TÜRKİYE İÇİN NÜKLEER SANTRALİN BİR SEÇENEK DEĞİL ASLINDA BİR ZORUNLULUK OLDUĞU AŞİKÂRDIR

Türkiye için Nükleer Santralin bir zorunluluk olduğundan, Nükleer Santralin diğer tüketilen enerjilere göre daha uzun ömürlü olduğundan, Santrallerin avantajlarından ve dezavantajlarından, Nükleer Santral projelerinden bahseden Prof. Dr. Hikmet Esen, “Enerji konusunda en çok üzüldüğümüz nokta bugüne kadar ülkemizin bir Nükleer Enerji Santralinden elektrik üretmeyişidir” dedi.

Yıllarca bizi yani ülkemizi Nükleer Santral kurmamak için çeşitli şer güçleri engellemiştir. Bugünlerde sürekli duyduğumuz bir konu var ki o da Rusya-Ukrayna savaşının en önemli sonucu gibi görünen Batı ülkelerinin kışı Doğalgaz krizi nedeniyle zorlukla geçirecekleri konusudur. Dikkatinizi bir duruma çekmek istiyorum, dünyada şu anda 31 ülkede 441 nükleer santral işletme halindedir. Ayrıca 66’sının da inşaatı sürmektedir. 31 ülkenin içerisindeki 10 ülkenin nüfusu İstanbul’dan daha azdır. Petrol ve doğalgaz zengini ülkeler bile nükleer santrallerden yıllardır elektrik üretimi gerçekleştirmişken Türkiye için nükleer santralin bir seçenek değil aslında bir zorunluluk olduğu aşikârdır.” Dedi.

NÜKLEER SANTRALLERİN İŞLETME ÖMRÜ 60 YIL

Nükleer santrallerin üstünlüklerinden bahseden Prof. Dr. Hikmet Esen, “Nükleer Santraller baz yük santrallerdir ve günün 24 saati elektrik üretebilirler. Sürekli övgü ile bahsettiğimiz güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynakları iklim ve meteorolojik koşullara bağlıdır ve sürekliliklerinde değişkenlik gösterirler. Baz yük olan nükleer santraller, yılın 8760 saatinin 8000 saati, hidroelektrik santralleri 4000, rüzgâr santralleri 3000 ve güneş santralleri de 2500-3000 saati çalışır. Nükleer santraller %90 kapasite faktörü ile çalışırken yenilenebilir kaynakların kapasite faktörü %30-40’dır. Ve en önemli avantajlardan bir tanesi de Nükleer santrallerin işletme ömrü 60 yıl iken, rüzgâr ve güneşte bu ömür süresi 20 ile 25 yıl arasındadır.” Dedi.

PROF. DR. ESEN: “NÜKLEER SANTRALİN ÇEVRENİNDEN ALDIĞINIZ RADYASYONUN 20 KATINI GÜNLÜK HAYATINIZDA ALIYORSUNUZ”

Nükleer enerjinin avantajlarını ve dezavantajlarını belirten Prof. Dr. Esen, “Canlı dokunun maruz kaldığı radyasyon etkisi gösteren doz eşdeğerinin birimi Sievert (Sv) olarak verilmektedir. Önemli olan nokta şu örneklerde saklı, lütfen kıyaslamayı yapınız. Hasta insanların hemen hemen 3-4 ayda bir çektikleri bilgisayarlı tomografi tek seferde canlı dokuya 11 miliSv salarken (nükleer santral çevresinin aldığı radyasyonun 1100 katı) ve örneğin günde 1 paket sigara içen bir kişinin bir yılda maruz kaldığı radyasyon etkisi 0.2miliSv (nükleer santral çevresinin aldığı radyasyonun 20 katı) iken ve Nükleer Enerji santrali çevresinde ise 0.01 miliSv’den daha düşük değerde radyasyon etkisi vardır. Ülkemizin toplam enerji ihtiyacında dışa bağımlılığının %70 civarı olduğu bir durumda Mayıs 2022 itibari ile Fransa elektrik talebinin %70’inden fazlasını, Ukrayna %51’ini, Belçika yaklaşık %40’ını, İsveç yaklaşık %30’unu, Avrupa Birliği %26’sını, Güney Kore yaklaşık %30’unu ve ABD %20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır. Son gelişmelerde yani Rusya-Ukrayna savaşında hep Almanya’nın kış için enerji verimliliği uygulamalarından, aldığı önlemlerden bahsediyoruz ama Fransa için enerji krizinden bahsetmiyoruz. Çünkü Almanya’nın bir Fransa gibi nükleer enerji santral gücü yok. İşte savaş durumlarında Almanya ve Fransa’yı enerji yönünden en iyi örnekleme olarak enerji kaynakları açısından verebiliriz. Demem o ki Nükleer enerji santralleri gerçekten güvenlik önlemleri en üst düzeyde alındığında en iyi enerji kaynaklarından biridir.” Dedi.

