LİRAİZASYON

    Yeni ekonomi dönemi ile Türk Lirası diğer ikame para birimlerine karşı değerlenmeye başladı. Doları ikame olarak TL yerine kullananlar veya birlikte kullananlar artık TL’ye dönmeye başladılar. Başta bankacılık olmak üzere bireylerin, şirketlerin varlık ve yükümlülüklerinde TL’nin artırılması, Liralaşma veya Liraizasyon ağırlıklı bir yapılaşmadan kaynaklıdır.

    Türk Lirası’nın değerini korumasında en büyük engel enflasyondur. Enflasyonun artış hızının azalması ile birlikte TL istikrar kazanacaktır.

      Dolarizasyon ile yaşamaya alışmış bir ekonomide normal ekonomiye geçiş süreci uzun süreceği için, tüketici ve üretici alışkanlığında değişiklikler kolay olmayacaktır ve tüketim kalemleri talebinde ithalat artışları da bunu göstermektedir. Nisan ayında Çin'den yapılan ithalat 3 milyar 754 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 327 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 242 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 984 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 331 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,4'ünü oluşturdu. Mayıs ayı verilerinde ve ileri aylarda ithalat rakamlarında artışlar görebiliriz.

    Ülkemizde yerleşiklere Döviz tevdiat hesabı açılmasının amacı, varlıklarını yurt dışına çıkarmalarını önlemek içindi. Sonraki yıllarda dövizlerini birikim ve değer kazanım amaçlı tasarruf etmeye başlayınca ‘Mevduat Dolarizasyonu’ oluşmaya başladı. Geçmiş yıllarda ülkemizde yaşanan krizler dolayısıyla ‘Yükümlülük Dolarizasyonu’ gibi bir kavramlar oluşmuştur. Yükümlülük dolarizasyonu; kamu ve özel ekonomik birimlerin, yabancı para cinsinden büyük miktarda yükümlülüklerinin bulunması anlamına gelmektedir. Hem varlık hem de yükümlülük dolarizasyonu “Finansal dolarizasyon” kavramını oluşturmaktadır. Uluslararası ticarete konu olan döviz işlemleri ise dolarizasyon olarak adlandırılamaz.

   24 Mayıs itibariyle bankalarda toplam yabancı para mevduatı 203 milyar dolardan 201 milyar dolara gerilemiştir. Yurt içi yerleşiklerin ise 153 milyar dolardan 152 milyar dolara gerilemiştir. Türk lirası tüm bankalar toplam mevduat ve fon hesapları ise 16.486.498.877 TL’den 16.634.353.549 TL’ye yükselmiştir. Dövizden TL’ye geçiş hızla sürmektedir.

   Yabancıların Devlet iç borçlanma ve Özel şirket borçlanma senetleri alımları devam etmektedir. Dibs ve Özel şirket borçlanma senetleri stokları 9 milyar 857 Milyon dolar oldu. Geçen hafta ise stokları 8 milyar 191 milyon dolarıydı. Yabancılar bu kadar yoğun TL mevduat enstrümanlarına geçmelerine rağmen, yerli şirket ve bireylerin dolarizasyon alışkanlıklarını sürdürmeleri, geçmişin alışkanlıklarından ve çeşitli korku histerisi içinde olmalarından kaynaklamaktadır ve ekonomide buna “raket etkisi” demekteyiz. Hisse senetleri yatırımcılarında da bu histeri veya raket etkisini görmekteyiz. Alışkanlıklar ve pozisyon değiştirme maliyetlerinden dolayı yeni ekonomiye uyum sağlayamamaktadırlar.

     Başta dolar olmak üzere döviz fiyatlarının TL karşısında stabil kalması, döviz borcu olan şirketler için yurtdışından sendikasyon borçlanma kredisi alan bankalar için maliyet azaltıcı bir unsur olacaktır. Şirketlerin döviz kredi borçlanmaları 1 haftada 4.7 milyar dolar arttı, bu yılki artış 20 milyar doları geçti.

    Üretiminde veya faaliyetinde ithal girdisi yüksek olan şirket ve üretim yerleri için bu dönem maliyetlerinde düşüşler göreceğiz. Bu maliyet azalışlarını 6. Ay bilançolarında göreceğiz.

    Bunun yanında yaptıkları işlerin karşılığını döviz ile alan şirketler -yazılım, teknoloji, ihracatçı şirketler, turizm sektörü- dövizin stabil kalmasından dolayı kur farkı zararı yazmak durumunda kalacaklardır.

    Yeni ekonomi düzeninde enflasyon ile mücadele öncelikli olduğu için TL’nin değerlenmesi devam edecektir, döviz bolluğu yaşanacaktır, Altında beklentim ise, TL altın fiyatı Ons ve dolar fiyatından formülize olduğu için, bir değer artışı olsa bile enflasyon altında kalacağı için reel zarar oluşacaktır.

    Son haftalarda yabancı fonların dolar getirip TL enstrümanlarına yatırım yapmalarına -Carry Trade dediğimiz işlemlerine -LİRAİZASYON diyebiliriz artık.

    Mevduat faizleri de (Yurt içi yerleşiklere) reel bir getiri oluşturmayacaktır. Borsa İstanbul’da bu yeni ekonomiden nasibi alacak ve buna uyum sağlayan şirketler ön plana çıkacaktır.

    Türk Lirasının saltanatı epey sürecek ve buna göre planlama yapanlar Lale devrini yaşayacaklar.

Hayırlı bir ay, hayırlı bir yaz geçirmenizi dilerim.