Bu şehrin, bu ülkenin, Gaspıralı İsmail Bey gibi ‘kahramanlara ihtiyacı var’
Gaspıralı İsmail Bey, bütün ömrünü “Dilde, fikirde, İşte birlik” idealine vakfetti!
Türk Dünyasının, ‘birlik ve dayanışmasının en önemli ayağının eğitim olduğu…’ gerçeği ile bizleri günümüzden bir asır öncesinden buluşturdu.
Ecdat, “Dil bir köprüdür, kültür bir köprüdür, tarih bir köprüdür…” diyorlardı.
Bu duyarlılığı en içten yaşayan/ veya bu duyarlılığa hamiyetli bir ufukla dokunan şehrimiz, “Elâzığ Şehrimiz…” oluyorlardı.
Bir şiirimizde, “Elâzığ Şehrimiz İçin…” şöyle seslenecektik;
“Derler, “Elâzığ bir çanak içinde”
Sevdası, Uluğ Türkistan içinde
Çanak tutan eller gülzar içinde
Türküler, gönlümü verdiğim şehir
İmdi, özünde buluştuğum şehir”
Elâzığ Şehri, 1990’lı yıllardan itibaren “Uluslararası Hazar Şiir Akşamları” gibi her yıl gönül coğrafyamızı bir araya getiren, ‘kutlu bir şölene imza atacaktır’ Bu tarihi şölen daha sonraki yıllarda, “Türk Dünyası Hizmet Ödülleriyle de taçlanacaktı!” Artık, tarihi buluşmalar birbirini kovalayacaktı… Şehri ve insanı büyük bir titizlikle her erdemli güzelliğe imzasını atacaktır.
“Hazar” isimli şiirimizde şöyle diyecektik;
“Hazar, isminle bir meşale oldun
Gönüller içre Türk’e lâle oldun
Şiirin ihlasıyla kaynar, Hazar
Ruhumu besleyen şelale oldun
İkiliğe meydan okur, ey vefa;
Şair meclisinde bulurum sefa”
“Şair Meclisi…” böylesine derinliği olan bir meclisi, ‘ilim muhiti besleyecekti’
O ilim muhitinin tarihi bir talebi olacaktı; “Azerbaycan- Türkiye Üniversitesi’nin bir Kampüsünün Elâzığ Şehrinde hayat bulması…”
“Elâzığ- Bakü” şiirimizde şöyle sesleniriz;
“Elmas Yıldırım’dan, destanlar burcuna
Gala’dan Kale’ye selâm söyleriz
Fuzuli’den Fırat’a, “Su Kasidesi”
Hoyratlarla, mugamlarla kelâm ederiz
Büyük Hazar’dan gönül suyu taşır;
Küçük Hazar’da muhabbet ederiz
Bakü’de, Nuri Paşa’nın ruhuyla;
Elazığ’da şühedaya rahmet ederiz
Mehmet Emin Resulzade’nin yolunda;
“Yükselen Bayrağa selâm ederiz!”
Öyle bir ilim ateşi yakılsın ki, o ateş, bütün cihanı kuşatsın!
“Gala’dan Gala’ya köprü kurmuşum
Her iki Gala, yüreğim, can evim
Vatan sevgisi, imanım demişim;
Tutuşturur tüm cihanı alevim!”
Anadolu ile Azerbaycan’ın kederi, sevinci asırlarca müşterek olmuş! Sevinçleri de bir olmuş, tarih boyunca hüzünleri/ veya acıları da bir olmuştur.
“Aynı keder, sevinci paylaşırız
Zor günlerde birlikte eyleşiriz
Ezelden ebede emelimiz bir
Rüzgârla dalgalar, ay-yıldızım bir
Bedri, köklü ağacın iki dalı;
Azerbaycan can, Türkiye’m can suyun!
Yeryüzünde ne güzel yer beğenmiş
Can siparane birbirine kalkan,
Aynı ülküye; Turan Yoluna hey!
Ne de güzel yakışmış birbirine…”
Önümüzdeki yıllar, ‘birlikte yürüme…’ yılları olmalıdır. Bizlerin bir olma şuuruna hazırlayacak yegâne düstur, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik…”
Dil bir köprüdür, Kültür bir köprüdür, Tarih bir köprüdür… O köprüleri en kalıcı bir şekilde, ‘eğitimle inşa ve ihya edebiliriz’
“Elazığlıyım, azığı bol ilden
Sesim ta Tuna’dan gelir ta Nil’den
Fuzuli'nin, Nedim’in konuştuğu,
Asırlar nefeslenir bu dilden…
Hergün duayla uyanır bu şehir… Büyük bir vecd içerisinde, ‘bir gaye, bir ülkü etrafında’ tarihi özlemiyle yanar tutuşur. O sedayı, mısraların diliyle de paylaşmak isterim;
“Her gün duayla yıkanır, arınır
Takva boyasıyla huzur buluruz!
İman, islâm atlasında barınır
Şükür niyazında huzur buluruz!
İhlasla, hak menziline sarınır,
Gönüller seferde hazar buluruz!”
Kendimizi bir kutlu seferde hissederiz. O kutlu seferin bir neferi olarak da tarihe şerh düşmek isteriz;
“Şiir akşamları bizim vuslatımız
Hey küheylan, şahlanır yine atımız
Bağ kuralım, geçmişten geleceğe
Küçük Hazar’dan, Büyük Hazar’a…”
Bu yürekler, bu ulu sevdadan dönmez…
“Büyük Sevda” şiirimizde şöyle sesleniriz;
“Resulzâde toprağı Ankara’da;
“Yükselen bir bayrak yere inmez “
Harput’tan Bakü’ye gönül selâmı
Kâh gurbet, kâh sıla; sevdamız sönmez
“Çırpınır Karadeniz” öfkesi dinmez
Hazar’da Kurultay, Türkmen selâmı
Bu yürek, bu ulu sevdadan dönmez!
Büyük vatan için biz, TURAN deriz
Kalbimizde zikir biz, KUR’AN deriz
Bir büyük nimete erişmek için,
Kutlu nefere biz, ALPEREN deriz!”
Elâzığ Şehri, bir Alperen Ocağıdır!
Şehir insanı yüksek idealleriyle ve o ideallerin insana bahşettiği, ‘yüksek moralle’ geleceğe bakmıştır.
Gelecek inşallah bizimdir. Tarihi sevincimizi, ‘bizleri geleceğe taşıyacak büyük ideallerle inşa edeceğiz…’ Buna yürekten inandığımı ifade etmek isterim.
Selam ve muhabbetle…