Geçmişten tanıdığım şimdi de sosyal medya ve iletişim araçları üzerinden yazışıp da haberleştiğim Elazığspor sevdâlısı bir arkadaş, Ege Tv’nin ‘Spor’un İçinden” İsimli Spor Programı’ndan kısa bir VTR göndermiş telefonuma.
İzmir’de Karşıyaka Maçı dolayısıyla gündemden bahsedilirken Elazığspor konuşuluyor.
Moderatör ile yorumcular İzmir Takımları’na atfen rakip Elazığspor Kulübü’nün öne çıkan bazı özellikleriyle çok daha iyi durumda olduğunu ifâde etmeye çalışıyorlar!
Bir dakika 9 saniye uzunluğunda olan VTR’de ekrandakilerden birinin kurduğu baş tarafı kesik olan cümle, şöyle başlayıp devam ediyor; “….. net ifâdelerle Belediye Başkanı’nın gücünü arkamızda hissediyoruz.”
Öteki yorumcu söze giriyor; “Bir ne var Ali biliyor musun? Dikkât edersen, sen de bu işi çok iyi tâkip ediyorsun. Her sene bir isim sponsoru buluyor Elazığ…” diyor.
Kulağındaki aygıttan büyük ihtimâlle moderatör olduğu belli olan kişi ile söze giren yorumcunun “Ali” diye hitap ettiği yorumcu da bu görüşü “evet, evet…” diyerek hem sesli hem de beden dilleriyle onaylıyorlar.
Somut örnekler vererek devam ediyor yorumcu arkadaş konuşmasına; “İşte “Sanica Boru” vardı, işte bu sene “Entegre Solar” var. Yani Elazığ ne konumda olursa olsun, Türkiye’nin her yerindeki Elazığlılar bir şekilde kulüplerine destek veriyorlar!.. Ya şimdi bir sürü kulüp var, sponsor bulamıyor kendine…”
Moderatör ile diğer yorumcu ekranda yoklar ama “tabii tabii, o konuda…” diye duyulan sesleriyle katıldıklarını tasdik ediyorlar bu düşüncelere…
Aldığı destekle yorumuna devam ediyor arkadaş; “Elazığ o konuda, hakikaten birlik beraberlik konusunda, her sene bir isim sponsoru var! Hiç yani normâl “Elazığspor” olduğu çok nadirdir. Her sene mutlaka bir isim sponsoru çıkıyor…”
Moderatör sözün arasına girerek yol açıyor yorumcuya; “Birinci Lig’den beri…”
Yorumcu tekrarlıyor; “Birinci Lig’den beri!”…
Moderatör alıyor sözü ve devam ediyor aynı konuya; “Bu herhalde şey galiba ağabey. Biraz da il takımı olması, köklü bir kulüp olmasının avantajı değil mi?..”
Yorumcu kendi görüşünü doğrular şekilde konuşan moderatörün sözünü kesiyor ama hemfikir oldukları düşüncesini örneklendirerek devam ediyor sözlerine…
“Bir de Elazığlı çok iş adamı var. Türkiye’nin her yerinde, İstanbul’da, İzmir’de… Buradaki meselâ, İzmir’deki bir büyük otelin sâhibi Elazığlı. Geldikleri zaman şehrin takımına sâhip çıkıyorlar. Bir tane Elazığspor var. Şimdi bir tane de 23 Elazığ FK var, o sonradan çıktı. Ama eski Elazığspor’a her zaman isim sponsoru var. Zaten bir kere marka olmasının en büyük değeri bu, hangi dönemde olursa olsun mutlaka bir isim sponsoru çıkıyor!” sözleriyle sona eriyor bu kısa VTR…
***
Ne demeli şimdi, ne düşünüyorsunuz?
Sizi bilmem ama ben; “içi bizi, dışı başkasını yakıyor” diye düşündüm bu kısa VTR’yi izlerken…
Aslında 1 Dakika 9 saniye gibi çok kısa bir sürede anlatılanlardan önemli sonuçlar çıkarmak mümkün.
Elazığ’ın yıllarla ölçülemeyecek bir süreçte, Elazığspor’un ise 55 yıllık bir sürede ama geçmişten bugüne ülkede bıraktığı izlenimin güzelliği ve güçlülüğü anlaşılıyor bu ifâdelerden.
Elazığlı iş adamlarının moda deyimle iş insanlarının büyük ekseriyetinin şehrin “marka” değeri olarak görülen Elazığspor’a yaklaşımları negatif olmasına karşın, bir elin parmaklarından az sayıdaki Elazığlı İş insanının sürekli özveride bulunmaları dolayısıyla bu izlenimin de olumlu / pozitîf etkiler yaptığı bir gerçek!
Şimdi, sayfalar dolusu örnekler verebileceğimiz bu gerçeklerin ışığında; Türkiye’nin bir gerçeği de biz…
“Kapansın, yok yaşasın” diye şu memleketin bile 2’ye bölünmesine sebep olan Elazığspor gerçeği!..
Elazığspor’un “marka” olarak nitelenmesine tebessüm edenler varken bu memlekette, demek ki armasının ağırlığıyla Elazığspor’un bulunduğu lige / kategoriye rağmen “marka” değeri unutulmuyor ülkede?
Elazığ’ın “birlik ve beraberliği” konusunda ise sadece Elazığspor’a destek anlamında ve iş insanlarını kapsayan dar bir çerçevede değil, genel olarak; her ne kadar “Kömürhan’ı geçtikten sonra” diye tutkunluğumuza sınır çizen yaygın bir kanaat olsa da gurbeti işâret edip gereken birlik beraberliğin sağlandığını söylemek ve buna inanmak kuşkusuz saflık olur!
Bu hususta “iş insanları Elazığspor’a neden sıcak bakmıyor?” sorusunu cevaplarken, kabahat yardım etmeyenlerde gibi basit bir mantıkla insanlarımızı töhmet altında bırakmamalı, yıllarca bu kulübü kötü yönetenlerin Elazığspor’un imaj ve itibarına verdikleri zararı iyi düşünmeliyiz!
***
Neticede bugün Elazığspor’un öncelikle ve mutlak temizlenmesi gereken bir borcu olduğu gibi toplumun büyük arzu duyduğu sportîf başarıya da ihtiyacı var…
“Marka” değerini İzmir’deki spor adamlarının bile dile getirdiği Elazığspor’un geleceğini kurtarmak için, mevcut gelirlerini artıracak üst kategorilerde yer almasını sağlamak ve akıcı sürekli gelirlere kavuşmasına çalışmak gerek!
Bu “çözüm” için şehrin dinamiklerinin harekete geçmesini şart koşanlar, önce kendileri harekete geçmeli ve dinamiklerin kendiliğinden harekete geçmeyeceğini bilmelidirler artık!
Herkes farkında; Başarı kime ait olacak, başarısızlıkta fatura kime çıkacak?
Elazığspor ölümü gösterip sıtmaya razı etmekle kaç sene daha böyle bağımlı olarak yaşayacak?