Bu yazıda Yıldırım Niyazi Gençosmanoğlu’nun (1929-1992) 1964 tarihli Yeni Fırat Dergisi’nin 21. sayısında çıkmış “Ağın” konulu bir yazısı var:
“Ağın halkı, her devirde geçimini gurbette aramaya mecbur kalmış, dışarıdaki kazançla, içteki cılız ekonomiyi beslemeye ve yürütmeye çalışmıştır.
30 yıl öncesine kadar tarım alanında oldukça faal bir durum gösteren, fakat her yıl geçtikçe çiftçilikten biraz daha uzaklaşan halk, bugün ekmeklik buğdayının %90’ını dışardan almak durumuna düşmüştür.
Eskiden beri narı, üzümü ve çeşitli meyveleriyle meşhur olan Ağın, bu özellikleriyle de zamana ayak uyduramamış, hiçbir memlekete nasip olmayan ve başka hiçbir yerde lâyıkıyla yetiştirilemeyen “kış üzümü”nü Türkiye çapında geliştirip üretememiştir. Badem içi, dut kurusu gibi ürünleriyle de geçimini temin eden Ağınlı bunları atalarından ileri bir merhaleye ulaştırmak çabasını göstermekten uzak kaini ıştır. Okuyanların çeşitli şehir ve kasabalarda memuriyetlere geçmeleri, memlekette kalanların onların ellerine bakmaları çalışma ve hamle gücünü kırmıştır. Ağın halkının okumaya ve okuyunca memur olmaya karşı hevesi yaratıcı kudretlerini kırmış «ekmeği taştan çıkarma» yeteneklerini aşındırmıştır.
İlçe merkezi olduğu taktirde gelişme olacağı vehmiyle bucaklıktan ilçeliğe geçirilen Ağın, bu teşkilât değişikliğinden de umulduğu gibi bir ilerleme kaydedememiş, hatta halkın omuzlarına birçok külfetler yüklemiştir.
İktisat ve ziraat tahsil eden Ağınlı gençler, memleketleriyle birazcık olsun ilgilenseler, geleneksel usuller dışında modern meyvecilik ve bağcılık, Ağın’da elle tutulur bir ekonomik kalkınma yaratılabilir kanısındayız. Fakat bu düşüncemiz bir temenni ve hayâl olmaktan ileri gidemeyecek, Ağınlı toprağına, suyuna ve eşsiz nefasetteki ürünlerine sırt çevirerek yaşayacaktır. Öyle sanıyoruz ki, bugün için Ağın halkı bütün umduğunu Keban Barajı'nın yapılmasına ve “Baraj”ın getireceği endüstriyel faaliyetlere bağlamış bulunmaktadır. Bu hususta şimdiden kesin bir hüküm verilemeyeceği gibi, barajın Ağın’a hangi yönlerden neler getireceği de kesin olarak söylenemez.
Sosyal durum
Ağın halkı öz be öz Türk olup, Anadolu Türkünün bütün özelliklerini taşımaktadır. Türkçe, mahallin özelliğini belirten bir şiveyle konuşulur. Genel olarak kültür dili hakimdir ve mahallilik her geçen yıl biraz daha silinmektedir. Mahalliliğin silinmesi yalnız dil alanında değil örf ve adetlerde de kendini açık bir şekilde gösterir. Bunda okumuşluğun ve büyük şehirlerle daimî temasın payı elbette ki büyüktür.
Ağında Anadolu’nun başka bölgelerine hiç benzemeyen taraflar görmek ve sezmek de mümkündür. Şöyle ki; Ağın ve çevresi halkı, munis, mütevekkil ve sadıktır. Kuruluşundan bugüne kadar gecen zamanda meydana gelen siyasî ve içtimaî değişlikleri yadırgamamış, her devrin getirdiklerini hemen, fakat şuurla benimsemiştir.
Misafir severliği en sıcak ve samimi şekilde devam ettiren Ağın halkı, bu hasletiyle görenleri hayran bırakmasını daima bilegelmiştir.
Toplumsal hayatında önemli yer tutan düğün adetleriyle ne Elâzığ’a ne Malatya’ya, ne de komşu bulunduğu Erzincan’a benzer. Nev’i şahsına münhasır bir folkloru ve özel bir “dünya görüşü” vardır.
Eğitim ve öğretim
Ağın’da, belediye hudutları dahilindeki köy okullarıyla birlikte üç ilkokul tam kadro ile faaliyettedir. Nahiye merkezi olduğu zaman halk tarafından inşa edilen Ortaokul, ilkokul öğretmenlerinin desteğiyle normal öğretime devam edebilmektedir. 17 köyü ve her köyünde bir ilkokulu mevcuttur.
Anadolu’nun şehir ve köylerinde Ağınlı üç yüze yakın bay ve bayan öğretmen ve yüksek öğrenim yapmış çeşitli meslek sahibi yüzlerce genç memleket hizmetinde bulunmaktadır.
Ayrıca orta ve ilk tahsil görüp de «Devlet Demir Yolları» gibi birçok iktisadî devlet teşekküllerinde memur ve müstahdem olarak çalışan yüzlerce Ağınlı saymak mümkündür. Ağın, Türkiye’de, nüfusu nispetinde en çok okumuş adam çıkaran yerdir. Ve bu özelliği ile övünç ve kıvanç duymaktadır.”