KUVÂ-Yİ MİLLÎYECİ BİR ELÂZİZ GAZETESİ

 

Kurtuluş Savaşı, Türk Basın Tarihi’nin önemli aşamalarından biridir. Osmanlı’nın son dönemlerinde büyük gelişme gösteren Anadolu yayın yaşamı, “Millî Mücadele”de büyük işler başarmış, toplumun her kesimini kucaklamış ve kutsal savaşımızın sözcülüğünü yapmıştır.
Bu dönemde İleri, Vakit, Tasvir-i Efkâr, Akşam İkdam, Tercüman, Tanin Kurtuluş Savaşımızı desteklerken, Alemdar, Peyam-ı Sabah ve Aydede gazeteleri ise açıkça Ulusal Savaşa karşı çıkmışlardır.
Kurtuluş Savaşı döneminde Atatürk’ün “Gazi Basını” diyerek adlandırdığı ve Millî Mücadeleye destek vermek amacı ile çıkarılan 22 gazeteden biri de Elazığ’da Satvet-i Millîye (millî direnç) adıyla yayımlanmıştır.
Anadolu Müdafaa-i Hukuki Millîye Cemiyeti’nin Doğu Anadolu’da ilk şubeleri Erzurum ve Elazığ’da açılmış olup, Elazığ’da 24 Şubat 1922 Tarihinden itibaren 41 sayı yayınlanan ve vilayet matbaasında basılan Satvet-i Millîye Gazetesi çok önemli bir görev üstlenmiş, son sayısı 15 Temmuz 1923 tarihinde çıkmıştır.
Hoğuluzâde Mustafa Hulusi Bey’in imtiyaz sahibi, Etem Ruhi Bey’in yazı işleri müdürü olduğu “Halk efkârına hadim siyasi Türk gazetesidir” alt başlığıyla  çıkan Satvet-i Milliye gazetesi siyasal, edebî, bilimsel ve mizah yazıları ve karikatürleriyle haftada bir yayınlanmış olup Anadolu basınında Mustafa Kemal’in resmini de yayımlayan ilk gazetedir.
Mutlaka günlük bir karikatürün de olduğu gazetede karikatürleri çizen Macarzade Mustafa Hakkı Bey ile birlikte yazarlar arasında Rahmi-i Harputî, Süleyman Faik Bey, Hacı Hayri Bey, Çırpanizâde Ali Haydar Bey, Bedii Nuri Bey, Osman Fahri Bey, Osman Remzi Bey vardır.

Ömer Sami Coşar’ın  ‘Millî Mücadele Basını’ adlı yapıtında bu gazetenin kuruluş öyküsüne ve içeriğine yer verilmiştir:               

Bu vilâyette, Cihan Harbinin ortalarına kadar hususi hiçbir gazete çıkmamıştı. Savaşın sonu gözükürken ŞARK adlı gazete intişar etmiş (yayınlanmış), Mustafa Hulûsi, Etem Ruhi gibi gençler, daha lise sıralarında iken, buna yazı yetiştirmişlerdi.

Millî Mücadelenin üçüncü yılında ŞARK bu gençleri artık mânen doyuramaz hale geliyordu. Yobazların, mütegallibelerin tesirine kendini kaptırmış;  gençler de teker teker ayrılmışlardı. İstiklâl Savaşının müjdelemekte olduğu yeni fikirleri, inkılapların savunuculuğunu yapacak yeni bir gazeteye lüzum duyuluyordu. İşte bu düşünüşün mahsulü olarak SATVETİ MİLLÎYE 24 Şubat 1922 tarihinde çıkmaya başlıyordu.              

Daha ilk nüshada hedeflerini ilân etmişlerdi: ‘Bundan sonra savsaklama ile geçirecek bir dakika bile vaktimiz kalmamıştır. Muvaffakiyetle başlayan Anadolu inkilâb-ı kebirinin süratle tekemmülüne şediden muhtacız.  Her safhada, her sahada bunu ihzara çalışmak ihmali kabil olmayan bir vazifedir’              

Satveti Millîye, belediye işleri üzerinde de titizlik gösteriyor, tenkitten kaçınmıyordu. Mütegallibelerden sonra, gençlerin gazetelerinden hoşlanmamak sırası Vali Süleyman Sami’ye gelmişti. Her nüshasında canlı karikatürler sunarak, okuyup yazması olmayanların bile ilgisini çekmişti. Gazetenin bir yazısında: ‘Kolsuz, kanatsız, Nasrettin Hoca’nın Leyleğine dönen Palikarya sürüsü, bütün günahları, bütün cinayetleri ile Akdeniz’in mavi sularına gömülecek ve Kordonboyun’da Türk bahadırları da bütün cihanla beraber bu hale kahkahalarla güleceklerdir’ diye yazıyordu.

Beş ay sonra aynen vukua gelecek bir hadiseyi bu derece doğrulukla önceden tasvir eden kimdi? Edirne Askeri Lisesinde öğrenci iken, Millî Mücadelenin başladığını görüp, mektebin mührünü taklit ederek Anadolu’ya iltihak eden 18 yaşında bir genç: Başyazar Ahmet Kemal!              

“Satveti Millîye, Millî Mücadele gazetesiydi! Anadolu basınında yenilik teşkil eden karikatürleri ile mücadele ruhunu daha geniş kitlelere götürüyordu. Valinin bunu düşündüğü yoktu ki! Düşünmüş bir hayli, kendisini ortaya çıkarmadan bu gazeteyi kapatmanın formülünü bulmuştu: ‘Veremeyecekleri kadar para isteyin yazılarını dizmek için’ , Elâziz’de başka matbaa da olmadığına göre!              

Aradan bir hafta geçmişti! Öylesine sevinçliydiler ki! Beş ay evvel müjdeledikleri ve o zaman birçok kimselere hayal gibi gelen hadise nihayet hakikat olmuştu. Boyu kırpılmış gazetenin ilk sahifesine süslü çerçeve içine manşeti yerleştiriyorlardı:

‘Mukaddes ordumuz İstiklâl cidâlinin (savaşının) birinci hatve-yi zaferini (zafer adımını) atarak Afyonkarahisar’ı işgal eylemiştir.’