Geride bıraktığımız 2021 yazında felaketlerle sarsılan ülkemizde hepimizin canını yakan olaylardan birisi de 58 kişinin hayatını kaybettiği Kastamonu’nun Bozkurt İlçesi’nde meydana gelen sel felaketiydi. Yaşanan facia sonrası uzmanların incelemeleri sonucunda yaptıkları açıklamalardan da ortaya çıkan gerçek, sel felaketinin birincil nedeni binaların dere yatağına inşa edilmesiydi. Ne yazık ki yaşananlardan ders alınmamış olacak ki ilimiz Elazığ’da da benzeri faciaya yol açabilecek girişimlere teşebbüs edenler eksik olmuyor…
*TOKİ’NİN TAŞERON FİRMAYA VERDİĞİ 14 EV…
Elazığ Merkez’e 25 Km mesafede olan Koçkale Köyü’nde 24 Ocak 2020 Depreminden sonra afetzede hak sahibi vatandaşlar için TOKİ tarafından taşeron bir firmaya yaptırılan 14 evin tapulaştırılması adına yapılan başvuru, evlerin dere yatağında inşa edildiği ve köye ait mera arazisini de kapsamasının yanı sıra ilgili kurumlardan resmi görüş yazılarının olmaması nedeniyle İl Genel Meclisi’nde ilgili kurul tarafından reddedildi. Buna istinaden; “Onay verilsin, tapulaşmaya geçilsin, resmî adımları ve eksiklikleri sonradan tamamlarız” ifâdeleriyle talepte bulunulmasına karşın binaların onayı için İl Özel İdaresi İmar Komisyonuna gönderilen dosyalarda DSİ ve Tarım İl Müdürlüğü’nden alınması gereken resmî belgelerin de bulunmaması üzerine komisyon üyelerinin binaların iskânını onaylamadığı öğrenildi…
* “SİZ ONAYLAYIN, BİZ SONRA RESMÎ İŞLEMLERİ YAPARIZ!”
Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz İl Genel Meclis Üyesi Osman DİLEK; iddiaların doğru olduğunu belirtirken, TURAN’a yaptığı açıklamada şu ifâdelere yer verdi; “Bu evler dere yatağında yapıldıktan sonra İl Özel İdaresi’ne dosyaları gönderildi. Ancak bu gibi dosyalar geldiğinde içeriğinde ilgili kurumların görüşlerinin olması lazım. Dere yatağına yapılmasından dolayı DSİ’den, ayrıca mera arazisi kullanıldığı için de İl Tarım Müdürlüğü’nden görüşlerin alındığı resmî yazılarının olması gerekiyor. Bu arazi mera değil ise Elazığ Mera Kurulu’ndan ‘mera vasfını yitirmiştir’ yazısının alınması da gerekiyordu. Bu yazı da yok dosyada. Bu konuda bize dayatılan şey şu; ‘’Siz bu dosyayı onaylayıp imzalayın, tapulaşmaya geçsin, biz istenilen şeyleri temin edeceğiz’’ şeklinde. Önceden bütün bu işlemlerin yapılıp, bütün görüş yazılarının dosyaya koyularak İl Özel İdaresi’ne verilmesi gerekirdi. Aksi bir işlem yasal değildir. Biz de komisyon olarak imzalamadık.”
*“KORUCU KÖYÜ’NDE 40 BİNA TESCÎL DIŞI ALANDA!”
Elazığ Korucu Köyü’nde de benzer bir durumun olduğunu ifade eden Osman DİLEK, orada da 40’a yakın binanın ‘’tescil dışı alan ‘üzerinde yapıldığını ve bunun için de gerekli yazıların alınmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’Korucu Köyü’nde 40’a yakın aynı durumda binalar var. Bu binaları da ‘tescil dışı alan’ olarak köye ayrılan araziler üzerinde yapmışlar. Bu da yasal değildir. Çünkü o evlerin oraya yapılabilmesi için kanuni olarak ‘tescil dışı alan’ vasfının kaldırılması gerekiyor. Aksi takdirde böyle bir arazide herhangi bir işlem yapılamaz. Suçtur. Ancak orada da binalar inşa edilmiş. Bu evler için de bize ’’gerekli kısıtlamaları kaldırın, binaları resmileştirelim’deniyor. Bu konuyu köylülerle de görüştüm. TOKİ orada bedavaya ev yapmamış. İnsanlardan para alınacak.”
*“CAN KAYBINN BEDELİNİ KİM ÖDEYECEK?”
*****************FOTO-3
“Tescîl dışı alana ev yapılmışsa arsa payının düşülmesi gerekiyor. Ya da yetkili kimse ‘tescil dışı alan ‘yazısını kaldırmalı. Mera vasfını yitirmiş yazısı ya da tescil dışı alan vasfını yitirmiş alan yazıları alınır. Bunların telafisi var ancak dere yatağına yapılan evlerin telafisi yok. Yarın bir sel geldiği zaman orada 14 ailenin oturduğunu düşünün, bir can kaybı olduğu zaman bunun bedelini kim ödeyecek? Bu durumda olan yerlerin derhal düzeltilmesi gerekiyor. TOKİ taşeron firmalara vermiş bu işleri. Onlar paralarını alacak, ama bu mesele çok önemlidir. Vatandaşımız yeterince mağdur oldu.”