TUNCELİDEN “AY”A

Ülkücü Şehit Rahmi ŞAHİN

Elazığ’da İl Sağlık Müdürü olarak görev yapmış olan Dr. İhsan ŞAHİN dostumun yazdığı kitabın başlığı bu, “Tunceli’den Ay’a”.

Önceden birbirimizden haberdar isek de Ankara’da bir vesileyle karşılaşıp görüşmek nasip oldu. İmzalayıp verdiği kitabını okumak ise rahatsızlandığım döneme denk geldi.

Türkiye’de kültür adamları içinde, Halk Bilimi, Edebiyat, Tarih, Türk Müziği, Türk Dili, İnsanbilim (Antropoloji) gibi Türklük Bilimi alanını oluşturan bilim ve sanat kollarının mensupları dışında, özellikle Tıp doktorlarının yazıp çizdiklerini ve sanata olan ilgilerini biliriz.

Bu duruma üniversite talebesiyken muttali oldum. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi ilk kurulduğunda, “Kurucu Dekan” olarak Prof. Dr. İsmail KAYABALI atanmıştı.

Kendisi fakültenin kuruluşunu gerçekleştirirken, bir yandan da hizmet için, Mediko Sosyal Sağlık Merkezi’nde klinik yapıyordu.

Ben de kuyruk sokumumdaki “Kıl Dönmesi”nden muzdarip olarak Hoca’ya muayene oldum.

Hoca, “Evladım Çarşamba günü gel seni ameliyat edeceğim!” dedi.

Çarşamba günü Mediko’nun Diş Kliniğinde, Hoca’nın tabiriyle “Çöl şartlarında” lokal anesteziyle beni ameliyat etti.

Yalnız, Hoca’nın bilinen Tıp doktorlarından farklı bir tarafı vardı sanki. Bir kültür adamı, bir sanatçı, bir edebiyatçı gibiydi.

Benim Antropoloji okuduğumu öğrenince yazdığı kitaptan söz etti.

“Beş Nehir Boyunun Türklüğü (Çoruh, Aras, Kür, Dicle, Fırat)” idi kitabının adı.

Kitabı edindim ve iki ciltlik kitabı bir solukta okudum. Hocanın bir tıpçı olarak böyle bir hizmet vermesi bir yana, Tıpçılar arasında “Türkçü”lerin varlığı beni çok sevindirmişti.

Dr. İhsan ŞAHİN dostumun kitabını, Merhum KAYABALI Hoca’yı anarak, okumaya başladım. Yazarlıktan veya editörlükten olsa gerek, benim gibilerin gözü ve beyni kitap okurken edit işini yapıyor gibi çalışır.

Bu sebeple eleştirel ve dikkatli bir gözle, ama yine bir solukta okudum. Çünkü kitap gerçekten sürükleyiciydi.

Üstelik Pertek ilçesinin “Sağman Köyü”nden Elazığ’a, oradan Kahramanmaraş’a ve sonrasında Ankara’ya uzanan bir hayat hikâyesi. Üstelik 12 Eylül öncesi olayları hücrelerine kadar hissetmiş biri olarak o dönemi de anlatıyor kitapta ve ben 12 Eylül öncesinde o zaman sol kesimin “Kurtarılmış Bölgesi”nde şehit edilen Rahmi ŞAHİN ağabeyimizin, İhsan Hoca’nın amcası olduğunu kitaptan öğreniyorum.

Sene 1978, 6 Şubat.

Elazığ Devlet Hastanesi’nde yatmakta olan bir arkadaşımızı ziyaret için Rızȃiye Mahallesi’nde oturan arkadaşımızın, hastaneye 150 metre mesafede bulunan evinde, “Asayiş berkemȃl, gelebilirsiniz” haberini bekliyorduk. Silah sesiyle irkildik. Sokağa çıktığımızda Rahmi Ağabey’in vurulduğunu öğrendik. Bizi yanaştırmadılar. Belki de bizim ziyaret edeceğimiz kişiyi ziyarete gidiyordu. Elȃzığ bir “Ülkücü Şehit” daha vermişti. Yiğitler yiğidi Rahmi Şahin Ağabey’e rahmet olsun.

Yazar kitapta ileri, geri, sağa, sola birçok olaydan bahsediyor ve bunun için okuyucudan ȃdeta özür diliyordu ama aslında bu bir roman tekniğiydi. Üstelik samimi anlatımı ve olaylar sebebiyle oldukça sürükleyiciydi kitap.

Göz yaşlarımın ıslattığı kitabın bitmesini istemedim. Kitap sıradan bir hatıra kitabı yahut hayȃl mahsulü bir çalışma değildi. Elazığlı bir aileden, “Dede”den, “Nene”den, gözleri görmeyen, ancak kalp gözü açık bir “Efendi”den; “Ana”dan, “Baba”dan,  Cızlavet (Gıslaved) lastik ayakkabıdan bahsediyordu. Dönemin sıkıntıları, zorlukları…Bu bir belgeseldi.

Elazığ’ı, Elazığ Ailesini ve Elazığ Kültürünü anlatıyor kitap.

Hakikaten Tunceli’den Ay’a ama yalnızca yazarın bahsettiği veya kastettiği gibi değil. Kanaatimce; Cızlavet ayakkabı giymiş bir Elazığ çocuğunun “Ay”a giden bir astronot olma hikȃyesini anlatıyor. Pazarcılıktan başlayan ticaret macerasının tıbbȋ ürünler üreten fabrikaya; Türkiye dahil dünyanın çeşitli ülkelerinde tesisler yapan bir iş adamlığına varması, hakikaten Tunceli’den Ay’a gidişin azmini gösteriyor.

Tadı kaçmasın diye, kitaptan detay vermiyorum.

Yalnız şu hususu belirtmeliyim ki, yazarın, Başbuğ Türkeş başta olmak üzere, “Ülkücü Hareket”in devleriyle olan yakınlığı kıskandırıcı.

Türkçe ve Türkce yazmış.

Allah sağlıklı ömür versin de yazmaya devam etsin İhsan Hoca. Var olsun.

Kıvandım. Okuyunuz, okutunuz...