KARABAĞ’DA BİR MİLLETİN ZAFERİ…

27 Eylül’den 10 Kasım’a kadar süren,  Karabağ’ın 44 gün süren İstiklal Savaşı…

O tarihi zafer, “10 Aralık 2020 tarihinde Bakü’de taçlanıyordu!”

Hatırlanacağı üzere, Türk askeri bu tarihi kutlamalara, ‘2783 Mehmetçikle katılacaktır’

Karabağ’da, Azerbaycan askeri, ‘2783 şehit vermiştir…’  

“Bir millet, iki devlet…” sözleri artık yüreklere kazınmıştır.

Kedere, sevinçte, acıda, tarihi her adımda, “Bir ve Beraber Olmanın…” getirdiği zafer…

Azerbaycan’ın Karabağ Zaferinin 4. Yıl dönümü, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı (TÜRKSOY), Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği ve Ahmet Cevad Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen, “Selam Türk’ün Bayrağına” isimli konserle kutlanacak…

10 Aralık 2020 tarihi, “Bakü’de yükselen Bayrak…” O bayrak, 21. Asrı işaret ediyor; “Türk Asrı…”

Bu nedir, “Bir milletin dirilişi…” Aynı tarihe, kültüre, kadere, kedere ortak, Azerbaycan-Türkiye, “İki Devlet, Bir Millet…” Bir millet olmanın ruhunu Karabağ’da yaşadık!

Tarihi ittifak, Karabağ’ı, Ermeni işgalinden kurtarıyordu!

Sadece Ermeni işgalimi, “MİNS üçlüsüne de tarihi tokat vuruluyordu!”  Bu bir ve beraber olma şuuru elbette ki, Sevr’i hortlatmak isteyen şer ittifakı dersini alacaktı!

Terör örgütleri, ‘batının örtülü gücü…’ Bu artık, aleni olarak bilinen bir gerçek! Tarihi Karabağ Zaferini hatırlayınız, şer ittifak terör gücünü,  Karabağ’a da taşıdılar!  Neticede, kendi tuzaklarına düştüler!

27 Eylül’den 10 Kasım’a kadar süren,  Karabağ’ın 44 gün süren İstiklal Savaşı…

Hatırlayalım, O tarihi zafer, “10 Aralık 2020 tarihinde Bakü’de taçlanıyordu!” Türk askeri bu tarihi kutlamalara, ‘2783 Mehmetçikle katılacaktır. Karabağ’da, Azerbaycan askeri, ‘2783 şehit vermiştir…’

O şehadetle bütünleşen ordu, budur İşte! Azerbaycan, Kafkaslardan; Türk Dünyasına açılan kapıdır…

Bu milletin destanlarını yazdığı, ATA YURDUDUR! Anayurt’la, Atayurt arasında, ‘duvar örmek istediler. 10 Aralık 2020 tarihinde; o duvarın/ tuzağın yıkıldığını yaşadık! Bakü’de,  Bir asrın tarihini okuyunuz; ‘birleşen yollar…’

Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluş yılı, 1918’lere uzanır…

Azerbaycan Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı, Mehmet Emin Resulzâde ’dir… Bu güzel insanın mezarı Ankara’dadır…

Resulzade ’nin,  tarihe geçen sözü, “Bir defa yükselen bayrak bir daha inmez!”

Azerbaycan Cumhuriyetinin bayrağı hakkında,  İlk hükümet kararı, bir asır öncesine kadar gider

1918 tarihinde; ‘kutlu karar’ alınacaktır. Azerbaycan Bayrağı, ‘renkleriyle…’ bir milletin kimliğidir

O kimliğin ruhaniyetinde; “Turan’ı da, Kızılelma’yı da…” okursunuz

Bayrakta ki gök renk, Türklüğü,  Yeşil renk, İslamiyet’i, Kırmızı renk ise Uygarlığı/ Medeniyeti temsil eder… Bu bayrağın oluşmasında, Gaspıralı İsmail’in emekleri vardır.

Ziya Gökalp’ın bir eserinin ismi de, “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmaktır!”

Azerbaycan Türk’ü ne diyecektir; “Hedefimiz milletimizin bağımsızlığıdır. Büyük hedefimiz bütün esir Türklerin bağımsızlığıdır!”

Bu ifadenin ruhunda neleri okursunuz, “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresini…”

Yürekten, kalbi sedayla; “İNŞALLAH”  diyoruz!

Azerbaycan’ın Milli Marşını rahmet mekân Ahmet Cevat yazacaklar…

Ahmet Cevat’ın şu sözünü ‘geliniz akıl defterine…’ yazalım;

“Ben çiğnenen bir ülkenin Hak bağıran sesiyim!”

