MHP lideri Sayın Bahçeli devleti kurtarma operasyonu yapıyor; lakin çok kızgın ve kırgınlar var. MHP, bebek katili Apo ile Dem arasında diplomasiyi iyi yürütüyor; ancak bu sürecin halka iyi aktarılması gerekir.
Devleti temsil edenin Bahçeli olduğunu, önce “asılsın” dediği Apo’nun şimdi neden ev hapsi için adres gösterildiğini, neden MHP liderinin şartlara göre değişim gösterdiğini, neden TBMM’de “gelsin konuşsun” dediğini vekiller aracılığıyla anlatması gerekir.
Evet, bu bir devlet projesidir, İmralı projesidir diyelim.
Ama iyi anlatılmazsa Kürtleri kazanıp şehit aileleri ile vatan ve millet sevdalılarını kaybetmek hoş olmaz sanırım.
Tamam, devlet aklı öyle istiyor da, devlet aklı kim?
Bilmiyoruz…
Lakin, Bahçeli’nin tavrı siyasetin dışında bir tavır. Terörle mücadelede görüş ve müzakere yöntemi var. Türkiye kendi modelini inşa ediyor; ama bunu iyi anlatmak lazım.
Dem, Kandil, PKK ve İmralı hareketlense de Türkiye otonom alana yanaşmaz, durumu izliyor. Gerekirse artık sınır içinde ve sınır dışında müdahale eder.
Asıl sorun, süreç devam etse de şehit aileleri ve milliyetçi kesim nasıl ikna edilecek, merak ediyorum.
Bakınız: Süreç başladığı günden itibaren baronlar Kandil’i ziyaret etmeye başladı. Bunlar kim mi? Bunlar İran, Fransız, İngiliz, Alman ve hatta Yunanistan’ın finanse ettiği, devlet güdümlü PKK’nın baronları.
20 Ocak’ta Trump’ın gelişi ile PKK yeni bir evreye girer mi, merak konusu iken Nusayri Alevileri ve Arap Alevileri Suriye’de PKK’ya destek vermeye başladı.
Kısacası her şey çok karışık.
Dem Parti, YPG’nin başındaki Mazlum Kobani, Şahin Cillo, hapisteki Sırrı Sakık, Selahattin Demirtaş ve hatta Kandil ile görüşecek.
Sırrı Süreyya ve Pervin Buldan görüşmesi sonrası Apo’nun açıklamasıyla Kandil köşeye sıkıştı, yeni paradigmaları kabullenmeyecekler gibi. PKK içinde gücü elinde tutmaya çalışan şahinler grubu güç kaybedeceklerini anladıkları için Apo’nun söylemlerini dikkate almayacaklarını yabancı TV kanallarına açıkladılar.
Türkiye bu işi bitirip demokratik siyasetin önünü açmaya çalışırken, PKK’nın şahinler grubu bu görüşmelerin önüne geçmek için her yolu denemeye başladı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürt kardeşlerimizin de devleti ilkesinden yola çıkarsak, Türkiye’nin birçok alanda pragmatist olduğunu hatırlatmak gerekir.
Peki, bu gelişmeler yaşanırken MHP lideri Bahçeli’nin bu çıkışına Türk bürokrasisi hazır mı?
İşte, onu süreç ilerledikçe göreceğiz.
PKK’yı asıl ürküten, gurur kaynağımız MİT’in suikast planları oldu. Bu suikast planları karşısında PKK, SDG ve YPG’nin son derece ürkmesi olayın gidişatını değiştirirken, MİT’in son 20 yılda sahada yaptıkları destan niteliğinde.
MİT, PKK’ya selam çakanları bir bir sarı torbaya sokarken, örgütün komuta düzeyindeki önemli isimler kafalarını mağaralardan çıkaramaz oldu.
Bu da örgütün Türkiye içinde bittiğini, sınır ötesinde ise eylem yapamadığı için artık ömrünü tamamladığını gösteriyor. Buna karşın PKK’nın silah bırakmaması gerektiğini savunanlar, daha fazla imkân sunmak için sıraya girdiklerini açık açık belli ediyor. Hatta IŞİD’e ABD’de eylem yaptırarak Suriye’den çekilmemesi gerektiğini hatırlatıyorlar.
Bakalım Trump, kendisine bu kadar parmak sallayan PKK ve IŞİD’e karşı ne kadar cesaretli ve kararlı olacak, bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.
Ezcümle: Bu süreçte Türkiye’nin son derece kararlı olduğunu Dem-PKK-İmralı ve diğer aparatlar anlamış olmalı ki Avrupalı dostlarından ağlayarak yardım istemeye başladılar. Gelinen bu sürecin daha da ilerlemesi için halk desteği almak gerekir. Aksi halde yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen hem yolunu kaybedersin hem dostunu.
Selam, dua ve bayrak ile kalın.