Kadim şehir Elazığ; kültürü, töresi, örfü, adetiyle gerçek-ten güzelim Anadolu'nun ender şehirlerinden biridir. Köklü Elâzığ, Harput kültürünün yaşatıldığı yukarı Fırat kültürüyle yoğrulmuş Türkmen köyü Keban ilçesinin Denizli köyü...
Köy gerçekten tam bir açık hava müzesi niteliğinde.
Kaya mezarları, tarihi mağaralar, Denizli kervansarayı, tarihi konakları ile eşsiz bir yerleşim.
Köy; Keban ilçesine 8 km uzaklıkta olmasına rağmen, tam bir yukarı Fırat havzası özelliği taşımakta.
Buraya geldiğimde kendimi Arapkir veya Kemaliye ilçesinde gibiymiş hissediyorum.
Köyde Selçuklu dönemine ait eşsiz bir kervansaray bulunmakta.
Tam 800 yıllık bu kervansaray, halen dimdik ayakta.
Görmeye değer muhteşem bir yapı...
Hacı Fevzi Celayir konağı Elâzığ'ın ilk milletvekillerinden...
Köye geldiğim mevsim sonbahardı.
Yapraklar sararmış...
Ayvaların, orciklerin, pekmezlerin yapıldığı vakit. Köyün her yerinde bir kültür abidesi...
Çalışan emekçi kadınlar.
Deyişler söyleyen Dede Abbas.
Şiirler yazan Süleyman amca...
Nereyi çekeğimi şaşırdım.
Tabi kendim derlemeci olduğum için köyün eski zaman-larından gelen bir türkü varmış onu dinlemek istedim.
Acaba nasıl bir ezgi çok merak ediyordum.
Bir baktım Berkant kardeşimle Dede Abbas mahlaslı Abbas Ertürk konağa geliyor..
Dev gibi, uzun kalın sesli, bas bariton seslerde bir amca...
Nimri Dede'nin de yeğeniymiş.
"Selam aleyküm" Deyip, sazı kılıfından çıkarttı.
Kısa bir akortlama yaptı
İşin açıkçası bu kadar iyi çalabileceğini düşünememiştim.
Vurdu saza.
Lakin çok sert bir çalım tarzı vardı.
Bir ara göz göze geldik.
Sonra sözlere başladı, benim kamera açık.
Ama ne ses!
Davudi bir eser.
Ne güzel ezgiler..
O an aklımdan geçti.
Dedim; "Allah'ım iyi ki bu coğrafyanın çocuğuyum."
Ne güzel ezgilerle büyüdük.
nime
Ne güzel insanlar tanıdım, ettim.
Genç yaşımda bu kültür ile hemhal oldum, ne büyük nimet.
Türkünün sözleri beni benden aldı...
Şöyleydi sözleri;
Çitillikten düştüm, delindi tepem Kulağımdan düştü, incili küpem Eğil ağam, eğil öpem Öpem öpem, gül suyu dökem Kıtırıkli terlik, ağzı örmeli İnsan sevdiğini, her gün görmeli Her gördükçe ona, bir gül vermeli Oda her yiğidin, harcı değildir...
Ne kadar güzel, saf cümlelerden oluşan bir türküydü...
Kıtırikli terlik gözümün önüne geldi...
Çocukken giyerdik.
Çıkıntıları olduğundan "kıtırikli" denilirdi...
Kaymayı, düşmeyi engellemek için...
Şimdilerde bu terlik türkülerde, masallarda, ninnilerde artık.