Mehmet Emin Yurdakul ne diyecekler;

“Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum!”

Şiir budur, İşte… Şiiriyat budur, İşte…

Milletin vicdanından yükselen ses olmak/ seda olmak!

Ahmet Cevat’ın, “Çırpınırdın Karadeniz” şiirinde; İyi okunursa, yürekten dinlenirse;

Tarih ve Edebiyatı bütünleştiren muazzam bir ders…

O ders bizim neslimizin ruhaniyetine kadar işlemiştir…

Şimdi geliniz, Ahmet Cevat’ın kaleme aldığı, Azerbaycan Milli Marşının Sözlerini birlikte okuyalım;

“Azerbaycan! Azerbaycan!

Ey, kahraman evladın şanlı vatanı!

Senin için can vermeye hepimiz hazırız!

Senin için kan dökmeye hepimiz kâdiriz!

Üç renkli bayrağınla mesut yaşa!

Üç renkli bayrağınla mesut yaşa!”

ÇAĞRIM VAR…

Bu çağrım Elazığ Valisine, Belediye Başkanına, F.Ü. Rektörüne, Sivil Toplum Örgülerinedir…

Bu şehir, “1990’lardan itibaren Türk Dünyasıyla bütünleşmiştir!”

Uluslararası Hazar Şiir Akşamları; “tarihi buluşturan faaliyetler…”

Türk Dünyası Hizmet Ödülleri, “her biri stratejik adımlar…”

2003 tarihinden itibaren gerçekleştirilen; “Türk Dünyası Hizmet Ödülleri” Hazar’ı taçlandırmıştır.

Bu ödüller; KKTC Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a,

Batı Trakya Gümülcine Müftüsü Mehmet Emin Aga ve İbrahim Şerif’e,

Kazakistan Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev’e,

Eserleri 153 dile çevrilen Cengiz Aytmatov’a,

Kırım Türklerinin Lideri Mustafa Cemiloğlu’na,

Azerbaycan’ın önemli Şairi, Bahtiyar Vahapzade ’ye,

Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı Başkanı Turan Yazgan,

Ve hizmetlerinin anısına, TİKA’ya verilmiştir.

Şiir, Sanat ve Edebiyat faaliyetlerinin odağında ki,

2024 YILI TÜRK DÜNYASI HİZMET ÖDÜLÜ,

AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI İLHAN ALİYEV’E VERİLMELİDİR…

Bütün bu faaliyetler, ‘şehrin faaliyetleridir’

Faaliyetlerin mutfağında, “MANAS YAYINEVİ” ni görüyoruz.

MANAS YAYINEVİ, 81 Vilayetimize örnek olacak;

Tarihi bir faaliyete, 27 Ekim 2020 tarihinde öncülük edecekti.

Bu faaliyet, “Elazığ’dan Karabağ’a Tarih Yazan Kahramanlarımıza Mektup”

O yüzlerce mektup, “tarihe birer belge olarak geçecektir!”

1990’lardan günümüze, ‘Türk Dünyasını Buluşturan Projeler’

O projelerle Elazığ tarih yazmıştı… Şehrin Hedefi Ne Olmalıdır?

Elazığ Şehri, “2025/ veya 2026 Yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti ”ne aday olmalıdır. Bunu resmi bir taleple ilgili birimlere, ‘gerekçeli bir kararla iletmelidir’

Hazar Şiir Akşamlarına Katılan Nebi Hezri Bir Şiirinde;

“Muhabbet sonsuzdur, ömürse kısa

Ne olur, sadakat ebedi kalsa!

Kimin yüreğinde bir tel kırılsa,

Benim yüreğimdir, benim yüreğim”

Geliniz, ‘bir yürek olalım’ Elazığ Şehri için, ‘birlikte tarih yazalım’

Bu şehir, ‘asla sahipsiz değil…’ Öncelikle, ‘münevver insanların/ aydınların şehridir’

Rahmet Mekân Cengiz Aytmatov’un ifadesiyle,  ‘Türk Dünyasının Manevi Azığıdır!”

Bu köşemizde defalarca dile getirdik efendim, “Türkiye- Azerbaycan Üniversitesinin bir ayağı Bakü’de, bir diğer ayağı Elâzığ Şehrinde inşa edilmelidir.”

Elmas Yıldırım Sokağına isim verildiğinde, açılış konuşmalarında bir güzel söz yürekleri kamçılıyordu; “Bu Sokak, Bakü’ye çıkar…”

Selam ve Muhabbetle...