MİLLETİN İKİ “SERVET”İ

               Hayatta Servet isimli birçok tanıdığım oldu. Her insan kıymetlidir, ancak bu tanıdıklarım içinde ikisi vardı ki anlatmaya kelimeler yetmez.

               Biri çocukluğumdan itibaren tanıdığım, gönül dostum ve dava arkadaşım Servet KABAKLI’dır.

               Servet KABAKLI’nın Renk Sineması’nın üst tarafındaki “Foto Aybala” adlı fotoğraf stüdyosu bizim devam ettiğimiz bir mahfildi. Bünyamin EROĞLU, Fethi NAMLIOĞLU, İsmail EROĞLU ve daha birçok “Ülkücü Şahsiyet” bu mahfilde vakit geçirir, “Ağabeylerimiz”den feyz alırdık.

Servet KABAKLI, 13 Mart 1956 tarihinde Elazığ’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise tahsilini Elazığ’da tamamladıktan sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne girdi. Daha sonra yatay geçişle geldiği Fırat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1981 yılında mezun oldu.

Genç yaşta Elazığ Uluova Gazetesi’nde başladığı gazetecilik mesleğine ömrünün sonuna kadar devam etti. Tercüman Gazetesi Elazığ muhabirliği; Elazığ ve Yeni Harput gazetelerindeki yazarlığı derken; Tercüman gazetesi Erzurum bürosu ile Anadolu Ajansı Erzurum muhabirliği görevlerini sürdürdü.

29 Mayıs 1979 tarihinden itibaren Tercüman Gazetesi’nin İstanbul’daki merkezinde çalışmaya başladı. Ayrıca Yeni Haber ve Türkiye gazetelerinde çalıştı.

O yıllarda, Amcası Ahmet Kabaklı’nın yakınında oldu. Kabaklı Hoca’nın kurucusu olduğu Türk Edebiyatı Vakfı’nda vakıf müdürlüğü ve Türk Edebiyatı Dergisi yayın yönetmenliği yaptı.

Sovyetlerin dağılmasından sonra Türkiye’den Uluğ Türkistan’a sefer eden ilk gazeteciydi. O seyahatteki tespitlerini ve gördüklerini, sanırım, Türkiye gazetesinde yayımladı.

Servet KABAKLI Uygur Türklerinin yurdu Doğu Türkistan hariç bütün Türk yurtlarını gezmişti.

Röportaj ve seri röportaj dalında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından yılın gazetecisi seçildi. Ayrıca Türk Basın Birliği tarafından yılın gazetecisi ödülüne layık görüldü.

Değerli Hocamız Ahmet Kabaklı’nın vefatı (8 Şubat 2001) sonrasında, Hoca’nın vasiyeti üzerine, Servet KABAKLI Türk Edebiyatı Vakfı başkanı oldu.

Yeniden yayın hayatına başlayan Tercüman Gazetesi’nde başyazarlık yaptı. Daha sonra Yeniçağ Gazetesi’nde yazmaya başladı. 28 Ağustos 2015 tarihinde İstanbul’da Hak’k’a yürüdü.

Servet KABAKLI kıymetli bir dost olmanın yanında tutkulu bir dava adamıydı.

Sultanahmet’te kendi işyerinin de bulunduğu İsa Yusuf ALPTEKİN Parkı’na sabotaj yapmaya kalkışan Çin ajanlarını kovalaması hafızalarımızdadır.

Elbette bu “Millet” için yaptığı çok işler oldu. Vefatı biz dostları ve sevenleri yanında Türk Milleti için de bir kayıp oldu. Mevlȃ rahmet eylesin.

               Diğer “Servet’imiz” ise Servet SOMUNCUOĞLU’dur. Maalesef, Servet Kardeşimi geç buldum, çabuk kaybettim.

               Bir Devlet kurumu için hazırlanması gereken araştırma yazısıyla ilgili olarak, ortak dostumuz, dönemin MHP Sakarya İl Başkanı aziz dostum Hamdi KILIÇASLAN vasıtasıyla bana ulaşmıştı. Daha sonra beni Çanakkale’nin Koşuburnu Köyü’nde çektiği “Koşuburnu’nda Düğün” belgeselinde “Müzik Danışmanı” sıfatıyla görev almam için davet etti.

               O belgeselde bir hafta süreyle geceli gündüzlü beraber çalıştık. Sabahlara kadar süren bilimsel sohbetler, tartışmalar doyumsuzdu.

               Servet kardeşim bir yapımcı, fotoğraf sanatçısı ve araştırmacı-yazar olarak tanınıyordu ama, o seyahatte ben onun aynı zamanda bir bilim adamı olduğunu anladım.

Konulara metodik yaklaşımı ve analizi ile, isminin önü kalabalık olan, birçok akademisyene taş çıkartırdı.

Daha sonra “Tamgalar-Denizli” belgeselinde beraber olduk.

14 Mayıs 1964’te Bursa, Karacabey’de dünyaya gelen SOMUNCUOĞLU, aslen Giresun Eynesil’lidir.

Sakarya Arifiye Öğretmen Lisesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümlerinden mezun oldu.

1988-2004 yılları arasında TRT İstanbul Radyosu'nda prodüktör olarak “Anadolu’yu Vatan Kılanlar”, “Tarihimize Şan Verenler”, “Gönül Dünyamızı Aydınlatanlar” adlı programlara hayat verdi.

“Tarihin Büyük İhanetleri”, “Günle Gelen”, “Günün İçinden”, “Müzikli Edebiyat”, ''Türkülerle Yaşamak'', ''Aşkın Has Bahçesinde'', ''Tarihte Yolculuk'', “Yeni Bakışlar” ve daha birçok programın prodüktörlüğünü yaptı.

“Don Kazakları” başta olmak üzere birçok kitap yazdı. Atlas Dergisi ile Türk Edebiyatı dergilerinde çeşitli yazıları yayımlandı.

Servet Somuncuoğlu, "Sibirya'dan Anadolu'ya Taştaki Türkler" kitabı ile 2008 yılı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Sosyal Bilimler Araştırma Ödülü'nü kazandı. 2012 yılında 1. Altın Yunus Denizcilik Başarı Ödülleri, Basın Dalı, En İyi Belgesel Ödülüne layık görüldü.

Prodüktörlüğün yanı sıra fotoğraf sanatçılığı da yapan Somuncuoğlu, Rusya, Çin, Moğolistan, Kırgızistan, Kanada, Azerbaycan, Kosova, Macaristan ve Avusturya gibi dünyanın birçok ülkesinde araştırmalar yaptı ve fotoğraflar çekti.

Ben tanıdığımda TRT İstanbul Televizyonu'nda prodüktör olarak görev yapıyordu. İlk yönettiği "Karlı Dağlardaki Sır" isimli belgeseli ses getirdi. Daha sonra “Damgaların Göçü” ve “Zamana Karşı: Kazdağı Koşuburnu Türkmenleri” ve “Tamgalar-Dengizli” belgesellerini yönetmişti.

“Saymalı Taş”, “Tamgalı Say”, ve “Gobustan” başta olmak üzere Türkiye ve Dünyanın birçok yerinde “Taştaki Türkler”in izini sürdü.

Yaptığı çalışmalar Türk tarihini değiştirecek mahiyetteydi.

Nitekim vefatından önceki Karadeniz seyahati sırasında yaptığımız telefon görüşmesinde: “Hocam artık her şey aydınlandı. Eldeki bilgilerle atağa geçme zamanıdır. Türkler Anadolu’da binlerce yıl önce vardı. Uluğ Türkistan (Merkezȋ Asya) ve Küçük Türkistan (Türkiye) arasında karşılıklı göçler oldu. Tarih değişecek” demişti.

Ancak ömrü vefa etmedi. Maalesef Aziz Dostum Servet SOMUNCUOĞLU’yu genç yaşta (49) ve projelerini tamamlayamadan kaybettik.

Babasının vefatı sonrasında, Koşuburnu belgeselini çekmeye giderken Bursa’daki “Baba Evi”ne uğramış Annesi ve Ablası’nın hazırladığı yemeklerden yedikten sonra babasının mezarına varmıştık. Babasının mezarının yan tarafı çiçeklerle dolu bir alandı. Bana o alanı gösterip “Hocam burası ne kadar güzel” demişti.

Servet Kardeşimi 5 Ağustos 2013 tarihinde Bursa’nın Karacabey İlçesi İsmetpaşa Köyü’ndeki mezarlığa defnettikten sonra, mezarı başında biraz kaldım. Neden sonra, defnedildiği yerin bana gösterdiği yer olduğunu anlayarak ürperdim. Servet kardeşimi babasının yanındaki o “Güzel yer”e defnetmiştik.

Geride onlarca kitap, belgesel, röportaj ve makale ile önemli bir miras bıraktı Servet SOMUNCUOĞLU.

İki Servet de sevenleri ve yakınları dışında Türk milleti için büyük kayıp oldu. İkisi de çalışmaları ve eserleriyle tarihe not düşüp damga vurdular.

Mevlȃ ikisine de rahmet eylesin.

"Dünya döndükçe, Türk'ün tarihi, dili ve kültürü Orhun Çağlayanı gibi sonsuza dek akacaktır."  Servet Somuncuoğlu

Esen kalınız…