bir virüs salgınının önceden kestirilemeyeceği, tahmin edilemeyeceğini’ bize gösterdi. Eğer tabii bu virüs salgını insan eliyle önceden planlanmamış ise. Bu sonuca nasıl vardığımızı özetlemek gerekirse virüsler DNA’sı olmayan sadece RNA’sı olan, çoğalmak için hücre içinde bir protein ile eşleşmesi gereken mikroorganizmalardır. Kendileri tek başına çoğalamazlar. Bakteriler ise, kendi DNA’sı olan hatta bulunduğu ortamda başka DNA ile eşleşebilen bir mikroorganizmadır. Dolayısıyla bakterilerin mutasyonları öngörülmesi mümkün değildir. Çünkü bulunduğu çevreden başka DNA yapısıyla eşleşme ihtimali vardır. Virüslerde bu durum söz konusu değildir. Virüslerin mutasyona uğraması için virüslere gerekli koşulların hazırlanması ya da bu koşulların oluşması gerekiyor.” Diye konuştu.

-104

“VİRÜS YA GÖZLENDİ AMA ÖNLEM ALINMADI YA DA LABORATUVARDA HAZIRLANDI”

Doç. Dr. Cihat YAYCI virüsün yayılma hızının tahmin edilebileceğini ancak hangi tarihte ortaya çıkacağının bilinmesinin zor olduğunun altını çizdi. Ancak virüsle ilgili bir senaryo hazırlanmasının iki sebebi olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. YAYCI, “O raporun hazırlandığı tarihte virüs zaten kuluçkadan çıkıp gözlenmeye başlamıştır. İkinci olarak ise, virüs laboratuvarda oluşturulmuş olabilir. Eğer ki o anda virüs, dünyada gözlemleniyor ve algoritmalar çalıştırılıyorsa, önlem alması gereken kurumlar ve örgütler önlem almamış sonucu çıkabilir ya da özellikle böyle bir salgın oluşturulması hedeflenmiştir. Eğer böyle ise bu durumun bir biyolojik savaş olduğu kanısına varılabilir.” Değerlendirmesinde bulundu.

“BÜYÜK ÜLKELERİN SAVAŞ KONSEPTİNDE ARTIK BİYOLOJİK SİLAHLAR VAR”

Biyolojik silahların günümüzde yoğun bir şekilde kullanıldığını belirten Doç. Dr. Cihat YAYCI, “ABD, 2012 yılında eski adı Sağlık İstihbaratı olan dersi, Genetik İstihbarat dersi olarak değiştirmiştir. Ayrıca bu ders Savunma Bakanlığı İstihbarat Okulunda okutulmaktadır. Türkiye’de 2019’dan itibaren Genel Kurmay İstihbarat Okulunda Genetik İstihbarat dersi olarak okutulmaktadır. Biyolojik silahların, ateşli silahlardan daha etkili bir yıkım aracı olduğu görülmektedir. Ateşli silahlar binlerce kişiyi öldürebilirken, biyolojik silahlar yüzbinlerce kişinin ölümüne sebep olabilecek potansiyele sahiptir. Elde edilmesi nispeten kolaydır, ancak depolama ve dağıtma sinir gazlarından daha da zordur. Biyolojik saldırı, artık büyük ülkelerin savaş konsepti içinde yer almaktadır.” İfadelerini kullandı.

E R E T Y U

“KBRN VE GENETİK KURUMUNU KURMALIYIZ”

Ülkemizde de bazı yeniliklere imza atılması gerektiğini öne süren Doç. Dr. Cihat YAYCI, “Görünen o ki biz ve dünya bu tür pandemilerle daha çok karşılaşacağız. Şimdiden çok tedbirli olmalıyız. Ülkemizde de yeni bir sağlık seferberliği mevzuatı yazılması gerekmektedir. Hazırlanacak sağlık seferberliği askeri seferberlikle uyumlu olmalıdır.” Dedi.

Açıklamalarının devamında Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde millî olanaklarla geliştirilen çiçek aşısını hatırlatan Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat YAYCI, “Bu aşının da maymun çiçeği virüsüne karşı etkili olduğu bilinmektedir. Ayrıca bu stratejiye paralel olarak, Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN) taburlarını güçlendirmek lazımdır. Böylece biyolojik saldırılardan mütevellit pandemi süreçlerinde filyasyon çok daha profesyonel ve hızlı bir biçimde yapılabilir. Atom Enerjisi Kurumu, Nükleer Enerji Kurumu gibi bir de yakın zamanda KBRN ve Genetik kurumunun kurulması gereklidir.” Diye konuştu.

S E Y R Y U5 Y Y Y Y

‘’AVRUPA’NIN SIĞINMACILARDAN KORUNMASI İÇİN İYİ BİR GEREKÇE’’ 

Maymun Çiçeği virüsü ile ilgili değerlendirmelerine devam eden Doç. Dr. Cihat YAYCI sığınmacı konusuna önlem alınması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü, ‘’Bu Maymun Çiçeği nerede çıktı? Afrika’da. Düzensiz göçmen ve sığınmacı akınları Avrupa’ya İngiltere’ye ve Amerika’ya çoğunlukla nereden geliyor Afrika’dan. Dolayısıyla bu sığınmacıların gelmesinin engellenmesi içinde çok iyi bir gerekçeydi Maymun Çiçeği! Bu hastalık var, çok sert önlemler almak zorundayız, insani falan bilmeyiz biz, Afrika’da savaşlar olsa da biz alamayız. Çünkü bizim insanlarımızın sağlığı çok önemli’ diyecekler. Aslında bu bir bakıma hem nüfus kontrolü açısından önemli hem de sığınmacı akınlarının durdurulması açısından iyi bir gerekçe.’’

R Y S R5 R U T T J

‘’SIĞINMACI KONUSUNA DİKKAT EDİLMEZSE TÜRKİYE’DE DURUM KÖTÜ OLUR’’

‘’Şimdi Türkiye’de durum ne; maalesef ülkemizde durum sığınmacı konusunda çok kötü. Sayısı, hastalıkları belli olmayan, tahlilleri yapılmamış birçok sığınmacı var. Biz Afrika’ya giderken bile aşı olurken, yüzlerce sığınmacı rahatlıkla ülkemize gelebiliyor. Bu nedenle yıllardır bizde görülmeyen Şark Çıbanı denen bir hastalık vardır. Çıban çıkar, yüzünüzde gözünüzde iz bırakır. Bunu büyüklerimiz bilir bu artık bitmişti. Bu ve buna benzer çocuklarda görülmeyen hastalıklar bu sığınmacı akınları sonrasında görülmeye başlandı. Yani Sağlık Bakanlığı ülkemizde görülmeyen bu hastalıkların yeniden görülmeye nasıl başladığını açıklamalı.  Şimdi birde o bölgeye has hastalıklar var ve o hastalıklar okuldaki çocuklar vasıtasıyla birbirlerine bulaşıyor, çiçek aşısı olunurdu işte bizde çiçek hastalığı görülmezdi.  Ne oldu şimdi yeniden görülmeye başlandı. Evlilikler yoluyla bir takım genetik hastalıklar oluşmaya başlandı. Durum hakikaten çok tehlikeli. Bu Maymun Çiçeği hastalığının Türkiye’de yayılma riski çok fazla ve bunun en büyük nedeni de sığınmacılardır. Kontrolsüz, sağlık durumu, hangi hastalığı taşıdığı ve ne olduğu belli olmayan insanlar Türkiye’ye geliyor.’’ Diyerek sözlerini tamamladı.

Editör: İzzet TUMAY