Sorun ve sıkıntılarla geçen 14 Mart Tıp Bayramı’nın ardından Fırat Üniversitesi Kardiyoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet AKBULUT dur durak bilmeyen doktor göçleriyle ilgili acı bilançoyu TURAN Gazetesi okurlarıyla paylaştı…
Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramı’nı ağır iş yükü, kaybolan özlük hakları, ağır ekonomik kriz, maruz kaldıkları şiddet, kötü çalışma koşulları altında yine ezilerek ve yine buruk bir şekilde karşıladı. Yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle günden güne artan doktor göçleri Türkiye’deki sağlık sistemini zora sokarken, gazeteniz TURAN’a bu konuda açıklamalarda bulunan Fırat Üniversitesi Kardiyoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet AKBULUT doktor göçleriyle ilgili acı bilançoyu da paylaştı…
‘’HASTALAR HASTANEYE ULAŞACAK AMA DERDİNE DERMAN OLACAK HEKİM BULAMAYACAK!’’
Gazeteniz TURAN’a açıklamalarda bulunan Fırat Üniversitesi Kardiyoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mehmet AKBULUT, ‘’Korkarım ki yakın gelecekte insanlar hastanelere ulaşacak, ancak derdine derman olacak hekime ve şifaya ulaşamayacaktır’’ diyerek şunları söyledi; ‘’Sadece 2023 yılında 3025 hekim yurt dışında çalışmak için başvuruda bulunmuştur. Peki neden? Türkiye’nin uluslararası toplumda göç alan ve göç veren bir ülke olarak konumlandığını, göç verdiği göçler içerisinde beyin göçü güncelliğini koruyan bir mesele olmuş, ancak son yıllarda daha çok sağlık sektöründe artış gösteren beyin göçü inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Sadece 2023 yılında 3025 hekim yurt dışında çalışmak için başvuruda bulunmuştur. Peki neden? Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet, uzun nöbet saatleri, kötü çalışma koşulları, itibar görmemeleri, emeklerinin karşılığı olan ücreti alamamaları ve belki de en önemlisi siyasi rant uğruna akademik unvanların ve kadroların liyakat sahibi olmayan kişilere peşkeş çekilmesi, üniversitelerin içini boşaltıp bilimsel ve üniversal kimliğin yozlaştırılması gibi sorunlar birçok hekimi yurt dışına gitmeye zorlamıştır. Hekimlerin çalışma koşullarını olumsuz etkileyen gelişmelerin yalnızca hekimlerin değil tıp eğitimine devam eden hekim adaylarının da gelecek planlarını etkilediği gözlemlenmektedir. Korkarım ki yakın gelecekte insanlar hastanelere ulaşacak, ancak derdine derman olacak hekime ve şifaya ulaşamayacaktır.’’ Diye konuştu.
YAPILAN ARAŞTIRMALARA GÖRE ELAZIĞ’DA 772 KİŞİYE 1 DOKTOR DÜŞÜYOR
Öte yandan şehirdeki sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişeler var. Ortaya çıkan sonuca göre hastanelerdeki doktor ve hemşire sayısının yetersiz olduğu ortaya çıkıyor ve bu durumun acil olarak çözülmesi gerektiği vurgulanıyor. 604 Bin 411 nüfusa sahip olan Elazığ’da 772 kişiye 1 doktor düşüyor. Bunun yanı sıra bin 361 kişiye 1 hemşire, 3 bin 99 kişiye 1 diş hekimi düşüyor. Elazığ’da sağlık kuruluşlarında 782 uzman doktor, 444 Pratisyen hekim, 195 Diş hekimi, 5 bin 292 Yardımcı sağlık çalışanı, 3 bin 829 diğer sağlık çalışanı görev yapıyor. Bölgedeki sağlık kuruluşlarında hizmet veren doktorların ve diğer sağlık personelinin yoğun çalışma temposu altında zorlandığı ve hastaların zamanında ve etkili bir şekilde tedavi edilemediği bildiriliyor.
ŞİDDET YASASI BEKLENTİSİ UZUN BİR SÜREDİR BEKLENİYOR
Türk Tabipleri Birliği, İktidarın “Sağlıkta dönüşüm projesinin”, sağlık sistemini çökerten bir hale geldiğini, en üzücü durumun ise travmatize eden şiddet sorunu olduğu belirtiliyor. Sağlıkta etkin bir şiddet yasası istendiği vurgulanırken, Torba yasanın hekim ve sağlık emekçilerinin aleyhine bir düzenleme olduğuna da dikkat çekiliyor.
SAĞLIK EMEKÇİLERİ ZOR DURUMDA
Genel Sağlık-İş Sendikası; Sağlık emekçilerinin varlığının COVID-19 pandemisi ve deprem felaketinde bir kez daha gözler önüne serilmişken sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığını alamamakta ve hak ettikleri değeri hâlâ göremediği ifade ediliyor. Sağlık emekçilerinin, gündelik yaşamın devamı için borçlanmak zorunda kaldığı, çalıştıkları kurumda şiddet olaylarına maruz bırakıldığı, mobbing ile karşılaştığı, iş yüklerinin her geçen gün arttığı, gelir dağılımında adaletsizlikle uğraştığı ifade ediliyor.