Elazığ, stratejik konumu ve yer altı zenginlikleriyle bölgenin önemli şehirlerinden biri olarak öne çıksa da, yıllardır çevresel sorunlar ve ekonomik adaletsizliklerle mücadele ediyor. Çimento fabrikası ve Maden İlçesi’ndeki madencilik faaliyetleri hem doğayı hem de halkın yaşamını olumsuz etkilerken, büyük yatırımların yanında yürütülen sponsorluk girişimleri bu sorunlara çözüm üretmek yerine tepkiyi yatıştırmaya yönelik “sus payı” stratejileri olarak görülüyor.
Elazığ, stratejik konumu ve zengin kaynaklarına rağmen çevresel sorunlar ve ekonomik eşitsizliklerle boğuşuyor. Çimento fabrikası ve madencilik faaliyetlerinin yarattığı tahribat, sponsorluk girişimleriyle örtbas edilmeye çalışılıyor. Ancak bu “sus payı” stratejileri, halkın gerçek sorunlarına çözüm getirmiyor.
ÇİMENTO FABRİKASININ KİRLİ MİRASI: SPONSORLUK MU, SORUNLARI GİZLEME ÇABASI MI?
Elazığ’ın Aksaray Mahallesi’nde yıllardır çevreyi kirleten çimento fabrikası, şehrin kalbinde adeta bir kirlilik simgesi haline geldi. Bu fabrika, şehir havasını kirletirken, çevresinde yaşayan insanların sağlığını doğrudan tehdit etmeye devam ediyor. Ancak fabrikanın çevreye verdiği bu zarar karşısında yetkililerin herhangi bir etkili yaptırım uygulayamaması dikkat çekiyor. Yıllardır gündeme gelen kapatma talepleri ise sponsorluklar ve algı çalışmalarıyla gölgede bırakılıyor.
Tam da 31 Ekim 2023 tarihinde CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un yazılı soru önergesiyle sorunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıması sonrasında fabrikanın Elazığspor’a isim sponsoru olması, çevre kirliliği sorununa ilişkin eleştirileri perdelemek için bir “sus payı” olarak değerlendiriliyor. Fabrika yetkililerinin, çevre sorunlarına dair oluşabilecek toplumsal tepkileri spor camiasındaki sponsorluklarla yumuşatmaya çalıştığına yönelik görüşler yaygın. Ne var ki, bu sponsorlukların şehre somut bir fayda sağlamadığı ve fabrikanın kirlilik sorununu çözmediği açıkça ortada.
28 Haziran 2024 tarihinde ise MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver’in 2 yazılı soru önergesiyle sorunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşımakla birlikte, sorunun çözümü için gösterdiği çaba vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı. Ayrıca Milletvekili Semih Işıkver; “Elazığ’ın ortasında bir çimento fabrikası olması bir yana, Elazığspor’un isminin önünde yıllardır şehrimizi zehirleyen ‘Çimentaş’ isminin olmasını dahi kabullenemiyoruz” diyerek sponsorluk konusunda da tavrını açıkca ortaya koymuş oldu.
VAHŞİ MADENCİLİĞİN GÖLGESİNDE MADEN İLÇESİ
Elazığ’ın en önemli yer altı zenginliklerine ev sahipliği yapan Maden İlçesi, adeta vahşi madenciliğin bedelini ödüyor. Bölgedeki bakır yatakları, yıllardır kontrolsüz bir şekilde çıkarılarak başka bölgelere taşınıyor. İlçeden çıkan bu zenginlikler, ne yerel halkın yaşam kalitesini artırıyor ne de ilçeye somut bir ekonomik fayda sağlıyor.
Vahşi madencilik uygulamalarıyla tahrip edilen tarihî ve tescillî kültür varlıkları, doğal alanlar ve kirletilen su kaynakları, ilçede yaşamı her geçen gün daha zor hale getiriyor. Maden’in bu zengin kaynakları işlenerek ulusal ve uluslararası pazarlara sunuluyor, ancak ilçede işsizlik sorunu halen çözülmüş değil. Göç dalgaları nedeniyle nüfusun büyük bir kısmı başka illere yerleşmek zorunda kalırken, kalanlar ise ekonomik zorluklarla mücadele ediyor.
Bu durum, yer altı zenginliklerinden elde edilen gelirlerin yalnızca birkaç yatırımcıya fayda sağladığını, yerel halka ise “sus payı” olarak bir dizi küçük ölçekli projeden fazlasının sunulmadığını ortaya koyuyor.
ETİ BAKIR VE TARİHSEL PROJELER: ALGILARI YÖNETMEK İÇİN “SUS PAYI” MI?
Eti Bakır, geçtiğimiz yıl Elazığ’da 350 milyon dolarlık bir yatırım yapacağını açıklamıştı.
Ancak yerel ekonomiye olumlu katkı sağlayamayan Eti Bakır’ın, Harput Kalesi kazılarına sponsor olması, bölgedeki tarihsel mirasın korunması adına önemli bir adım gibi görünse de, çevresel tahribat ve ekonomik eşitsizlikler karşısında bir algı yönetimi çabası olarak değerlendiriliyor. Şirketin daha önce Samsun İkiztepe Höyüğü için üstlendiği sponsorlukla benzer bir modeli Harput Kalesi için de uygulaması, imaj çalışmaları konusunda dikkat çekici bir örnek oluşturuyor.
ÇEVRE VE EKONOMİ: YENİ BİR YAKLAŞIM GEREKLİ
Elazığ genelinde çimento fabrikasının yarattığı çevresel tahribat ve Maden İlçesi’ndeki vahşi madencilik uygulamaları, sürdürülebilir bir kalkınma modeline olan ihtiyacı daha da belirgin hale getiriyor. Büyük yatırımlar ve sponsorluk projeleri, toplumsal eleştirilerin yönünü değiştirmeye yönelik birer algı yönetimi olarak işlev görüyor.
Sonuç olarak, Elazığ’ın yer altı ve yer üstü zenginliklerinden adil ve sürdürülebilir bir şekilde faydalanılması için çevresel ve ekonomik politikalarda köklü bir değişim gerekiyor. Aksi takdirde, bu tür büyük yatırımlar ve sponsorluklar, halkın asıl sorunlarını çözmekten çok, “sus payı” projeler olarak algılanmaya devam edecek.