Elazığspor’un sezon başında transfer yasağının kaldırılmamasında mevcut futbolcuların etkisi oldukça fazla oldu.
Bir ara İstanbul’a gidilerek bir nabız yoklansa da, maliyetli bir iş olacağı için transfer yasağını açma işi rafa kaldırıldı.
Geçtiğimiz sezon devre arasında takıma katılan futbolcular “bize güvenin, geçen sezon hedefimizi tutturduk bu takımı ligde bıraktık, bu sezon da yeni bir hedefle Elazığspor’u üst lige taşıyacağız” söylemlerinin ardından mevcut oyuncularla yola devam edildi.
Fikstür gereği alt sıralardaki takımlarla oynadık, her takım için zor olan Ağrı deplasmanından puansız döndük ve 10 puanla hedefin içerisinde olduk.
Buraya kadar her şey güzeldi.
Ancak Elazığspor için mihenk taşı denilecek 3 zorlu rakiple oynayacaktık ve bu maçlar bordo beyazlı takımımızın hedefini ve yerini belirleyecekti.
Bu konudaki yazımı, 3 Ekim’deki Turan Gazetesi’nde yazmıştım hatırlarsanız?
Sonuçta gelinen noktada bu zorlu 3 maçta puan alamadığımız gibi, 10 gol yiyip, ancak 3 gol atabildik ve hedeften de oldukça uzaklaşmış olduk.
Şimdi beklentiler hocanın gitmesi yönünde…
Ramazan Çelik giderse her şey düzelir mi?
Elbette ki Ramazan hocanın eksiklikleri var.
Bir kere otoriteyi sağlayamıyor.
Takım içerisinde dengeleri sağlayacak özellikte bir hoca değil.
Takımın abilerinden etkilenen bir tutum içerisinde…
Yardımcılarının da kendisine çok fazla katkısı olmayınca işin içerisinden çıkamaz oldu.
Okan Buruk, hocalığa ilk Elazığspor’da başladı.
Daha yolun başındayken, İrfan Saraoloğlu gibi bir tecrübeli hocayı birinci yardımcısı olarak yanına aldı.
O başlangıçta Okan Buruk’un pro lisansı yokken, İrfan Saraloğlu UEFA Pro lisans sahibiydi
İrfan Saraloğlu, Fenerbahçe altyapı koordinatörüyken, genç teknik adam Okan Buruk’un yanında oldu, kader birliği yaptı.
Okan Buruk hangi takıma gittiyse hep yanında oldu İrfan Saraloğlu.
Okan Buruk’un yükselmesinde İrfan Saraloğlu’nun çok önemli payı vardır.
Bugün Okan hoca Galatasaray’da görevdeyken de yanında tecrübeli İrfan Saraloğlu var halen…
Çünkü öğreneceği çok şey var Okan hocanın kendisinden halen…
Bunu niye yazdım?
Ramazan Çelik’in çıkışı da Okan Buruk’a benziyor.
Daha yolun başındayken, tecrübeli, abi diyebileceği ve danışacağı bir yardımcısının olması gerekirdi, bunu yapamadı.
Karar kendisinin…
*** *** ***
Ordu, Mersin ve Kütahya maçlarındaki skor ve oynanan oyun bize şunu gösterdi;
Elazığspor, mevcut kadrosuyla futbolcuların belirlediği hedefe ulaşamaz.
Alternatifi olmayan bu oyuncu grubuyla küme düşmeyiz, ancak şampiyonluktan da bahsetmememiz gerekir.
Son anda bir play-off heyecanı yaşatılabilirse ne ala…
Yoksa yeni sezonu bekleriz…
*** *** ***
Ramazan hocayla ilgili yazmışken, yine hocalarla devam edelim…
Hocalık; her branşlardaki takımlarda aynı özellikler taşır aslında.
Hedef bellidir.
Bu profesyonel takımda da aynıdır, amatör takımda da…
Profesyonelde farkı; skora göre konuşulmaması olmalıdır ancak, bizim hocalarda bu ne gezer?
Örnek mi?
İl özel idare baş antrenörü Mehmet Özkan, geçen sezondan olan alışkanlığını devam ettiriyor.
Maç sonu açıklamaları almak için salonda bekleyen arkadaşlarımız geçen sezon çok kez geri döndüler.
Hadi bunu kümede kalmanın verdiği strese bağlayarak normal karşıladık, ancak…
Yeni sezonda daha ilk maçın galibiyetinin ardından kameraman ve muhabir arkadaşlarımızı bekleterek, röportaja gelmemesi; profesyonelliğiyle bağdaşmadı.
Sonuçta bir daha da kendisine röportaj talebimiz olmadı
Bu hafta Elazığ Basketbol’un baş antrenörü Güray Kurtuluş aynı tutumu sergiledi ve maç sonu röportajına gelmedi.
“Benim hocam Mehmet hocanın yaptığını yapmaz” dese de, sağ olsun Halit Ziya Ağcabay röportaj vererek durumu kurtarmaya çalıştı ama biz Güray hocaya da cezayı kestik, bilsin…
Futbolda da benzerini yaşadık.
23 Elazığ FK’dan ayrılan Ender Çınar da son kazanılan önemli bir maçın ardından maç sonu açıklamasına gelmedi.
Pazar günü Darıca Gençlerbirliği’yle oynanan ve son anda 1 puanı kurtaran 23 Elazığ FK takımında da Samet hoca maç sonu açıklamasına gelmeyerek geleneği devam ettirdi.
Profesyonellik; skora göre değil, her türlü sonuca göre değerlendirmektir.
4-1’lik mağlubiyette bile “bize tecavüz ettiler” diye esprili bir şekilde röportaj veren Yılmaz Vural’ın adıdır profesyonellik…
Hocaların canları sağ olsun…
Ancak orada soğukta, ya da karda-kışta haberlerini geçmek için kendilerini bekleyen basın mensuplarına da saygıları olsun…