Kendisi de Elazığlı olan Ünlü Belgesel Yönetmeni Ertuğrul KARSLIOĞLU, yıllar önce “Fırat’ın Türküsü” adlı Belgesel yapımla bizleri ilk kez Hazar Gölü’nün derinliklerinde bulunan Selçuklu Dönemi’ne ait bir Batık Kent’in kalıntılarıyla tanıştırmıştı…
İLK KEZ GÖRÜNTÜLENMİŞTİ…
‘İnsan elindeki hazineyi göremez.’ Aslında, yöre halkının hep bildiği ama bir türlü gözle görüp elle dokunamadığı Hazar Gölü’nde bulunan hazinemiz Batık Kent, Yönetmen Ertuğrul KARSLIOĞLU’nun önayak olduğu çalışmalar neticesinde dönemin teknik imkânsızlıklarına rağmen ilk kez görüntülenerek “Fırat’ın Türküsü” adlı yapımla bizlerle buluşmuştu.
‘GÖLÜN ALTINDA BİR BATIK VAR’ DİYEN YÖRE HALKI…
Gazeteniz TURAN ile özel bir söyleşide buluşan hemşehrimiz Yönetmen Ertuğrul KARSLIOĞLU, o günlere ilişkin hatıralarını aktarırken, Hazar Gölü’nün bitkisel florasını, canlı çeşitliliğini araştırırken yapılan dalışla bu fikri geliştirdiklerini söyledi…
KARSLIOĞLU “Fırat’ın Türküsü” adlı belgesel filmi çekerken 5. Bölüm’de özellikle Elazığ ve Hazar Gölü’nü konu edindiklerini belirtirken şu ifadeleri dile getirdi;
“Yüzmeyi ‘Gölcük’, yani bilinen adıyla Hazar Gölü’nde öğrendim. Yazları Sivrice’de geçirirdim. Oralarda yöre halkının hep dilindedir. ‘Gölün altında bir batık var’ diye yıllarca söylenegelen, aslında Evliya ÇELEBİ zamanına dayanan bir bilgidir bu… Ben, o batığı keşfeden kişi değilim elbette, ama ilk kez görüntüleyip, ilk kez dokunanlardan biri oldum.”
“O DÖNEMDE SU ALTI KAMERASI YOKTU!”
“Bunun için 2 kez dalış yaptık. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK ve ekibiyle birlikte. İlk dalış Hazar Gölü’nün bitkisel ve canlılar konusundaki dokularını araştırmak amacıyla oldu. Çekim yaptığımız dönemde su altı kamerası yoktu maalesef. Ama, Bodrum Müzesi Su altı Arkeologlarından Tufan TURANLI kamerayı şeffaf bir muhafaza içine aldı ve dalış yaptık. Batık’ın taş duvarlarını görüp, dokunduk. Ancak, bir buçuk iki metreden sonra soğuk ve karanlık nedeni ile çalışmalarımızda epey zorlandık.”
“ELDE ETTİĞİMİZ PARÇALARI MÜZEYE DEVRETTİK”
Dönemin Valisi Muharrem GÖKTAYOĞLU da bizimle ilgilendi, çalışmalarımıza destek oldu. Batık bana göre bir Ermeni Köyü’nün batığı idi. Bilen bilir, o bölgede bir hidroelektrik santrali var. Bu santralin soğutma suyu gölden alınır, kuraklık zamanı sular çekilince duvarlar ortaya çıkardı. Kilise olduğunu düşündüğümüz bir yapıdan dolayı Ermeni Köyü olduğunu söylüyoruz.
O dönemde bir takım parçalar elde ettik. Bunları müzeye devrettik ve yapılan incelemeler sonucu bunların Bizans-Selçuklu dönemine ait kalıntılar olabileceği söylendi.
Belgesel toplumun hafızasıdır. Biz bir şeyleri ortaya çıkartır, belgeler sunarız. Fikri takip yaparız.”
“HARPUT BENİM İÇİN HÜSRAN…”
Elazığ Harputlu olan ve çocukluğunu Harput’ta yaşayan Ertuğrul KARSLIOĞLU, aradan geçen yıllardan sonra Harput’un çok değişmiş olduğunu üzülerek gördüğünü anlatırken, Harput’un bir hazine olduğunu ifade etti ve en çok da Sarahatun Camisi etrafındaki yapılaşmaya üzüldüğünü dile getirdi...
Ünlü Yönetmen KARSLIOĞLU, yoğun işleri arasında TURAN’la yaptığı kısa söyleşiyi Harput’a ilişkin şu düşüncelerle tamamladı…
‘’Dünya güzeli Sarahatun Cami’de çıkma camekânlı uydurma şeyler yapılmış. Etrafına bir yığın işletme konulmuş. Maalesef Harput değerlendirilemiyor. Bir zamanlar Harput’ta tarihi yaşatan ve yansıtan birçok ev kalıntısı vardı ve onların arasından geçen yollar… O kalıntıları görmek isteyen, o yollardan geçerdi. Şimdi yollar da kalmamış. Oysa Harput, Kültür ve İnanç Turizmi açısından çok değerli bir hazine. Onun kültürel, inançsal ve turistik açıdan değerini korumak, o tarihe tanıklık eden abidevi binaları korumakla mümkün olur. Şimdi orada gördüğüm tek güzellik Harput Kalesi, orada ciddi ve verimli çalışmalar yapılıyor ve bu beni çok mutlu ediyor.”