DAVUL KLARNET BAŞLIĞINA BU FOTOYU KOY ABİ

Elazığ’da yıllardı sahur vakti gençler tarafından oynanan “Sahur Halayı” geleneği yıllar önce Harput’ta da yaşanıyormuş. Günümüzde de davul ile klarnetin kullanıldığı vazgeçilmez bir eğlence haline geldiği ramazan davulunun, eski dönemlerde de yine ramazan ayının davul ve klarnetin varlığından bahseden Harput Tarihçisi İshak SUNGUROĞLU, o dönemleri Harput Yolları eserinde şu şekilde aktarmıştır; “Harput‘ta ramazan davulunun da bir hususiyeti vardı. Ramazan için en usta davulcular ve en usta zurnacılar, Klarnetçiler seçilirdi. Bunların yanında Fenerci denilen üçüncü bir kişi daha dolaşırdı ki, içinde tek mum yanan yerli bir cam fener elinde, davulcunun önünde yürürdü. Gecenin muayyen zamanlarında sükûn ve sessizlik içerisinde en güzel yerli havaları ve makamları çalarak mahalle mahalle dolaşırlardı. Teravih’den sonra yatanlar, davul sesine uyanır kalkarlar. Oturanlar ise bulundukları meclisten dağılır evlerine gider, sahur yemeklerini yer, yatarlardı. Evlerde toplu bir halde oturup da sohbet ederek sahuru bekleyenler bazen davulu bulundukları evin avlusuna veya içeri sofalara alırlar, saatlerce çaldırır, oynar, horra teper, güler eğlenirlerdi. Hülâsa: Ramazan geceleri, bütün Harput canlı ve âdeta ayakta gibiydi. Şimdi sizlere, bu gecelerden birinin hususiyetini anlatacağım: Yıllardan beri Hacı Kerim efendinin selâmlığında hatimle teravih namazına artık alışmıştık, 1914 (1330) yılı temmuz ayı içindeyiz. Ramazan mevsimin en sıcak günlerine tesadüf ettiğinden selâmlık dairesinin çatı hizasındaki düz damda teravih kılınır ve Teravih’den sonra da sahura kadar burada serin bir havada ve sanki: gök kubbede ve yıldızlar arasında bir köşkte gibi oturulur, sohbet edilirdi.

sahur halayı (1)

20.7.1330 Pazar günü akşamı Hacı Kerim Efendi, Vali Sabit beye iftara daveti olduğundan Mezre'de kalmış, Harput'a çıkmamıştı. Teravih namazı bermutad belli cemaatle kılındı ve Hacı Kerim Efendi olmadığından cemaatin bir kısmı erkence dağılmışlardı. Biz gençler ancak 7-8 kişi kalmış, sohbet ediyorduk, gece epeyce ilerlemişti. Davul sesini işitince hatırıma bir muziplik geldi, arkadaşlara hissettirmeden yanlarından yavaşça kalktım, merdivenlerden inerek cümle kapısının önüne çıktım. Bir az sonra davul da geldi, işaret ettim, kapının önüne geldiler, davulu susturdum ve davulcuları sessiz, sedasız selâmlık dairesine aldım, merdivenlerden yukarı çıkardım ve kendilerine: “Ben dama çıkıyorum, siz biraz sonra düğün havasıyla arkamdan geliniz” diye direktif vererek dama çıktım, yavaşça yerime oturdum. Bir az sonra davulcular bir düğün havasıyla dama çıkınca arkadaşlar birdenbire şaşırdılar ve sonra bu sürprizin benim tarafımdan yapıldığını anladılar, aynı zamanda olayı memnunlukla karşıladılar. Davulcular güzel havalar çalıyorlardı, neş'e içerisinde hemen harekete geçildi. Davulcu, olanca hızıyla vuruyor, kırnata bütün mahalleyi ve bütün kasabayı çınlatıyordu. Bizimkilerin hepsi kol kola halayda... Evlerde yeniden ışıklar yanıyor. Pencerelerden bizi seyir edenlerin adedi çoğalıyor. Yarım saat kadar bu suretle güldük, oynadık, eğlendik. Sonunda davulcular bahşişlerini alarak gittiler. Bizler de dağıldık.”

sahur halayı 1 (1)

BAYRAM DAVULU VE BAYRAM EĞLENCELERİ

Eski bayramlarda da davul ile klarnetin varlığından bahsetmemiz mümkündür. Bu konuda SUNGUROĞLU; “Harput‘ta Bayram Davulunun da hususiyeti vardı. Ramazan’da geceleri Davul çalan davulcular. Bayramın 1. inci gününden başlayarak son günü akşamına kadar devam etmek üzere Davul ve Klarnetle en güzel yerli havaları çala çala şehrin bütün mahallelerini dolaşır ve kapıları çalarak bahşişlerini alırlardı. Şehrin fakiri de, zengini de bu davulculara para, erzak, mendil, çorap, kumaş gibi bayram hediyelerini memnunlukla verirlerdi, aldıkları bu kumaşları, bu renkli çitareleri ve bu kırmızı mendilleri boyunlarına sarar, bir kısmını da davulun dört bir tarafına dolarlardı.

Kurban bayramlarında ise davulcuların et hisseleri de hususî surette ayrılır kendilerine verilirdi. Sonra bazı konaklardan fazla bahşiş ve hediye koparmak için kapılarının önünde saatlerce çalar, halkı da etraflarına toplayabilirlerdi, halk içinden bilhassa gençler ayrılır. Davulun önünde halay tutar, eğlenirlerdi.

Bayramlarda gençler ve genç kızlar, kendi aralarında ayrı ayrı toplanır, çalar, çağırır, güler, oynar, bayram yaparlardı.” şeklinde belirtiyor.

Editör: Haber Merkezi