İYİ, KÖTÜ VE ÇİRKİN

    ABD seçimlerinde Demokrat ve Cumhuriyetçi partilerden hangisi kazanırsa kazansın, ABD’nin iç ve dış politikalarının değişmeyeceği düşünülürdü. Ancak 2018’de göreve başlayan Trump hükümeti ve ardından seçilen Biden hükümetinin, her alanda uygulamalarının ne kadar farklı olduğunu gördük.

    20 Ocak 2025’te göreve başlayacak olan Cumhuriyetçi Parti ve Donald Trump’un söylemleri, dünyadaki savaşların ve ekonominin seyrinin değişebileceği yönünde yorumlanmaktadır. Yakın zamanda bir suikasta maruz kalan Trump ve dünya için 20 Ocak, oldukça uzun bir süre gibi görünmektedir. Bu bağlamda, geçtiğimiz hafta Ukrayna’nın, Rusya’nın iç bölgelerini ABD balistik füzeleri ve İngiltere füzeleriyle vurmasını da bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir.

    Birbiriyle tamamen zıt olan iki şeyin, yine biri olmadan anlamını kaybettiğini bildiğimiz iyi ve kötü kavramı, herkese göre farklı anlamlar ifade edebilir. Herkes kendini iyi olarak görebilir. Uzak Doğulular buna Yin-Yang demektedir. Bu kavram, birlikte bütünlüğü tamamlayan iki yarıyı ifade eder. Yin, karanlık ya da gölge anlamına gelirken, Yang ise aydınlık ya da güneş anlamına gelir. Aynı zamanda bu kavramlar, iyi ve kötü, negatif ve pozitif olarak da değerlendirilir.

    Bugün çok iyi dediğiniz bir ilişki, yarın size düşman olarak dönebilir; ya da tam tersi olabilir. Hele ki devletlerarası ilişkilerde, o anki konjonktüre göre genel kabuller ve ilişkiler şekillenir. Dünya yine dönmeye devam edecek ve hayat sürecek. Peki, bizim piyasalarda yön ne olacak?

    Piyasa yönünü ifade etmek için kullanılan boğa ve ayı ifadelerinin ne anlama geldiğine bakalım. Boğalar saldırıları sırasında boynuzlarını aşağıdan yukarıya, ayılar ise pençelerini bir saldırı durumunda yukarıdan aşağıya savururlar. Bu nedenle, yukarı giden piyasalara boğa piyasaları, aşağı gelen fiyatlamalara ise ayı piyasaları denmektedir. Burada da iyi ve kötü kavramlarının neye göre tanımlandığı hâlâ çözülememiştir. Bu belirsizlik devam ettikçe, fiyat marjlarının günlük sınırlamaları, açığa satış yasağı ve kaldıraçlı işlemlere getirilen kısıtlamalar devam etmekte, dolayısıyla sağlıklı bir piyasa oluşamamaktadır.

    Borsa İstanbul piyasası yeniden hareketlenmeye başladı. Bunun en büyük sebebi, faiz indirimlerinin başlayacağına dair artan beklentilerdir. Bu süreç yaklaşık iki yıl sürecek ve belki de deflasyonist bir ekonomiyle uğraşacağımız günler yaşanacaktır.

    Kredi not görünümünde ve Avrupa Birliği raporunda belirtilen “Sermaye piyasalarının istikrara kavuşturulması gerekmektedir” ifadeleri, gerekli yapılanmaları oluşturacaktır.

    Önümüzdeki aylarda faizlerde düşüşler başlasa bile, faiz oranlarında enflasyonun üzerinde bir rakam oluşacağı için, yani reel faiz oranlarının pozitif olacağından dolayı döviz fiyatlarında bir reel getiri olacağını tahmin etmiyorum.

    Son bir senedir yaşadığımız enflasyonist ortam, bizlere ne kadar lüzumsuz harcamalar yaptığımızı öğretmiştir herhalde. İsraf kalemlerimizi yaşamdan uzaklaştırıp, oluşabilecek bir tasarrufla birikim yapmak zorundayız. Maddi ve finansal sorunlar, stres ve kaygıların ana nedenlerindendir. Hayatımızdaki mutluluk eksikliğini farklı nesnelerle doldurmaya çalışmadan, gereksiz masrafları kısmak bizlere hayatta neyin gerekli, neyin gereksiz olduğunu yeterince hatırlatmıştır.

    Çeşitli finansal ve yatırımlardan yüksek kazanç sağlayanların, bu gelirlerini düşüncesizce harcamamalarını ve geçmiş yıllarda bu şekilde gelir elde edenlerin yaşam hikâyelerinden ders almalarını tavsiye ediyorum. İsraf edenler, çirkinler olup, sevilmez.

“Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz.”

Hayırlı haftalar dilerim.