AKKUYU PROJESİ

Nükleer santral projelerinden bahseden Prof. Dr. Hikmet Esen “Türkiye Mersin’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile ilk nükleer santral hamlesini çok gecikmiş olsa da 12 Mayıs 2010 tarihinde alarak santralin Rusya ile yapılacağına ve 4 ünite ile toplamda 4800 MW gücünde, yılda 36.000 GWh enerji üretimi olacağını açıklamıştı. İlk ünitesinin önümüzdeki yılda devreye gireceği belirtilmişti. İkinci proje için de Japonya hükümeti ile Sinop’ta bir santralin kurulacağı daha önce açıklanmıştı ancak son zamanlarda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez bu yıl Japonya ile takvim ve fiyat yönünden anlaşılamadığı için başka tedarikçi ile Sinop Nükleer Santralinin yapılacağını söyledi. Geçen aylarda Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili hükümetimiz yetkilileri tarafından açıklama yapılsa da Rusya yetkilileri Akkuyu NGS projesinde yer alan IC İçtaş A.Ş.’nin sözleşmesini 26 Temmuz Salı günü feshetti. Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin çatısı altındaki projede farklı ünitelerin ve reaktörlerin inşaatı için çalışan onlarca şirketten biri olan İçtaş A.Ş., santralin ana müteahhidi Concern Titan-2 tarafından projeye dahil edilmişti. Rus devletine bağlı nükleer enerji şirketi Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu’nun (Rosatom) “stratejik ortaklarından” Concern Titan-2 firmasıyla yüzde 50-50 oranında hissedar olan ortak girişim şirketi, 2019’da kurulmuştu. Ancak hisselerinin yüzde 75’ine Rosatom’un yan kuruluşu Rosatom’un sahip olduğu proje işvereni Akkuyu Nükleer A.Ş. sözleşmeyi feshetti ve İçtaş A.Ş.’yi proje dışında bıraktı. İçtaş’ın yerine 2019’da Mersin’de kurulan Rus sermayeli ve tüzel kişiliği Türkiye’de olan TSM Enerji aynı şartlarla projeye dâhil edildi. Anlaşmaya göre, Ekim 2019’dan bu yana alt sözleşmeler kapsamında devam eden tüm işler TSM Enerji’ye devredilecek denildi. Bu olumsuz durumlar çok geciktiğimiz Nükleer Enerji hamlesinde hevesimizi kursağımızda bırakmaz. Umarım hiçbir sorun olmadan ülkemizin Akkuyu projesi tamamlanır ve elektrik üretilir. Birim maliyetler Rusya ile tekrar revize edilir ve ülkemiz adına pozitif gelişmeler olur. Sadece Akkuyu’da değil ülkemizin en az birkaç bölgesinde de Nükleer Santral kurulur ve 2-3 santral ile ülkemizin elektrik ihtiyacının yaklaşık %20’si karşılanır. Çok geciktiğimiz bir enerji alanında daha hızlı ilerleyerek yılların zararını kapatabilirsek, ülkemizin yarınları adına çok hayırlı işler yapmış oluruz.” İfadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi