MALAZGİRT- 1071’İ TEFEKKÜR EDELİM…

26 Ağustos 2024 tarihinde inşallah Malazgirt Zaferinin 953.nci yıldönümü en üst düzeyde yapılacak katılımlarla kutlanacak.  Bu kutlamalar şüphesiz ki, Malazgirt Zaferine büyük anlamlar kazandırıyor.

Öyle ki, 26 Ağustos 2023 tarihinde sadece Muş Yerel Basınında değil, “Ulusal Basınımızda Malazgirt- 1071 Zaferi…” sadece bir gün değil/ günlerce yer alacaktır. Anadolu Coğrafyasının stratejik konumu bir daha gözler önüne gelecektir. Malazgirt-1071 Zaferi sadece Türkiye’de de değil, “gönül coğrafyamızda da bir büyük çağlayan olarak…” dile gelecektir.

81 İlimizde de, bu ülkenin evladına, “Malazgirt Neresidir?”  sorularını yönelttiğimizde; ‘milli his ve şuurla beslenmiş cevapları almak isterim’ Bu cevaplarda elbette ki tarihi soluklamak hakkına da bu ülkenin bir ferdi olarak da hakkımız var.

Ömer Hayyam, “Tarih, kâinatın vicdanıdır!” der. İmam Şafi, “Tarih okuyanın zekâsı artar…” der. Malazgirt-1071 tarihin seyrini değiştiren bir büyük zaferdir. Bizim tarihimizde, “Zaferlerin Tacı/ veya anası…” olarak da isimlendirilir.  Alparslan, “Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır.” Bizler, ‘coğrafyayı vatan yapan şuura hâkim olmalıyız!’

26 Ağustos 2023 tarihinde Malazgirt ve Ahlat bir daha Anadolu’nun kalbi/ o kalbin ritmi olacak!

Medine’nin manevi ikliminden Maveraünnehir’e, Maveraünnehir’den Anadolu’ya asırları müjdeleyen kutlu bir yolculuk…

Malazgirt-1071’lerde böyle bir yolculuğu düşünürüm! O sımsıcak insanımızın ruhunu saran manevi cereyan öylesine gür esecekti ki…

Malazgirt-1071’lere baktığımızda, “İslâm’ın altın çağıdır…” Anadolu’nun fethi, İstanbul’un fethinin de dört asır öncesinden mucizevi anlamda habercisidir. Türkler Anadolu’ya geldiklerinde çok yüksek bir ilim ve kültürle geldiklerini söylemek isterim. Bu asırda yetişen bilim adamlarının isimlerini de lütfen hafızalarımıza taşıyalım;

Ali bin İsa (940-1010) Tıp, Ebu Nasr Mansur (960-1036) Matematik-Astronomi,                                   

El- Kereci (953-1029) Matematik, İbn-i Sina (980-1037) Fizik-Tıp,

İbn-i Heysem (965-1040) Fizik, Tıp Biruni (973-1048) Astronomi, Matematik, Tarih

Ebu Said Gardezi (? – 1061) Coğrafya, Tarih

Ebu Hasan Behmenyar (993-1066) Astronomi, Ali bin Rıdvan (998-1066) Fizik, Tıp

Yusuf Has Hacip (1017- 1077) Siyaset bilim, Zerkâlî (1029-1087) Astronomi)

Bekri (1014-1094) Coğrafya, İbn Hazm (994-1064) Tarih

Dânî (1068-1134) Geometri-Fizik, Kaşgarlı Mahmut (1008-1105) Dil, Tarih

Burada sadece bir asrın, ‘aydın yüzlerini…’ sadece isimleriyle vermeye çalıştık.

Alparslan Anadolu’ya sadece kılıçla gelmiyordu… “Yüksek bir bilimle/ irfanla/ ilim ehliyle birlikte geliyordu…”

Malazgirt-1071, Türk-İslâm tarihinde bir dönümdür… Hakk’ın rahmeti, bereketi, ihsanı, ihlası üzerinde; ‘coğrafyayı vatan yapacak bir dönüşümdür…’

Malazgirt-1071 Zaferiyle birlikte, “İnna Fetahne Leke Fethan Mübina” ayetini okurum!

Mealen, “Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik…” Allah-u Ekber

Malazgirt’in öncesinde Bedir Zaferini düşünürüm. O zaferde Allah Resul’ünün mübarek duaları;

“Allah’ım! Bana yaptığın vaadini yerine getir! Allah’ım! Bu bir avuç Müslüman mücahit helâk olursa, artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz.”

Öyle içli bir dua ki, Yüze Rabbimiz, Resul’üne İstanbul’un fetih müjdesini verecektir.

“İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.”

Malazgirt-1071’i şöyle bir tefekkür edecek olursanız, Anadolu Coğrafyasının bir bakıma; “kapı ve kilidi hükmündedir…”

Gazi Alparslan Atının üzerinde askerine seslenir; “Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. Ben nefsimi Allah’a adadım. Benim için şehadette, muzaffer olmak da bir saadettir. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir!”

Malazgirt-1071 bizim tarihimizde, “zaferlerin anası!” olarak anılır. Bu zafer bizlere Anadolu’yu vatan yapan bir şuuru ve İstanbul’un fethini de haber verecektir. Öyle ki, Malazgirt-1071 ile artık İstanbul’un Anadolu’ya bakan surlar yıkılmıştır (?)

Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya, “Alp Arslan Marşı” isimli şiirinde şöyle diyecekler;

“Kars’ım, Ankara’yım, Van’ım Bolu’yum

Boğazlardan geçen fetih yoluyum;

Muradına ermiş Anadolu’yum;

Tanrı özenerek kurmuş yapımı…

Selçuklu Alp Arslan, açtı kapımı.”

Allah rahmet etsin Destanların Efendisi Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun “Malazgirt Destanı” eseri bir neslin hafızasında yer etmiştir;

“Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,

Anadolu başlar, vatan olmaya…

Kızılelma’ya hey… Kızılelma’ya!

En güzel marşını vurmada mehter;

Ya Allah… Bismillah… Allahuekber…

Bu millet, Malazgirt-1071’den Anadolu’ya kimliğini kazıyarak, ona ruhunu vererek, milli bir heyecan içerisinde yürüdü…

“Bir ulu rüzgâr, Ahlat’tan Harput’a

Kubbet-ül İslâm şehrinden merhaba

Yürür dalga dalga; dağ gibi ordu

Çağ yürür fersah fersah fetihlere

O aşk ile MALAZGİRT Meydanında

Düşünürüm at kişnemelerini

Kılıç seslerini, nağralarını

Dinlerim, asırların müjdesini…

Şehir şehir nebilerden çağrı var

Çağrıların mana yüklü bağrı var.”

Malazgirt-1071’lerden 2023’lerin Türkiye’sine birlikte Merhaba diyeceğiz…

Malazgirt, 952 yıl, bu milletin yüreğinde taşımaktan büyük bir vecd duyduğu milli bir şuurdur…

Bizleri bugünlere taşıyan da o şuur değil midir ki…

“Bu milletin külüne üflesen altından iman çıkar!”

Vallahi takdire şayan bir büyük tarihle irfan çıkar…