KÜLTÜR SANAT

EŞSİZ SANATIYLA BAKIRA HAYAT VEREN USTA

74 yaşında, 48 yıldır sanatla uğraşıyor, 2’si yurtdışında tam 24 sergi açmış, Elazığ’ın ve Türkiye’nin tek bakır rölyef sanatçısı…

Elazığ’ın ve Türkiye’nin tek bakır rölyef sanatçısı Harun TAŞDEMİR, pek de bilinmeyen ama aslında sanatın yaşayan yüzü olan ‘rölyef’ sanatını ayakta tutmaya çalışıyor. 15 m2’lik bir dükkânda yaptığı eserleri ile 2’si yurtdışında Almanya ve Fransa'da olmak üzere tam 24 sergi açmış TAŞDEMİR…

74 yaşında olan ve yaklaşık 48 yıldır bu sanatla uğraştığını ifade eden Harun TAŞDEMİR, ulusal ve uluslararası camiadan gördüğü ilgi ve desteği Elazığ'ın yöneticilerinden görememekten şikâyetçi.

Kendine ait küçük ve mütevazı atölyesinde vitraydan, ahşap oymacılığına, heykelden sedef işlemeciliğine ve en nihayetinde ‘Bakır Rölyef’ işlemesine kadar birçok sanat dalında eserler üretiyor. Müziğe de özel bir ilgisi olan TAŞDEMİR kendi elleriyle yaptığı keman, saz, ut ve kanun ile müzik eserlerini de icra ediyor…

ATATÜRK’ÜN YÜZÜ VE 48 YIL…

Harun TAŞDEMİR’in yaptığı ilk eser ATATÜRK'ün yüzü olmuş. Aslen yağlıboya, karakalem sanatıyla ilgilenen TAŞDEMİR, tesadüf eseri eline geçen bir bakır parçasına elindeki ATATÜRK maskından, O’nun resmini çizerek başlamış. Bakırı dövdükçe verdiği şekilden hoşnut olan TAŞDEMİR, o günden beri tam 48 yıl boyunca bu işe kendisini adamış.

Küçücük dükkânında yaklaşık 20 sanat dalıyla uğraşarak cansız parçalara ruh kattığını ifade eden Harun TAŞDEMİR, bu konuda destek görememekten şikayetçi. Çünkü sanatının kendinden sonraki kuşaklara aktarılmasını ve yaşatılmasını istiyor. Bu konuda il vali ve belediye başkanlarından çeşitli dönemlerde söz aldığını ama verilen sözlerin tutulmadığını ifâde eden Harun TAŞDEMİR, en azından bir kurs açılmasını ve bu sanatın yaşatılmasını istiyor…

“ELAZIĞLI OLMAK YETMEZ, ELAZIĞ’A SEVDALI OLMAK GEREK…”

Gazeteniz TURAN’a konuşan ve âdeta içini döken Harun TAŞDEMİR; “Ben bir Elazığ sevdalısıyım. Elazığlı’yım. Elazığlı olmak yetmiyor, Elazığ'a sevdalı olmak gerekiyor bu toprakların nimetlerini yaşamak ve hissetmek için. Yurtdışından ve İstanbul'dan teklifler aldım. Ama, burada kaldım, burada sanatımı yaşatmak için gayret gösterdim. Bu sanatı yaşatmak istiyorum. 48 yıllık süre zarfında şehre gelen giden valiler, belediye başkanları, bir kurs açmam için bana söz verdiler. Ne yazık ki verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Hayâl kırıklığım çok büyük. Kendi memleketimin adını duyurmak için çabaladım, hiçbir teklifi kabul etmedim ve şehrimde kaldım. Ama bu çabalarıma karşılık kimseden destek, iltifat, itibar görmedim. Memleketimizde ve ülkemizde tek olarak bu işi yapmaya çalışıyorum. 15 m2’lik dükkânımda kendi imkânlarımla 20 çeşit sanat icra ediyorum. 11 Çeşit vitray, ahşap oymacılığı, heykeltıraş, sedefkârlık... Kendi elimle müzik aletleri üretiyorum. Sanatın her dalında sanatın ruhunu yansıtmaya çalışıyorum. Bu sanatlar unutulmasın, değersizleştirilmesin istiyorum.” Diye konuştu.