Yiğitler çıktı meydane, hepsi de birbirinden merdane… diye diye iyi kötü Belediye Başkan adayları belli olmaya başladı. İktidar partisi birçok ilde olduğu gibi Elazığ’da da yine aynı başkan ile seçimlere girme kararı aldı. Diğer partilerin adayları da hemen hemen belli olmuşken, artık projelerin, yapılan / yapılacak işlerin tartışılması bekleniyor. Deprem felaketlerini nispeten daha az yaşamış bir il olarak, mevcut durumu Elazığ’ın lehine çevirebilmek, başkan adaylarının birinci önceliği olması gerekiyor. Sorunlar belli, çözümleri belli…
Artık başkan adayları, bunları gerçekleştirmeyi halka inandırabilirlerse kazanma şansları artacaktır. Seçime gidilirken mevcut başkanın / iktidar partisinin başkanının şansı diğer adaylara göre bir tık fazla olabilmektedir; ancak artık hiçbir seçim garantidir diyemezsiniz. Yaşanılan ekonomik sıkıntılar, mevcut belediye kadrolarındaki eksiklikler ve sıkıntılı isimlerin değiştirilme / giderilme inandırıcılığı, seçmen üzerinde etkili olacaktır. Başkan adaylarının mütevaziliği, kibarlığı, çalışma şevki, etrafında gezen ve eski kadrolarında bulunmadıkça; etrafa kinli gözlerle bakan aday uyduları (gezegenlerin etrafında dönen boş ve menfaatçi uydular misali) yörünge dışına atılmadıkça adaylara eksi puan getireceği su götürmez bir gerçektir.
Belediye Başkanı özellikle başkan seçildikten sonra siyasi kimliğini bir kenara bırakarak, şehirde yaşayan tüm vatandaşları kucaklamalıdır. Başarının sırrının bu olduğu herkesçe malumdur.
İşte meydan, işte sorunlar… Bu sorunları en iyi, en verimli şekilde çözebilecek başkan adayı, benim adayımdır. Başkan eğer bir söz verdi ise bunu yerine getirmekle mükelleftir. Uygulayacağı projeler kısa vadeli değil, şehrin menfaatlerine uzun yıllar hitap edebilmelidir.
Benim yeni başkandan iki proje isteğim olacak; bunlardan birincisi kentsel dönüşüm, ikincisi ise raylı sistemin hayata geçirilmesidir. Bu iki proje, onlarca ufak projeye denk gelmektedir. Şehre uzun yıllar hizmet edecek; akıllıca planlanmış, şehrin menfaatlerinin önde tutulduğu projeler; üzerinden on yıllar geçtikten sonra dahi başarılı verimli ve adından söz ettirilen çalışmalar olacaktır.
Başkan adaylarının demokrasi kültürü çerçevesinde televizyonların ortak yayını ile hep birlikte vatandaşın önüne çıkmaları da büyük bir farkındalık yaratacaktır. Eskiden parti başkanlarının kamera karşısında açıkça konuşabildikleri, birbirlerine bir nezaket içinde soru sorabildikleri, moderatörlerin sorularına içtenlikle cevap verebilecekleri bir program, ülke çapında ses getirip, belki de parti başkanlarına örnek olabilecek bir hareket olacaktır. Belki biraz fazla hayalperest bir düşünce ama olduğunu bir düşünsenize… Elazığ siyasetine birkaç gömlek üstün bir düşünce değil mi? Belki de ülke siyasetine?..
Elazığ ve Türkiye demokrasinin güzelliklerinden faydalanabilmelidir. Bunun en güzel ve verimli yönü, vatandaşın tercihinin, sandıklara mümkün olduğunca çok yansımasıdır. Yüksek katılımlı, adil bir seçim süreci ve açıklanan sonuçlar sonrasında demokrasi kültürünün yerleşmesi; ülkemiz ve ilimiz için büyük bir şans ve kazançtır. Seçim sonrası kaybeden yoktur. Elazığ ve vatandaşlarımız kazançlı çıkacaktır. Seçimlerde başkanlığı kazanamayan adaylar da, bu aziz şehir ve insanları için çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceklerdir. Bundan şüphem yoktur. Her şey Elazığ için…