RESİMLERDE ANLATMAK…

                                            

05 Haziran 2024 tarihinde Elâzığ Eski Rektörü ve Belediye Başkanı rahmetli Prof. Dr. Mustafa Temizer’in aramızdan ayrılışının 26.yılında rahmetle anıyoruz.

Yıllar öncesine ait bir resim… Prof. Dr. Mustafa Temizer Hocanın Elâzığ Belediye Başkanlığı döneminde,

Turan Gazetesini ziyaretlerinde bir araya gelen meslektaşlarımız…

Necip Bingöl (Elazığ Gazetesi), Celal- İsmet-Kemal Turan (Turan Gazetesi), İbrahim Kara (THA),

Muhsin Parlar (Uluova Gazetesi), Şükrü Kacar. Çetin Kurdoğlu ve bizler o dönemin genç gazetecileri... Mustafa Temizer Hoca ile birlikte…

Düşünüyorum da bir nesil aramızdan ayrılmışlar. Hatıralarda sadece resimleri kalmış…

Bir an eski dostlar şarkısını mırıldanıyorum;

“Eski Dostlar, Eski Dostlar/ Bilinmez ki Nasıl, Nerde

Şimdi yalnız resimlerde / Eski dostlar Eski Dostlar

Hayâl meyâl düşler gibi/ Uçup giden kuşlar gibi

Yosun tutan taşlar gibi / Eski Dostlar Eski Dostlar”

Bir Şairimiz şöyle diyecektir;

“Kaldı işte; çayımız bardakta,

Çocukluğumuz sokaklarda,

Sevdiklerimiz uzakta,

Gülüşlerimiz fotoğraflarda…”

Gerçi fotoğraf ilk defa, 1840 yıllarında kullanılıyor. Fotoğrafın, 180 yılı bulan mazisi…

Fotoğraf Sanatının özelliği nedir, “anı” yakalıyorsunuz!

Hafızanızı diri tutacak, hatıralarınızda, ‘baş başa kalacağınız’ zaman dilimi.

Bir düşünür ne diyorlar;

“Resmimi hayal ediyorum ve sonra hayalimi boyuyorum.”

Sadece kendi hayalimizi mi?

Koskoca bir maziyi… Geçmişi, inişleriyle çıkışlarıyla…

Bir ara köyümü, doğduğum taş konağı düşündüm?

O düşüncelerle, doğduğunuz topraklara gidiyorsunuz…

Geçmişe olan özleminiz, ‘resimlerde…’

“Eski taş bir Konağın önünde…”

180 yıl hayata direnmiş bir Konağın önünde…

Aile albümünden çıkardığımız resimlerle karşılaştırıyorum;

Konağın bir kanadı, yıkık gibi…  Derin ağrılar hissediyorsunuz…

Ağrılar, öylesine yayılıyor ki, amansız bir sızı…

“Ecdat hatıralarına saygı göstermek” O da, Sıla-i Rahimle olur…

O da tarihi şuurla/ tefekkürle olur…

Vildan Uyar ne diyorlar;

“Bana bir resim çiz/ içinde gerçekler olsun…

Ve bir ışık değsin/ gerçeklerin gözüne,

Bana bir resim çiz…”

Çocukluk, gençlik yıllarıma gidiyorum…

İçerisinde yaşadığımız şehrin, “insan fotoğrafları”

O yılların, ‘aile albümleri’ O yılların, ‘evleri…

O yılların, ‘sokakları, mahalleleri’

O yılların, ‘çarşıları, pazarları’

Şimdi geliniz birlikte düşünelim? Her birimiz, ‘geçmişe dair düşler kuralım’

Köklerimiz üzerinde değişimi, ne kadar koruyabildik?

Okul Yıllarımız, askerlik arkadaşlarımız,

Düğünlerimiz, toylarımız, zevkimiz, estetiğimiz…

Sözlerimiz, sohbetlerimiz… Hayat ne kadar da ‘doğaldı’ değil mi?

Her ailenin, hatta her kurumun, “Çok zengin albümleri” bulunuyordu!

Resimler üzerinde, ‘saatlerce sohbetlerimiz’ olurdu?

Fotoğraf Sanatçımız Ara Güler ne diyorlar;

“En iyi makina, en iyi fotoğrafı çekseydi,

En iyi daktiloya sahip olan da en iyi romanı yazardı!”

İnsanlar, ‘isimleriyle çağrılır ’Resimleriyle, ‘hafıza güçlenir’

Bu yazımızda, ‘fotoğrafın’ veya ‘resmin’ tarifini yapmayacağım!

Fatih’in, Nakkaş Sinan Bey’e çizdirdiği, “Gül koklayan portresini” hemen herkes bilir.

Lewis Hine, “Eğer hikâyeyi sözcüklerle anlatabilseydim, yanımda sürekli bir fotoğraf makinesi taşımaya ihtiyaç duymazdım!”

Jean-Luc Godard, “fotoğraf gerçektir. Sinema saniyede 24 kere gerçektir.”

“Fotoğraf geçmekte olan gerçek anın yakalanmasıdır.”

Robert Capa, “Fotoğrafınız yeterince iyi değilse, yeterince yakın değilsiniz.”

Tarih ilmi nedir, ‘geçmişin fotoğrafını çekmek’ Olduğu gibi istisnasız günümüze taşımaktır…

İyi bir fotoğraf hakikati anlatır, sizlere… İyi bir fotoğraf ruha dokunur,

Her yönüyle etkilidir… Henry Cartier, “Fotoğrafı makine değil, insan çeker!”

Fotoğraf çekimi, insanın gözünü, aklını, yüreğini aynı hizaya getirmesidir.

Sanatın gücü, estetiği de, zarafeti de burada kendisini gösterir. Resimlerle… Fotoğraflarla… Geçmişe yolculuk yapabiliyoruz! 1930’ları, 1960’ları, 1990’ları gerçekten görmek istiyor musunuz?

O yılların insanına, ailesine, mahallesine, şehir dokusuna; tarihine, kültürüne, kimliğine, köklerine uzanmak/ inmek istiyor musunuz?

Yılların getirdiği, ezberleri bozan değişimi daha sağlıklı yorumlamak istiyor musunuz?

Emile Zola, “Bir şeyi fotoğraflayana kadar, onu gerçekten gördüğünüzü iddia edemezsiniz!”

Fotoğraf, “geçmekte olan gerçek anın yakalanmasıdır!”

Bir söz vardır, “İnsan boy aynasından değil, bir başkasının iç dünyasında güzel durmalı…”

Mevlâna, “Bencillik, gözüne takılmış ayna gibidir. O gözler nereye bakarsa baksın kendinden başka birini görmez! Geçmişe, düne dokunabilmek, daha sağlıklı yorumlamak için bencilliği, her türlü ifratı bırakacağız…

İnsana, yaşadığımız şehre, coğrafyaya; ‘dost olacağız’

Horatius, “Resim, kelimesiz bir şiirdir” der. Zaman çabuk geçse de anılar eskimiyor!

Yaşadığımız şehrin, silueti belki değişti; ama ‘hatıralarımız…’ daha dün kadar sıcak!

O sıcaklıkla, ‘öz yurduma sevdalıyım’ Sevdamız, ‘dürüstlüğün, fedakârlığın, hizmetin öznesidir’

Resimlerle koskoca bir nesil hafızalarda yaşamaktadır… Selâm olsun aramızdan göçenlere… Selam olsun, bizlerle yola devam edenlere…