Türkiye'yi yarım asır geriye götüren 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden tam 43 yıl geçti. Darbe, demokrasi tarihinin kara lekesi olarak hala hafızalarda tazeliğini koruyor. O karanlık günlerin geride bıraktığı acılar ise ilk günkü gibi taze.
Tarih 12 Eylül 1980. Ordunun yönetime el koyduğu duyurusu, cuma günü sabaha karşı saat 3'te önce radyodan sonra televizyondan yankılandı. Türkiye, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in bu sözlerinin ardından farklı bir güne uyanmış oldu. Darbecilerin ilk hedefi Türkiye'nin demokratik kurumlarıydı. Türkiye, geri dönüşü olmayan bir korku tünelinin içinde, önce anayasa rafa kaldırıldı, ülke genelinde sıkı yönetim ilan edildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu. Dönemin siyasi liderleri Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş sürgüne gönderildi ve bu siyasilere siyasi yasak getirildi. Sendika ve derneklerin faaliyetleri sonlandırıldı. 650 bin kişi gözaltına alındı, pek çoğu cezaevlerinde işkence gördü. Türkiye'nin50 kişi idam edildi. Kenan Evren'in idam kararları için söylediği "Asmayalım da besleyelim mi?" ifadesi, darbecilerin insan hakları ihlali konusunda sınır tanımayacaklarının itirafı gibiydi. Darbeyle hesaplaşmanın ilk adımı 2010'da atıldı. Anayasa referandumuyla darbecilerin yargılanmasının önü açıldı. Darbenin o tarihte yaşayan isimleri Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Evren ve Şahinkaya'nın rütbeleri söküldü. Davanın Yargıtay süreci devam ederken Kenan Evren 98, Şahinkaya ise 90 yaşında öldü. Yargıtay, sanıkların ölümleri nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi. 12 Eylül darbesi demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçmiş oldu.